Bir sevgi tohumuydum evrenin rahmine ekilen. Anne karnında tamamladım ilk evrimimi. O huzurlu ve olanca güvenli ortamdan çıkışımda başladım evrimimin ikinci yarısına. Evrenin tüm bilgisi ve sevgisi vardı zerrelerimde. Aklınıza gelen, gelmeyen tüm erdemlerin tohumları vardı. İş onları sulayacak, besleyip büyütecek bahçıvanlar bulmaktaydı. Anne, baba olmak zorunda değildi bu bahçıvanlar. Evet, onlarsız buruk olacaktı, ama tomurcuk vermeye başlamıştı, filizlenmişti tüm erdem tohumlarım.
Zamanla bir kısmı köreldi kendiliğinden ne yazık ki; bir kısmı da budandı acımasızca; onları budayanların “öz değerleri”, tabuları, kuralları, geçmişten getirdikleri ayıpları nedeniyle. Acımasızdı bu köreliş. Domino etkisi yaratmış, günahsız erdemleri de biçivermişti ansızın. Kuru bir dal, ayrık otlarının kapladığı solgun bir bahçe olmak üzereyken, tırnak içinde tesadüfen, bir sevgi tohumu isyan etti bu kurumaya. Evrenden damlayan bir çiğ damlasıyla canlanıverdi. Bununla kalmadı, etrafını da silkeledi, uyandırdı.
Kendine önem verdikçe, zerre zerre çoğalttı öz kaynaklarını ve paylaştı bunları en yakınlarıyla, onlar da kendi yakınlarıyla. Domino etkisi tersine dönmüş, evrim içinde devrim yaşanmış, hayat yeniden başlamıştı. Kuvvetli bir sarsıntıyla hayatın sorumluluğunu aldı, o ana dek önemsemediği öz değerlerinin farkına vardı. Kendine güvendi, canlandı, cesaretle ve alçakgönüllülükle kendini sömüren herkesten ve her şeyden özgürleşip tüm bağımlılıklarının iplerini kopardı üzerinden.
Azmi en büyük destekçisiydi. Bu yolculuğun emek ve destek gerektirdiğinin bilincinde yardım almayı seçti. Doğru bilgi özündeydi biliyordu. Eğitim alarak berraklaştırdı tüm bildiklerini. Açıldıkça gönül gözü benliğini fark etti olanca saflığıyla. Bedeni de zihni de sağlığına kavuşmuş, eğitimlere iştahı artmıştı.
Öz sorumluluk dominosu, öz farkındalığı devirmiş, ardından da tüm “özlü” taşlar birbiri ardına canlanıvermişti kendiliğinden. Kendi içindeki “öz” ile yeniden buluşabilmek özsaygısını da tetiklemişti. Artık önce “ben” idi, “benci” idi. Zaten gerisi kendiliğinden gelirdi. Etrafına da ilham verirdi.
Bir rüya sanmıştım. Olmaz, olamaz, çok zor, böyle gelmiş böyle gider, hem suç bende değil onlarda deyip kaçmıştım hayattan.
Ne olduysa oldu. İyi de oldu. Hatta olmaya devam ediyor. Her şey güzel oluyor.