Kızım Audrey yedi yaşına geldiğinde masal kitabı almak üzere onu semtimizdeki kitapçıya götürmüştüm. Çocuk kitapları bölümüne yürürken babamın kitabı Dört Anlaşma’yı fark ettim. “Kitapevimizin Seçtikleri” rafında dikkat çekici bir şekilde sergilenmişti.
Gülümsedim, gurur ve sevinçle baktım kitaba ve ilk yayımlanışı üzerinden geçen bunca yılın ardından insanlara hâlâ hitap etmesini hem hayret hem de hayranlıkla karşıladım. İlk çıktığında kitabevlerinde aradığımı hatırlıyorum, hiçbirinde bulamamıştım. Birkaç ay boyunca çeşitli dükkanlara baktım, hepsinden de elim boş çıkmıştım. Şimdi tuhaf gelebilir ama o vakitler günün birinde herkesin göreceği şekilde raflarda yer aldığını görür müyüm diye merak ediyordum.
Yayımlandıktan bir yıl sonra kitaba ilk kez Berkeley, California’da bir kitapevinde rastladım. Öyle sevinmiştim ki, yüzüme yerleşen gülümseme birkaç saat boyunca silinmedi.
Babamın son birkaç yılda yaptığı yolculuğa hatırlayınca Audrey’ye dönüp, “Büyükbabanın öğüdünü almak ya da onunla bağlantı kurmak istersen tatlım” dedim, “o da çok uzaklarda olursa, her zaman bir kitapçı ya da kütüphaneye gidip onu bulabilirsin. Yaşam ve sevgiye dair ne biliyorsa kitaplarının sayfalarında seninle paylaşacaktır; sana yardımcı olmak üzere hep orada olacaktır.” Bunu söyleyebilmek çok güzeldi, ailemizin kuşaklar boyu paylaştığı sözlü gelenek hâlâ yaşıyordu ve çocuklarım da dahil, yardım isteyen herkes için oracıktaydı.
Bir yandan da, babamın bilgeliğinde kitaplarına aktarabildiğinden fazlasının olduğunu biliyordum. O anda günün birinde öyle bir kitabın olmasını düşledim; o ilave bilgeliği de içerecekti. Kitabımın bu niyetten doğduğunu memnuniyetle belirteyim.
Babamın 1980’lerin ortasında öğretmeye başladığı bilgelik ailemizin Toltek geleneğinden kaynaklanıyor. Toltekler iki bin beş yüz yıl önce orta Meksika’nın güneyinde bir araya gelen bir grup Amerika yerlisiydi. Meksika’daki Teotihuacan piramitlerini inşa ettiler. Toltek bir Nahuatl sözcüğüdür ve “sanatçı” anlamına gelir. Toltekler her insanın kendi yaşamının sanatçısı olduğuna inanırlardı. Ailemin Toltek bilgeliği kuşaktan kuşağa, kimi zaman o günün siyaseti gereği gizlice aktarıldı. Babam geleneğimizi annesi Madre Sarita ile büyükbabası Don Leonardo’dan öğrendi.
Çok kişinin bilmediği, hayatının erken dönemlerinde babamın ailemizin geleneksel bilgeliğiyle pek de ilgili olmadığıdır. Gönlü tıptaydı, okudu, doktor oldu. Ancak tıp fakültesinden mezun olmasının üzerinden çok geçmemişti ki ölümden dönmesi onu çok değiştirdi. (Bu olayın ilk elden öyküsünü kitabın girişine ekledim.)
Ölümden döndüğü bu deneyimin ardından ailemizin bilgelik geleneğiyle ilgilenmeye ve Madre Sarita’nın yanında çömezliğe başladı. Başlangıçta eğitimini sadece hafta sonları San Diego, California’da alabiliyor, bir yandan da Tijuana, Meksika’da hekimliğini sürdürüyordu. Ailemizin bilgelik geleneğinde ilerledikçe, Batı tıbbı ve psikolojisinde aldığı eğitim bu öğretilere yeni bir açıdan bakmasını sağladı. Bunun sonucunda iki geleneği birleştirerek öğretilerini günümüz dünyasında anlam ifade edecek özel bir dilde iletebilmenin yollarını geliştirdi.
Babamın dersleri birçok insanın hakiki benliğini bulmasına, ehlileştirmenin hayatında açtığı yaraların iyileşmesine ve koşulsuz sevgiyle dolu bir hayat sürmesine yardımcı oldu. Öğretilerinin yolundan gidenler kendi kişisel düşlerini ahenkle yaratmayı başardı.
Bu da beni bu kitabın amaç ve hedefine geri getiriyor. Bu sayfalara babamın geride bıraktığı bilgelik mirasından olabildiğince çoğunu kaydetmek istiyorum. Bu kitapta ders notları, sunumlar, söyleşiler kadar bilgeliğini erkek kardeşlerim ve benimle paylaştığı özel anlara dayanarak babamın en önemli öğretilerini bir araya getirdim.
Beni en fazla etkilemiş olanların bu özel anlar olması şaşırtıcı değil; böyle zamanlarda babam bize pek o kadar söze dökmeden, daha ziyade örneklerle ders verirdi. Bunu göz önünde bulundurarak kitabın son bölümünde böylesi kimi anların tasviri olan bir dizi anekdota yer verdim.
Kitabın büyük bölümünü Bilgelik Pasajları adını verdiğim sayfalar oluşturuyor. Bunlar temel öğretiler ve içerdikleri bilgelikten azami faydayı edinmeniz için bir iki öneride bulunmak istiyorum.
Yüreğinizle kulak verin
Bilgelik Pasajlarını okurken zihniniz dümeni ele geçirip babamın sözlerini anlamak için aşırı çaba sarf edebilir ama unutmayın; o sizin yüreğinize hitap ediyor. Bırakın, sözleri zihninizin (ve edindiği olanca bilginin) arkasından dolanarak güzel yüreğinize doğru kendi yollarını bulsun. Bu bilgeliğe dönüşüm sağlayacak bir şekilde ancak yüreğinizde bir yer açabilirsiniz.
Aceleye getirmeyin
Günde iki pasajdan fazlasını okursanız öğretilerin etkisini azaltabilirsiniz. Hatta her gün tek bir parça okumak çok daha iyi bir yol olabilir. Her birine yüreğinizde serpilme süresi tanıyın.
Bırakın bilgelik sizi seçsin
Bölümleri elbette kitaptaki sırayla okuyabileceğiniz gibi bir zorluk yaşadığınızda veya bir karar anında kitabı elinize alıp rastgele bir sayfasını da açabilirsiniz; size bir sonraki adımınızda esin verecek bir mesajla karşılaşabilirsiniz.
Haydi, Don Miguel Ruiz’in Bilgelik El Kitabını okumaya başlayalım artık.