Madenci yurttaşlarımızın ölmesi bir insanlık suçudur. 21. yüzyılda hâlâ maden işçiliği diye bir mesleğin olması ve bu zor çalışma koşulları altında işçilerin can güvenliğini sağlayacak tedbirlerin –  şirkete fazla masraf olmasın diye- alınmaması başlı başına bir insanlık suçudur, toplu katliamdır. Maden şirketleri denilen doğa düşmanı, açgözlü, kapitalizm vahşeti, çaresiz insanların işgücünü, insanlık dışı koşullar altında sömürüyor. İnsanlar ekmek parası uğruna güneş yüzü görmeden yıllarca her gün toprağın altına giriyor. Bu ölümler kader değil, cinayettir. Çevre dostu, yenilenebilir birçok eko- enerji türü varken, günümüzde bu enerjilerin yaygın kullanımı kömür ve petrol lobileri tarafından engelleniyor. Neden? Doğanın yenilenemez kaynaklarını son damlasına kadar tüketene dek kendi cepleri dolsun diye. Para para daha çok para kazanmak için gezegenimizin üstüne de altına da tecavüz ediyor bu yamyam şirketler. Bunun için de hayatlarına beş kuruşluk değer vermediği fakir halkın hatta çocukların işgücünü kullanıyor. Yer altının kömür, elmas, maden ve petrol çıkarmak için böylesine talan edilmesi, ekosistemi bozarak doğa felaketlerini de tetikliyor. Yamyam şirketler doğayı sömürüyor, insanı sömürüyor, umutları sömürüyor.

Türkiye ölümlü iş kazalarında(!) yani cinayetlerinde Avrupa birincisi, Dünya üçüncüsü. Nedense utanç listelerinde hep ön sıralardayız.  İşte bundan utanıyorum. Devlet üç günlük yas ilan etmiş. Üç günlük yas, vicdanları susturmaya yetiyor mu?

 

Share This