Birçok aile çocuklarının başarısında katkıda bulunmak ister ama ne yapacaklarını bilemedikleri için doğru yaptıklarını zannederek yanlış davranışlarda bulunur. Doğru davranış, kime göre, neye göre doğru? İstediği her şeyi almak, özel okula, özel derse göndermek çocuğun başarısını destekleyen aile olmaya yeterli olmuyor. Doğan Cüceloğlu’nun yazılarında çok değindiği bu konuyu ben de kendi gözlemlerimle örneklemek istiyorum.
Başarılı kişiler şevkle çalışırlar, bu yüzden çocukların da başarma isteğini, şevkini canlandırmalıyız. Oyun oynayan çocukları gözlemlediğimizde keyifle özgürce, şevkle hareket ettiklerini görürüz. Aralarına katılan bazı öğretmenler ya da büyükler eğer çocukların kurallarına sınırlarına saygı göstermez ve kurallara karışırlarsa çocukların şevkleri kolaylıkla kırılır. Görüyoruz ki oyun oynarken bile şevkleri kolaylıkla kırılabilen çocukların, ders çalışırken şevklerinin kırılmaması için öncelikle onlara “saygı” duyulmalıdır.
Çocuğunuzun sınırlarına ve sorumluluklarına her ortamda saygı duymak gerek. Onun yerine karar vermemek, yargılamamak, suçlamamak, etkin dinlemek gerekir. Benden koçluk hizmeti alan bir öğrencim “Banu abla, tam zar zor konsantre olmuş odamda çalışırken annem işten geldi, pat diye odama girdi, hiçbir şey söylemeden arkamdan çözdüğüm sorulara baktı, masamı karıştırıp çalışma molamda okumayı planladığım dergimi buldu ve ‘bu dergiler masanda ne arıyor’ diye alıp dergileri odamdan çıktı” dedi. Bu öğrencinin evde çalışma şevki nasıl devam edebilir sizce? Destekleyen bir anne, oğlunun odasına saygı göstererek kapıyı tıklatarak girer, izni olmadan eşyalarını karıştırmaz, gördüğü dergi ile ilgili oğluna anlamak için soru sorar, hatta belki bir iki cümleyle ona başarılı olsa da olmasa da sevildiğini ve güvenildiğini hissettirir, motive eder. Böyle bir ortamda öğrenci şevkle çalışmasına devam eder.
Köstekleyen ailede sınırlar ve sorumluluklar çiğnenirken, destekleyen ailede düşünce ve duygulara saygı vardır.
Başarılı insanların hedefleri vardır nereye gitmek istediklerini bilirler. Çocukların kendileri ile ilgili hayalleri, hedefleri vardır. Bunları dinlerken çocuklar küçümsenmemeli, yargılanmamalıdır. Hayallerinin açıkça ortaya çıkartılmasına ve gerçekçi olmasına destek verilmelidir.
Destekleyici aileler, “Şu meslek tam sana göre, hem geleceğin mesleği; biz araştırdık” diyerek çocuklarına uygun gördükleri mesleği dayatmak yerine onların hayallerini dinler. Öncelikle çocuklarını takdir edip düşündüğü mesleğin, örneğin avukatlığın, onu çeken özellikleri neler diye sorarak, iç dünyasını anlamaya çalışır. Kararının onun için doğru olup olmadığından emin olması için onu destekler.
“Canancım kendine uygun meslek düşünmüş olmanı takdir ediyorum. Avukatlık mesleğinin sana uyan özellikleri konusunda, neler yaptıkları konusunda herhangi bir avukatla konuştun mu?”
“Hayır henüz değil, kimle görüşebileceğimi bilemedim”
“Peki seni birkaç avukatla tanıştırsam onlarla gidip konuşur musun?”
“Tabii, çok iyi olur.”
“Avukatlık mesleğinin sana uygun olup olmadığını anlamana yardımcı olacak üç dört soru hazırla, ben de randevu alayım, istersen sonra durum değerlendirmesi birlikte yaparız.”
Böyle bir diyalogdan sonra çocuk ailesinin kendisine verdiği önemi ve sevgiyi, kendi sınırlarına ve sorumluluklarına saygı duyulduğunu hisseder. Çocuk düşündüğü her meslek ile ilgili gerçekleri kendisi keşfede keşfede, sağlam temelleri olan hayaller kurabilir. Gerçekçi zemine oturmuş kendi hayalleri, kendi hedefleri olduğu için ders masasının başına istekli oturur ve şevkle ders çalışır.
Köstekleyen değil destekleyen aile olmak biraz sabır ve özen gerektirse de sonuçları çocuğun başarısını olumlu etkiler ve uzun vadede aile ilişkilerini çok güçlendirir.