Zihnim oradan oraya atılmak istiyor. Durmak dinlenmek nedir bilmiyor. Zihnim aç bir yaratık gibi her bulduğuyla karnını doyurmak istiyor. Sanki hiç doymuyor, durmadan beslenmek derdinde, hep onunla ilgileneyim, hep onun çevresinde olayım istiyor. Planlıyor durmaksızın, kaydediyor, beğenmiyor, siliyor, tekrar organizasyona başlıyor…. İkna olmuyor, yorulmuyor, mola vermiyor. Belli ki aç, eksik, ihtiyaç içinde bir zihin bu… Onunla da ilgilenmek lazım, başıboş bırakmamak, besleneceği, doyacağı alanlar bulmak lazım. Yoksa olmuyor, dağılıyor, parçalanıyor, yol alamıyor, kayboluyor. Ona istediği, hak ettiği ilgiyi vermek lazım. Ama onunla özdeşleşmemek, yargılarına, kurallarına kendini kaptırmamak lazım. Sadece ondan ibaret olmadığımızı bilmek, onu gözlemleyebilmek, istediğini vermek böylece de dinlenmesini huzura ermesini sağlamak lazım.
Bedenim yorgun, bedenim hantal, bedenim ağır bir yük taşıyor. Çalışmak istemiyor, çabucak tükeniyor; hep dinlenmek istiyor. Yatmak, uyumak, mayışmak onun işi. Çalışmaya hiç alışık değil. Çalışmayı sevmiyor. Hareket etmek onun başlıca görevi olmasına rağmen o bundan uzak kalıyor. En az çabayı göstermek onun derdi. Rahatlığı, tembelliği seviyor. O da ihmal edilmiş demek ki. Özünü oluşturan hareketten uzak kalmış. Kendinin farkında değil, ihtiyacının ne olduğunu bilmiyor. Ona doğru yolu göstermek lazım; onu çalıştırmak, esnetmek, tıkanıklıklarını açmak lazım. Çalıştırmalı ki güçlensin, hareketlensin kendini bulsun dinçleşsin.
Ruhum özgün, ruhum kendine has, ruhum özgür, ruhum mutlu. Ruhum uçmak istiyor; ruhum dolaşmak, gezmek, görmek, kendini deneyimlemek istiyor. Yapabileceklerini görmek, deneyimlerdeki gizi yaşamak, doyasıya hissetmek istiyor. Hislerine izin veriyor, çeşitliliği görüyor, hayatı seviyor, mükemmelliği biliyor. Ruhum huzurlu, ruhum neşeli, ruhum sınırsız. Ruhumla en çok başa başa kaldığım zamanlar kendim için meditasyona oturduğum da oluyor. O nedenle meditasyon pratiğini yaşantıma dahil etme gayreti içindeyim. Zihnimden uzaklaşmama yarayan en güzel yol benim için şu anda meditasyon. Zihnimi daha iyi görmeme, işleyişini anlamama ve ruhuma daha fazla yer açmama vesile oluyor.
Ruhum, zihne odaklanıp bedeni uyuşturduğumda ortadan kayboluyor. Ona dokunamıyorum. O güzel sınırsız hisleri hissetmeye alan bırakmıyorum. Oysa ruhumu hissetmek istiyorum. Onun rehberliğiyle onun gözleriyle bakmak istiyorum yaşama.Ruhuma yer açabilmek onunla daha fazla baş başa kalabilmek için matematiğimde bir şeyleri değiştirmem gerektiğini anlıyorum. Zihnimi bilinçli olarak gözlemlemem, onu doyuracak alanlar açarak ortalıkta başıboş dolaşmasına izin vermemem gerekiyor. Zihnimin dikkatini bedenime yönlendirmem işe yarayacak gibi duruyor ki bu beden de nefes alsın kendini bulsun. Bunları yapınca ruha kendiliğinden yer açılacak gibi duruyor. Ruha yer açabilmek umuduyla…