Çiçek vermeyen erkeği tanımaz ki kadın önce, erkekle tanışması çiçekten sonra başlar. Bu yüzden eline bakar erkeğin pek çoğu. Çiçek var mı yok mu diye bakar da âlim olan anlar sadece. Yakışıklıymış, değilmiş çok da fark etmez o saatten sonra kadın için aslında. Erkeğin çirkini olmaz diye atasözü bile vardır ya elinde çiçek varsa gerçekten de öyledir kadına sorduğunda.
Hiç tanımadığı bir erkek çiçek verirse… Etkilenir işte kadın; İster istemez etkilenir, çiçek ruhudur kadının çünkü. Çiçek varlığının ifadesidir; kırılganlığıdır; hassasiyetidir; ruhunun bir nesnede can bulmasıdır; beni bütün duyularınla sev demesidir. Çiçeğin suya olan muhtaçlığı gibi sevgiye ihtiyacının fark edilmesidir. Tebessümü bu yüzdendir zaten. O tebessüm “Solmama izin verme” demesidir. Her çiçek güzeldir; tıpkı kadın gibi; özeldir aynı zamanda. Her halinin ayrı bir özelliği, güzelliği vardır bakmasını bildiğinde. Çiçeği veren erkek o güzelliği görmüş demektir. Ya da kadına öyle gelir. Menekşedir bazen; hoşlanmaz fazla ışıktan, gölgede büyür, sever erkeğin gölgesinde büyümeyi; biraz ilkel de olsa, kabul edilmelidir. Lavantadır aynı zamanda; kupkuru olup ufalansa da vazgeçemez o güzelim kokusunu etrafına yaymaktan. Zararlıları uzak tutar sevdiklerinden; ilişkisinde güvenilmezlik istemez. Kaktüstür; dayanıklıdır öyle. Kimi zaman fazlaca korusa da kendini, kendi canını yaksa da dikenleri vazgeçemez işte kaktüslükten. Sevgi gördü mü en güzel, en nadide çiçeği de o açar aslında. Laledir bazen; öylesine naiftir işte; dokunsan büker boynunu hemen. Sert rüzgârlara gelemez hiç. Bir kelebeğe dokunur gibi dokunulmak, her an özenilmek ister. Kardelendir de; buz gibi mevsimin ortasında açıverir beklenmeden. Her yer buz kesmişken bahara dönüştürür bir anda. Dinlemez çetin koşullar falan, serer bütün güzelliğini yeni bir mucize yaratırcasına. Orkidedir kadın. Birbirine benzemez binlerce güzelliktedir. Her iklimde, her koşulda yaşayabilir isterse. Çiçeği ayrı güzeldir de tohumu da şifa verir tıpkı orkide gibi. İşlemeyi bilirsen, ona sabredebilirsen sağlığına sağlık katar lezzetle, tıpkı kış günlerini ısıtan bir bardak salep gibi. Küstüm çiçeğidir bazen, neye uğradığını anlamazsın, bir bakışınla kapatır kendini, kalırsın öyle “Yine ne yaptım” diye. Papatyadır sonra; taş arasında açar. Papatya gibi başına taç olur takarsan, alır götürür ağrılarını. Demlemesini bilirsen yıllar boyu sabırla, huzur verir, sakinleştirir.
Kadının kendi çiçektir işte; bazen hanımeli, bazen civanperçemi, bazen mimozadır. Maharet bahçıvan olmaktadır da erkeğin bunu bileni azdır. Zordur bahçıvan olmak, rengârenk, mis kokulu bir bahçede yaşamak emek ister, yeri geldiğinde geceni gündüzüne katmak ister. Hepsinden önemlisi o çiçekleri ekecek kocaman yürek ister. Ne mutlu bahçıvan sevgili olabilene. Ne mutlu içindeki çiçeği özenle büyütebilene.