“7 yaşındaki Defne, en küçükleri birkaç aylık olan dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu. Babası kısa süre önce evi terk etmiş. Defne bu gidişten pek etkilenmiş görünmüyor; gel gelelim o zamana kadar parlak olan notları dibe vurmuş. Defne, serbest konulu çok hoş bir resim çizmiş: Bir evin etrafındaki çiçekler, ağaçlar, çayırlar, kuşlar ve kuş yavrularıyla oldukça uyumlu pastoral bir sahne. Daha iyisi hayal edilemez, parıltılı renkler güzel, mavi, bulutsuz bir göğün altında birbirlerine geçiyor…
Daha dikkatli baktığımızda, bazı ayrıntılar bu sükûnet ve yumuşaklık izlenimini kırmaya başlıyor: Kelebeklerden biri ikiye ayrılmış, bir kanadı kırmızı diğeri sarı; ev sanki kendi
içine kapanmış gibi, duvarlar ve çatıdaki ikişer çizgiyle belli edilmiş; kuşların yuvası ağacın ucunda dengesiz bir halde; mavi kuşun (yavruların annesi?) ve yavru kuşların kanatlarının kenarları siyah.
Defne o kadar büyük bir sıkıntı içinde ki neşeli bir pastoral sahneyi bile sıkıntısını ifade etme aracı olarak kullanıyor. Sorun oluşturan şeyleri siyahla çevrelemesine veya ikişer çizgiyle belli etmesine bakılırsa Defne, tüm enerjisini yas tutmaya sevk etmiş. Derinden incindiği halde güçlü karakterinin etkisiyle tüm enerjisini bu durumu gizlemek için sarf ettiğini ve okuldaki başarısını ikinci plana ittiğini görebiliyoruz.”
Sizin çocuğunuzun resimleri ne anlatıyor?
Psikologların çocuğu daha iyi tanımak ve kişiliğini değerlendirmek için başvurduğu yöntemler (oyunlar, kuklalar, boyamalar) arasında, ayrıcalıklı bir dile sahip olan resmin yeri
ayrıdır. Çocuk resim yaparken kendisini “şekiller aracılığıyla”, sözü işin içine katmadan ifade eder. Çocuğun çizdiği resim, her türlü olguyu rahatça ifade edebildiği, gerçek bir dildir:
kesik ya da keskin çizgiler, silinmiş yerler, solgun ya da canlı renkler, uyum ya da uyumsuzluk… Kullanılan tonlar ve ayırt edici özellikler de resmin dile gelmesini sağlar. Bununla birlikte, resim çocuk için genellikle gerçek ya da hayal ürünü hikâyelerin başlangıç noktasıdır.
Çocuğunuzun yaptığı resimler şimdiye dek yalnızca buzdolabınızın üzerini süslemiş olabilir, ama özünde karalamak, bir şeyler çiziktirmek veya resim yapmak, duyguları ifade edip bir öykü anlatmanın bilinen en eski yolu. Bu öykü anlatılırken geçmişten söz edilir, gelecekle ilgili gelişmelerin ipuçları verilir ve duyguları ifade etmenin zorluğu açıkça görülür.
Gelin şimdi, detaylarını genelde terapistlerin, danışmanların ve psikologların bildiği bu az bilinen evrenin kapılarını birlikte aralayalım. Çocuğunuzun resimleri, düşündüğünüzden daha fazlasını ifade ediyor olabilir.
Bomboş sayfada bir evren ortaya koymak
Çocuk resimleri üzerine yapılan ilk çalışma 1913 yılında gerçekleştirildi. Bu çalışma, Georges-Henri Luquet’nin, kızı Simone’a ait 1700 resim üzerine yazdığı tezdi. Çocuk resimlerine olan ilgi o günden beri artmaya devam ediyor ve bugün, çocuk resimlerinden pek çok alanda yararlanılıyor:
- Zekâ testlerinde; Çizdiği resme dayanarak, çocuğun zekâ seviyesi (zekâ katsayısı [IQ]) belirlenebilir.
- İletişim aracı olarak; Resim, sözel iletişimle ilgili sorunlara çare olabilir; çocuğun düşünüp de dile getiremediklerini çizgilerle anlatmasını sağlar.
- Çocuğun duygusal dünyasını keşfetme aracı olarak.
- Çocuğun bedenini tanımasını ve bulunduğu mekândaki konumunu keşfetmesini sağlayan bir araç olarak.
Resmin kalitesi ve estetik özelliklerinden yola çıkılarak yapılan çıkarım, sadece zekâ seviyesi değil, aynı zamanda çocuğun hem okul hem de aile ortamında edindiği uyum sağlama yetisine bağlı olan, duygusal dengesi hakkında da fikir sahibi olmamızı sağlıyor.
1928’de Adolphe Ferrière şöyle yazar: “Babalarımız Alpler’i keşfetti, bizim kuşağımız da çocuk resimlerini.”
Klinik psikoloji ve psikanaliz üzerine doktorası olan ve çocuk resmi konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından biri olarak kabul edilen Dr. Roseline Davido’nun bugün bir klasik sayılan Çocuğunuzu Resimlerinden Keşfedin adlı kitabını buradan alabilirsiniz.