Sizi tebrik ederim. Bugün benim için saçınızı süpürge edişlerinizden, bu uğurda benden beni aşan ikincil kazançların peşine düşüşlerinizden, alnımdaki “bana nazın geçer” yazısına yeni nakışlar kazımaya çalışmalarınızdan, duygularımı altüst edip kendi sağlıksız ruhlarınızı besleme çabalarınızdan emekliye ayırıyorum sizi. Baba, kusura bakma, bu konularda annemin hakkını verip emekli ikramiyesini seninkinden fazla tutum. İkramiyelerinizi üzüntü bankasından yas banknotları şeklinde toptan çekebilirisiniz. Doya doya yaşayın yasınızı. Tadını çıkarın, bilin ki bu ikramiyeler size kendinizi ikram ediyor. Lütfen kulak verin yasınıza. Sonunda sizi siz karşılayacak ve hasretle kucaklayacaksınız yepyeni kendinizi.
Beni hiç düşünmeyin. İçimdeki yaralı çocuk şimdi mumya misali sargı bezleri, alçı ve ateller içinde hareketsiz, ama bir ipekböceğinin tırtıla, tırtılın bir kelebeğe dönüşümü misali hızla ve kararlılıkla kıpırdanıp iyileşmeye başlıyor. Her gün yeni bir bandajını çıkarıyor onun yeni tanıştığı içindeki ebeveyn. Mutlulukla ve umutla çıktıkça bandajlar üzerinden, yolun sonunda Murat’ınızın yeni versiyonu bekliyor onları vuslat heyecanıyla.
Siz de mutlu olmak için atın artık üzerinizdeki kasvet pelerinini. Çözün kalbinizin bandajlarını. Kendi yaralı çocuğunuzla buluşma, onu iyileştirip yeniden doğma vaktidir artık. İyi yolculuklar size. Kim bilir, belki de yolun sonunda kollarımı açmış sizi bekliyorumdur. E hadi ne duruyorsunuz? Atın artık kendinizi yas nehrinin azgın sularına. Sonunda huzur var inanın bana.
Murat Tonbul