Dünya’ya geldiğinde; etrafındaki tüm kadınlar ona buruk gözlerle bakıyordu. “Allah çirkin talihi versin.” “Allah iyilerle karşılaştırsın.” En hüzünlü söylenen ise; “Allah bahtını açık etsin”di. Tüm kadınların kendi bahtını sorguladığı o an… Ben çektim o çekmesin dediği o an…
Toplumun örgün eğitim “düzeyi” zorunlu olarak önceki yıllara göre artmış olmasına rağmen; kültürel eğitim düzeyi maalesef gerilemekte olup, halen toplumsal inançlarımızla hayatımızı şekillendiriyor ve bunu fark etmiyoruz bile. Hele bir de kadın olarak bu toplumun bir parçası iseniz; neredeyse ölünceye kadar birileri kendi inançları doğrultusunda sizi yönetiyor. Kendi hayatınızdaki etkinliğinizi zaman içerisinde kaybediyor, edilgenliği normal kabul ediyorsunuz.
Bu yazıyı buraya kadar okusam; “söylenenlerin benimle ilgisi yok” diyebilirim. Bakalım, belki de ilgisi yoktur…
Şehirli, meslek sahibi, iki yabancı dil bilen, modern görünümlü bir kadının doğumundan orta yaşlarına kadar yaşamına bir ayna tutalım.
Doğumu sırasında erkek olmadığını öğrenen anne babasının hayal kırıklığını içinde yıllarca hissedip; kendisine baktıkları ve hatta okuttukları için hayatı boyunca minnet duyması sonucu yaşlılıklarında tüm bakımlarını üstlenmesi kendi gelecek hedefinin bir parçası mı? Aynı istek erkek kardeşinde de var mı?
Namusunu koruma güdüsüyle daha küçük yaşlardan itibaren oturma şekli, kıyafet tarzı, gülüşü, saçı, makyajı, eve giriş çıkış saati sınırlandırılmış olmasına rağmen başına gelen tüm kötülükler söz dinlememekten gelmiş ve hak etmiştir. Erkek kardeşinde acaba hangi sınırlar vardı?
Annesi tarafından; temiz, tertipli, ev işlerinde becerikli, iyi yemek yapan, kocasına iyi bir eş ve çocuklarına iyi bir anne olmak amacıyla yetiştirilen kadının; çalışma hayatı boyunca bunları iyi yapamadığını düşündüğünde hissettiği suçluluk duygusu da acaba hedeflerinde miydi? Erkek kardeşinin de bu meziyetleri var mıydı? Eve gittiğinde yapacağı yemeği ya da ütüyü düşünen kaç evli erkek çalışan vardır?
Acaba kaç kadına yetiştiği yıllarda, sen de okur üniversite mezunu olursan üniversite mezunu bir eş bulursun, amacı güdülendi? Bu amacı gerçekleştiren kaç kadın evlendikten sonra mesleğini bırakıp evinin üniversite mezunu hanımı oldu?
Peki, kaç erkek yöneticinin ağzından; doğum izninde 6 ay evde yattığı için kadın çalışan almamak gerektiği cümlesi çıkmıştır? Çok istediği çocuğuna hamile kaldığını erkek yöneticisine söylerken kaç kadın utanç ve suçluluk hissetmiştir? Neden birçok kadın, yöneticisine hamileliğinin planlı olmadığı şeklinde bir yalanı söylemek durumunda kalmıştır? Bu yönetici için kadın çalışanının çocuğunun olabilmesi için doğru zaman ne zamandır? Ya da başka bir deyişle; ne zaman projeler biter de bu kadın çocuk doğurabilir?
Bir de kadın ve erkek işi vardır. Nitelikli, hesaba kitaba dayanan, analitik, yönetimsel işler genelde erkek işidir. Doküman, arşiv, sekretarya işleri kadın işidir. Eğer kadın olarak erkek işine elini sürersen vay haline! İşte şimdi erkeklere sesini duyurma zamanı, tabii dinleyen olursa. Söz almaya çalışıyorsun, aslında biliyorsun çözüm sende, ah bir dinletebilsen… Bu sefer masaya yumruğunu vurup sesini duyurduğunda ise; kadın, erkek, ev, iş fark etmez “agresif” damgasını yersin! Sonra bir daha uğraş dur yıllarca. Sesini çıkarmadığını var sayalım; bu sefer de bu kadın ne işe yarıyor? “Elinde bir örgüsü eksik”!
