Haziran önemli ay. Okullar kapanıyor, Ramazan başlıyor ve Avrupa Futbol şampiyonası var.

Sistem sanırım hiç bu kadar mutlu olmamıştır; üçü bir arada. İnsanları meşgul etmek için ek bir çaba sarf etmeye gerek kalmadan kendiliklerinden meşgul olacakları mükemmel bir fırsat.

haziran-i

Şampiyona başlıyor, üstelik milli takımımız da katılıyor. İnsanımız yatıp kalkıp kaçan gollerle, verilmeyen penaltılarla, yedi sülalesine sövdüğü hakemlerle, hakkının yenildiğiyle uğraşacak. Akşam evde iki televizyon varsa erkekler maç, kadınlar dizi için ayrı odalarda takılacaklar. Ya da garibim kadınlar kocalarıyla beraber maç seyretmek zorunda kalacaklar veya tam gol olacakken televizyonun önünden geçtiği için azar işitecekler. Misafirlikler ona göre ayarlanacak, gidilen her yerde sohbetin çoğunu bu oluşturacak. Sahada 20 futbolcu (kalecileri saymadım), 4 hakem deli gibi bir topun peşinde koşarken, kediler tuttuğunu kaleciler tutamadığını yerken ve tribünlerde on binlerce kişi, ekran başında milyonlarca kişi heyecan ve öfke içindeyken sistem yarattığı bu manzarayı gururla izleyecek.

Bu esnada ülkenin durumu, yapılan yolsuzluklar, talan edilen ormanlar, zulümler, şehit haberleri, madenci ve tüm emekçilerin haberleri, çaktırmadan geçirilen yasalar başka bir bahara ertelenecek. Hoş, aslında bu haberler de seni beni meşgul etmenin başka bir yolu…

Üçüncü sayfa haberlerinin tüm ülkede bir anda çoğalmasının tek nedeni üçüncü sayfa haberlerinin yapılıyor olmasıdır. Hiç yokken, iki tane doktora saldırı haberi yaparsın, tüm yurtta her hastanede doktorlara saldırmaya başlarlar.  Üç tane töre cinayeti, cinnet haberi yaparsın, bir anda ortalık cinayetlerle dolar. Kadına şiddet haberi yaparsın, her yerde tüm erkekler anlaşmış gibi kadına şiddet uygulamaya başlar. Daha pek çok örnek verilse de, işin özü tüm dünyada haber olacak her haberin önceden sistematik bir şekilde toplu bilinç haline getirilmesi ve örnek teşkil etmesidir.

Eskiden anneanneler ve dedeler “Ajansı aç da dinleyek” derdi. Şimdi de 19.00 haberleri her ailenin olmazsa olmazı. İnsanlar, cinnet geçirip ailesini öldürenlerin, 32 yerinden bıçaklanan kadınların, çıkan yangınların, dokuz takla atarak yapılan trafik kazalarının, ezilen yayaların, patlayan bombaların, terörün haberlerinden beslenir hale getirildi. Bunlardan beslenen insanlar bir de utanmadan “Ulen bi tane mi güzel haber olmaz canına yandığımın” demekten ve haberleri izlemeye devam etmekten kendini alamaz.

haziran-iii

Okullar kapanıyor. Herkesi İstanbul’un dışına çıkarken nasıl trafiğin kilitlendiği, tatil yörelerine nasıl akın edildiği, karnelerin nasıl geldiği, çocuklar yazı nasıl geçirecek, aileleri çocuklarının üzerinde kendi egolarının mastürbasyonunu nasıl yapacak, tenise mi göndersin, piyano mu çalsın, yaz kampına mı gitsin, şimdiden gelecek senenin sınavlarına hazırlık mı yapsın dertleri saracak.  Çocuğa yine çocuk olduğu unutturulacak; bütün bir sene sabahtan akşama işe gider gibi okula gitmenin, akşam saçma sapan ödevlerle yatana kadar beynini harap etmenin, hafta sonları aile zoruyla gidilen spor ve sanat etkinliklerinin yorgunluğunu küçük bedenlerinden atamadan, “Yeniden bunları nasıl meşgul ederim de kafamı dinlerim; diğer velilerle nasıl sidik yarışına girerim de altta kalmam” diyen velilerin kurbanı olacaklar.

haziran-ii

Gelelim kutsal Ramazan ayına… Her gün televizyonlarda türlü yemek tarifleri, ayda milyarları götüren şarlatanların mütevazilik ve fakirlik üzerine konuşmaları, sorulan aptal salak sorulara verilen bir o kadar beyin yıpratan cevaplar, akşam hangi yemekle başlamalı, iftarda sahurda ne yemeli, diyetisyenlerin boy boy ekranlarda çıkıp farklı kafadan atıp tutmaları, orucu ne bozar ne bozmaz muhaabbetleri… Asabiyetin hat safhaya çıkmasıyla yaşanan gerginlikler “Kusura bakma oruçluyum da…” laflarıyla geçiştirilecek.

Geçen sene yine oruç vakti Zihinsel Oruç diye bir yazı yazmıştım. Orucun asıl faydalarına o yüzden tekrar girmeyeceğim. Tek söyleyeceğim şey: “Gülümsemek orucu bozmaz.”

Ersin İpek

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/haziran/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/haziran/" data-text="Haziran" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/haziran/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p style="text-align: left;">ODTÜ Fizik mezunu. Yeditepe’de Sinema-TV mastırı yaptı. ODTÜ Cankurtarma ve İlkyardım Topluluğu <a href="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2016/05/ershat.jpg"><img fetchpriority="high" decoding="async" class="alignright size-medium wp-image-4112" title="ershat" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2016/05/ershat-225x300.jpg" alt="" width="225" height="300" /></a>kurucusu. Cankurtarma eğitmeni. Aynı zamanda karikatürist. ODTÜ Gülmece Topluluğu kurucularından.</p> <p>Bilgisayara olan aşırı tutkusu nedeniyle programlama ve tasarıma yöneldi. On sene Microsoft’ta online pazarlama üzerine çalıştı. Kendi şirketini kurup dört sene ajans ve danışman olarak büyük şirketlere iş yaptı.</p> <p>Kurumsal hayattan ve büyük şehir hayatından bıkıp, her şeyi bırakıp, küçük bir kasaba olan Dalyan’a yerleşti.</p> <p>Reiki ve Rasheeba Mastırı. Transandantal Meditasyon yapıyor. Şifa ve enerji merakı yüzünden, merkezinden eğitim almak üzere Çin’e gidip Çigong, Daoist Meditasyon ve Tai Chi Kuan eğitimleri aldı.</p> <p>Eğitim ve danışmanlık hizmetlerine devam ediyor&#8230;</p> <p style="text-align: left;">&nbsp;</p> <p style="text-align: right;">ersin@qigongtr.com</p> <p style="text-align: right;">&nbsp;</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This