Şu ana kadar psikolojik istismar konusunda kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl ve niçin soruları üzerinde durduk. Şimdi de bu istismar biçimine maruz kalan insanlarda gözlemlediğim özelliklerden kısaca bahsetmek istiyorum. Görünmeyen bir şiddet biçimi olan psikolojik istismarda hedef alınan insanların ortak özellikleri var. Bazıları pozitif özellikler, bazılarının ise kesinlikle üzerinde çalışılması gerekiyor.
Çok uyumlu olmak bu pozitif özelliklerden biri. İstismar mağdurlarının çoğu istismar öncesinde kendilerini hayata olumlu bakan, her olumsuz şeyden olumlu bir şey çıkaran, diğer bir deyişle “Hayat limon verdiğinde limonata yapabilen” insanlar olarak tanımlıyor. İstismardan önce uyumlu olduklarını, herhangi bir olumsuzluğu kolayca atlatabilen ve umutlu kalabilen insanlar olduklarını söylüyorlar. En çok da istismarla mücadele edenin stresli dönemlerden sonra çabuk toparlanma özelliğini kullanır istismarcı. Onu habire zorlar, mağdurun sinirlerinin bozulmasını, duygusal olarak çökmesini bekler. Bunu başaramazsa, yaşanan sıkıntılar karşısında kendini çabuk toparlamak hem bir nimet hem felaket olur. Bu tanıdık geliyor mu size? Gücünüz size karşı bir silah olarak kullanıldı mı hiç?
Ne tür insanın psikolojik şiddet içeren ilişkiye çekildiği konusunda karmaşa yaşıyor insanlar. Herhangi bir şiddet biçimine maruz kalan insanın ilgiye, sevgiye muhtaç, başkalarının onayı olmadan bir şey yapamayan, kendi başına hareket edemeyen, bağımlı biri olduğuna inanılıyor. Bu basmakalıp bir inanç. Kesinlikle doğru değil. Gizli şiddete maruz kalan insanların çoğu yaşadıkları toksik ilişkide “kendimden bu kadar çok şüpheleneceğimi asla tahmin etmezdim” diyerek yaşadıkları psikolojik istismarın özgüvenlerine ne kadar ağır bir darbe vurduğuna şaşırıyor. İyileşme yolculuğunda atılacak en önemli adımlardan biri istismarla mücadele eden insanın, bulunduğu toksik ortamda benliğine ait özelliklerin ne kadar değiştiğini, kendinden ne kadar uzaklaştığını kabullenmesidir.
Aşırı empatik olmak (Empat Olmak) ile birilerine (partnerine) bağımlı olmak aynı mı, diye soruluyor genelde. Hayır, aynı değil. Aradaki fark ne? İki kişi arasındaki bağımlılıkta birbirine yapışmak, birbirini ağ gibi sarmak var. Kişilerden birinin diğerini karar veremez hale getirdiği ilişkilerde olur genelde. Birilerine bağımlı olmaktan şikâyet eden insanlar yeni düşünce ve davranış biçimleri geliştirebilir. Empat olmak bir kişilik türüdür. Birçok harika özellikleri var. Herhangi bir kişilik özelliğinde olduğu gibi artıları ve eksileri var. Aşırı empatik olan insanların kendilerine gelebilecek zararı önlemek için empati seviyelerini dengelemeyi öğrenmesi onlara fayda sağlar. Bireysel sınırlar başkalarına duyulan aşırı merhametin dengelenmesinde son derece önemlidir. Psikolojik istismarcı aşırı empati sahibi insanın kendisinde bulduğu güzel özellikleri istismar eder. İyileşme sürecinde birçok istismar mağduru kendini empati yeteneği fazla gelişmiş olarak tanımlamaya başlıyor. Güçlü yönlerinin istismar edildiğini, kendilerine karşı kullanıldığını görüyor.
İstismarla mücadele edenlerde gözlemlediğim karakter özelliklerinden biri özeleştiri yapabilme becerisi ve isteğidir. Genel olarak çoğu kendi davranışlarına, davranışlarının nedenlerine eleştirel bakabiliyor. Kusurlu yanlarını düzeltmeye, eksiklerini tamamlamaya gönüllü davranıyor. İşte bu güçlü yönlerdir narsisistin, sosyopatın ve psikopatın en çok suiistimal ettiği. Toksik kişi istismar ettiği insana suçlamalar yağdırdığı zaman o sözlerin derine işleyeceğini biliyor. Bunu yaparak istismar ettiği insanın iç dünyasına bakmasına, kendini sorgulamasına, yapılan şikâyetin doğru olup olmadığını değerlendirmesine sebep oluyor. İlgiyi başka yöne çekmek için kullanılan bir taktik. Çok akıllıca. Özeleştiri yapması gereken psikolojik istismarcının ta kendisidir. Ama bu asla ve asla olmaz.