Kaç kadın; iş arama sürecinde erkek aday kriterine takılıp, niteliklerine uymasına rağmen iş ilanına başvuru dahi yapamamıştır?
Diyelim ki tüm bu süreçleri atlatmış ve bir şekilde emekliliğine gelmiş olsun. Yıllarca ev, iş, eş, çocuk(lar), patron, rakip kadınlar, rakip erkekler derken Yönetici bile olmuş olsun bu kadın. Acaba sağlığı ne durumda? Ruhsal sağlığı ne durumda? Kadınlığı ne durumda? Evliliği ne durumda? İlişkileri ne durumda? İş yaşantısı ve iş ilişkileri ne durumda? Çocukları ne durumda? Anne, babasının kendisi için yaptıklarından daha farklı ve daha nitelikli bir sonraki nesil için ne yapabildi bugüne kadar? Çocuklarının ruhsal sağlığı ne durumda?
Bu örneklerin de mi seninle ilgisi yok? O halde tebrikler, sen farklısın! Belki bir uzaylı. Lütfen benimle temasa geç ve neyi farklı yapabileceğimizi paylaş.
Eğer sen de bu yazıyı okuyarak yalnız olmadığını fark ettiysen; bir iyilik yap ve çevreni aydınlat! Bu yazıyı ve benzerlerini oku ve paylaş. Bugüne kadar kendi kızına yaptığın yanlış yönlendirmeleri fark et! Sana yapılanı fark et! Kadın olarak amaçlarını belirle ama bu amaçlar başkalarının senin yapmanı istediği değil; senin istediklerin olsun. Eşinle ve çocuklarınla konuş, üzerindeki işleri paylaşmalarına izin ver, gerekiyorsa ver yapsınlar! Kendini geliştir, zenginleştir ve mutlaka OKU!
Ve her şeyden önemlisi yapabileceklerin için kendine sınırsız güven duy!
Bu yazıyı bu aşamaya kadar okuyan erkeklere ise çok iş düşüyor! Farkındalıkların üzerinden inisiyatif al; eşine, kardeşine, kızına, kuzenlerine, yeğenlerine, annene ve kadın çalışma arkadaşlarına empati kurabilmeni sağlayan bu yazıları oku ve fikirlerini paylaş!
Bengi Çağatay
Bravo Bengi ???
Teşekkür ederim Seyhan?
Gerçekler, gerçekler… Çok güzel bir yazı Bengicim, teşekkürler ???
Bu yazıyı bu aşamaya kadar okuyan erkeklere ise çok iş düşüyor! Kesinlikle… İlk iş kendilerinin bir zamanlar bir kadının bedeninde yaşadıklarını, o kadına yeri gelip bir çok zor zamanlar yaşattıklarını, dış Dünya ile tanıştıklarında o kadının bulunduğu fedakarlığı hatırlaması ve kendi kendine “Yaşam kadınların bedeninde başlar.” diyerek kadının, hatta doğadaki tüm dişilerin varlığına saygı duyması gerekiyor.
Şahsi fikrim, kadınların üzerine düşen ilk iş özellikle bizdeki gibi bir yapıya sahip toplumda ise kendini mutfağa, eve kapatmayacak. Ben buna kadının aşırı fedakarlıktan kaçınması diyorum. Eşini mutfağa da sokacak, çamaşırda yıkatacak, bulaşıkta dizdirecek. Kadın işi, erkek işi diye tanımlı alanları ortadan kaldırmanın zamanı geldi de geçmiyor mu? Bu tanımlar ortadan kalksın ki evlerin “paşa”sı hemcinslerim yıllarca kendilerine bakan annelerinin, kız kardeşlerinin yaptığı şeylerin büyük bir kısmının kendisi tarafından da yapılabileceğini öğrensin. Böylece “erkek işi” diye kanıksanmış şeylerin aslında bir kadın tarafından da rahatlıkla yapılabileceğini görebilsin…
Tebrikler Bengi harika bir yazıydı. Kadınların tüm duygularına ışığınla tercüman olmuşsun. Hemen paylaşımı yapıyorum senin ışığın herkesi aydınlatmaya devam etsin…