Ülkemizde yaşanan tek günlük elektrik krizi, hepimizin enerji bağımlılığını bir kere daha gösterdi. Yaşam karmaşasında dikkat etmediğimiz yerel sorunlar, üzerimizde şok etkisi yaratan tek günlük krizde bize önemli bir ders verdi: Elektrik yoksa yaşam çok zor.
Ülkemiz gelişmekte olan ülkeler arasında olduğundan, bu gelişiminin devam etmesi için enerjiye ihtiyacı vardır. Elektrik tüketimimizin %60’dan fazlası sanayide, %30’a yakını ticarethane ve konutlarda, yaklaşık %5‘i devlet dairelerinde ve yine yaklaşık %5’i sokak aydınlatmasında gerçekleşmektedir. Günden güne artan enerji ihtiyacı, bu tüketimi yılda yaklaşık %8 oranında arttırırken, üretim kapasitesi yaklaşık %5 oranında artabilmektedir. Tüketim ihtiyacımızın dünya ortalamasının yaklaşık 2 katı olması ne kadar enerji açlığı çektiğimizin bir göstergesidir. Bu kadar ihtiyaca rağmen tasarruf konusunda çok gerilerde olmamız, enerji açığını daha da arttırmaktadır. Ekonomimize ve geleceğimize zarar vermekten vazgeçebilecek miyiz?
Türkiye’de, yılda kişi başı üretilen enerji miktarının ne yazık ki dörtte üçü ithal edilmektedir. Bu oranın yarısından fazlasını israf ettiğimiz düşünülürse şu an yaşadığımız sıkıntıların nedeni anlaşılabilir. Evlerimizde yapacağımız ufak tefek tasarruf tedbirleriyle elde edeceğimiz %20’lik enerji tasarrufu, ülke ekonomimizi yaklaşık 200 milyon dolarlık zarardan kurtarabilir. Bir günde vereceğimiz karar ve değişiklikler ile milyonlarca dolar zarardan kurtulmak enerji krizi çeken ülkemiz için o kadar önemli ki… Evdeki tüm aydınlatma araçlarına tasarruflu ampuller takmalı, elektrikli aletleri boş yere kullanmamalı, kullanmadığımız cihazları prizde bırakmamalı ve makineleri kapasiteleri kadar kullanmalı, yani enerji verimliliği sağlamalıyız. Elimizdeki enerjinin sınırsız olmadığını anlamalıyız. Bir gün prizde unuttuğumuz şarj aletinin tükettiği enerjiye muhtaç kalabiliriz.
Yakında daha da geliştirilip yaygınlaştırılacak olan ön ödemeli sayaçlar ile bireyleri enerji tasarrufu yapmaları konusunda teşvik edecek politikalar uygulanacaktır. Bu sayede henüz neredeyse hiçbirimizin bilmediği aylık ve yıllık enerji tüketimimiz konusunda epey bilgi sahibi olacağız. Oysaki şimdiden tüketimimizi inceleyip onu azaltmak için girişimlerde bulunabiliriz. Gelişmiş ülkeler tasarruf için bireyler, sivil toplum kuruluşları ve yöneticilerle sürekli çalışmalar gerçekleştirmektedir. Enerji tasarrufu için öncelikle değişimi kendimizden başlatmamız gerekmektedir. Etrafımızdakileri bilinçlendirip tasarrufun önemini anlatmalıyız. Çocuk ve gençlerimize israf etmemeyi erken yaşta öğretmeliyiz.
İnsan olarak parçası olduğumuz doğaya saygılı olmamız gerekir. Dünyada toplam karbondioksit salınımının %80’inin enerji üretimi ve tüketimin sonucu olduğu gerçeği ile yapacağımız tasarrufun çevremiz ve yaşadığımız ortam için de çok önemli olduğunu görmeliyiz. Tasarruf cebimizi korur, ülke ekonomimize oldukça fazla katkı yapar, doğayı korur kısacası hayatı korur. Kendimiz ve dünyamız için artık tasarruf zamanı.