Toksik ortamlar en sabırlı insanın bile sağlıksız davranışlar sergilemesine sebep olur. Psikolojik istismara maruz kalanlar değiştiklerini, kendileri gibi davranmadıklarını, normalde hiç yapmayacakları şeyleri yaptıklarını anlatıyor. Bu değişim, ortamın sağlıksız olduğunu gösteren bir işarettir. İstismar edilen insanda oluşan değişiklikler ne yazık ki toksik kişinin ya da grubun yaydığı dedikoduyu besler. Örnek mi? Bunu spot lambası örneğiyle açıklamak istiyorum. İstismarcı son derece kırıcı bir şey yapar ve spot lambası üstüne vurur. Buna karşılık istismar mağduru öfkeyle tepki gösterir. Bilin bakalım şimdi spot lambası kimin üstüne vurur? İstismar edilenin tabii. Halbuki istismarcı üzerinde kalmalı. Gerilime sebep olduğu için dikkati o çekmeli aslında. Fakat bütün dikkatleri çeken mağdurun tepkisi olur. Bu da istismar örüntüsünde sürekli yaşanan kısır bir döngüdür ve toksik kişinin suçu istismar ettiği insanın üstüne atmasına yarar. İstismarla mücadele eden insan kontrolü eline alarak yitirdiği özdeğer duygusunu yeniden kazanır. Peki, istismara maruz kalan kontrolü nasıl eline alır? İletişimi Tamamen Kesmek veya Mesafe Koymak yöntemlerinden birini uygulayarak ve sağlıksız ortamların yarattığı veya tetiklediği dürtüsel davranışlarla baş etmenin yolunu bularak. Şayet siz de istismarcının sonu gelmeyen şikâyet listesine sürekli bir yenisini daha ekleyecek şekilde davrandığınızı düşünüyorsanız, içiniz rahat olsun. Elinizdeki bilgilerle yapabileceğinizin en iyisini yaptınız veya yapıyorsunuz. Altı aşamalı iyileşme sürecinde ilerlerken neler yaşadığınızı daha iyi anlayacaksınız. Daha iyi anladıkça farkındalığınız da artacak.
Psikolojik istismara maruz kalanlardan bazıları istismarcının birtakım olumsuz özelliklerinin onlara geçtiğini söylüyor. Nasıl mı? İstismarla mücadele eden sessiz muamele (birdenbire konuşmayı keserek hiç karşılık vermemek) yapar istismarcıyı cezalandırmak için. İstismarcıya bunu yapar çünkü bu, istismarcının ona karşı kullandığı bir silahtır ve onu derinden incitir. İstismar edilen insan sessiz kalmanın ne kadar yıkıcı olduğunu göstermeye çalışıyordur. Ne var ki bu, ona hiçbir sonuç getirmeyen nafile bir çabadır. Sessiz muamele ne istismar mağduruna fayda sağlar ne de istismarcıyı ıslah eder. Onlara göre insanlara karşı gösterdikleri tepkiler haklı tepkilerdir. Onların istediği her şeyi yapmaya hakkı vardır ama karşıdakinin öyle bir hakkı olamaz. İşlerine geldiği zaman çok rahat çifte standart uygulayan bu toksik kişiler kendilerine olumsuz muamele yapılmasını hak etmediklerine inanırlar. İstismarla mücadele eden insan kendine, özüne sadık kalırsa ve istismarcı ile arasına sağlıklı bir mesafe koyarsa çok daha iyi olur.
İstismardan hayatta kalanlar yaşadıkları psikolojik istismarla ilgili bazı detayları paylaşırken çoğu şuna benzer bir cümleyle başlıyor: “Biliyorum, çok saçma ama…” ya da “Biliyorum abartılacak bir şey yok ama…” Böyle söyledikten sonra da psikolojik şiddetin üstü örtülü, görünmeyen özelliğini vurgulayan deneyimlerini anlatıyorlar. Her toksik konuşma veya her toksik davranış tek başına çok şey ifade etmeyebiliyor. Ancak istismar kurbanı bunların hepsini birbirine bağladığında hayat hep istismarcının çevresinde dönüyor, örüntüsü açıkça belli oluyor. Tıpkı yüzlerce noktadan yapılmış bir resim gibi, hiç farkı yok. Tek bir noktaya bakarsınız ama bir şey anlamazsınız. Noktalara -yani psikolojik şiddet uygulayan kişinin davranışlarına- bütün olarak baktığınızda ne görürsünüz? İstismarcının yaptığı mide bulandırıcı tablo. Bu da inanın bana duvarınıza asıp her gün bakmak istediğiniz bir resim olmayacaktır. İşte bu yüzden istismardan kurtulmak ve iyileşmek gereklidir.
Psikolojik istismarın fark edilmesi zordur. Davranışlara baktığınız açıya göre değişir. Normal de görünebilir, istismar olarak da. Nasıl mı? Örneğin, toksik kişi istismar ettiği insanı cezalandırmak için sessiz muamele taktiğini uyguluyordur. Ancak istismar edilen kişi bu davranışa farklı bir açıdan -doğruyu yansıtmayan bir açıdan- bakmayı tercih edip, istismarcının sadece kavga etmek istemediği veya gerginlik geçene kadar biraz ara vermek ihtiyacı duyduğu şeklinde görebilir. Psikolojik şiddet uygulayan kişi, taciz ettiği insandan toksik davranışlarını büyütmemesini, normal görmesini ve daha çok taciz edici davranışa razı olmasını ister. O nedenle istismarla mücadele eden insanlardan isteğim kendilerine iyilik yapsınlar ve karşıdakinin yaptığı toksik, zarar verici davranışlara mazeret bulmaya çalışmasınlar. Hedef alınan kişilere önemli bir soru: Size yapılan davranışları siz başkasına yapar mısınız? Yanıt hayır ise tacizciyi fark etmek kolay o zaman. Tacizi hiçbir şekilde yadsımayın, yok saymayın. Gerçeği görün. Gerçeği görmek acı verir ama gereklidir.