Kendini sevmeyi öğrenmek mümkün mü? EVET!
Kolay mı? HAYIR!
Öğrenmeye değer mi? EVET!
Sevgi bir karardır. Sevmek bir karardır. Bu karar ancak bilinçle alınabilir. Bu karar bir enerjidir.
Sevginin enerjisi, insanın kullandığı, petrol, rüzgâr, güneş enerjisinden çok daha güçlü. Çünkü KENDİ enerjisidir insanın.
Başkalarını sevebilmenin yolunun önce kendini sevmekten geçtiği sözünü artık çocuklar bile biliyor. Ama çoğu insan kendini sevmemeye devam ediyor. Çünkü kendisini nasıl sevebileceğini bilmiyor.
Kim ve ne olduğunu sevebilmek, kendini objektif değerlendirebilme yetisini kazanarak olduğun gibi kabul etmek anlamına gelir.
Çoğu insan hayatta iyi şeyleri hak ettiğine inanıyor ama iyi şeylere layık olduğuna inanamıyor.
Hak etmek ve layık olmak iki ayrı kavramdır. Hayatta iyi şeyleri hak ettiğine inanmak düşünsel boyuttadır. İyi şeylere layık olduğunu hissetmek ise duygusal boyuttadır.
Kendini iyi şeylere layık hissetmek, değerlilik duygusuyla doğrudan bağlantılıdır. Değerlilik duygusunun ölçüsü de kendini sevebilme yetisiyle doğru orantılıdır.
Kendini kabul etmediğin, savunma mekanizmaları ile yadsıdığın, yansıttığın ya da rasyonalize ettiğin her boyutun, kendinin o boyutunu sevmediğin anlamına gelir. Kabul etmediğin her boyutun sana duvar olur, yaşam ışığına gölge olur. Kendini her kabul etmediğinde, kendini her reddettiğinde kendinle Hayat arasındaki duvara bir kalın tuğla eklersin, ışığını engellersin.
Eğer kendini sevmekte zorlanıyorsan, başkalarının sana ulaşması, duvarını aşması zor olur. Bazı insanlar öylesine incinmiştir ki, kendilerini sevmeyi öğrenmek için, onları koşulsuzca dinleyen ve anlayan bir kulağa ihtiyaç duyarlar. Bu güveni duyduktan sonra kendileriyle yüzleşmeye hazır hale gelirler. Bu noktada alınan terapi/danışmanlık, kişinin kendisiyle ilgili aşağılayıcı inançlarını gözden geçirerek onların geçersizliğini göstermeye ve kendisini sevmeye başlamasına yardımcı olur.
Kendini sevmeye başlamanın yolu geçmişin yaralarını iyileştirmekten geçiyor. İyileşmeyen yaralar, ömür boyu kanamaya devam ederek bizi geçmişte takılı bırakıyor. Bu nedenle tekrar tekrar geçmişte yaşanan benzer olayları, durumları ve insanları kendimize çekiyoruz. Çünkü ruh, yaralarla yüzleşmek, iyileşmek ve özgürleşmek istiyor; iyileşmemiş çocukluk yaralarıyla canı acıya acıya ve geçmişin tutsaklığı altında ömür boyu yarım yamalak hayatlar yaşamayı değil.
Kendimize verebileceğimiz en büyük armağan: Kendini sevmeyi öğrenmek!
Kendini yeniden sevebilmek için:
Geçmişte yaşanan her ne olursa olsun, olanı olduğu gibi kabul et ve kendini affet. Kendini affetmek geçmişin farklı olabileceği umudundan vazgeçmektir.
Başkalarını affedebilme gücünü kazanmak için önce kendimizi affedebilmeyi başarmamız gerekiyor.
Güçlü yanlarımızı kabul etmek kadar, sınırlarımızı da kabul etmeyi öğrenmemiz gerekli.
Her türlü sorunun kaynağı ne daima biziz ne de daima başkaları. Ama sorunlara verdiğimiz tepkinin sorumluluğu yalnızca bize aittir.
Her şeyi bizim kontrol etme saplantımız olduğunda yanlış giden her şeyden de biz sorumlu oluruz ve suçluluk duyarız.
Her şeyi kadere bıraktığımızda sorumsuz bir hayat yaşar ve suçlarız… ve mazeret üretiriz.
Hatalarını kabul et. Onları düzeltmek için elinden gelenin en iyisini yap.
Dünyayı sırtında taşımaktan vazgeç. Sadece kendi sorumluluğunu taşı.
Eğer sorumluluğu senin sırtına yüklemek isteyenler varsa yükü onlara iade et.
Burada her şey kendi sınırlarını korumakla, kendine saygı duyabilmekle ilgili.
Hatalarını da zenginliklerini de kabul et. Kendini sevmek böyle bir şey!
Kendini sevdiğinde başkalarına dolu dolu verebileceğin sevgin de olur.
İnsanlar zaman, emek ve para yatırımını bir meslek sahibi olmak için yapıyor. Anaokulundan üniversiteyi bitirene hatta mastır yapana kadar 20-25 sene okula gidiyor. Ne için? Hayatını kazanacağı bir meslek sahibi olmak için.
Peki, kendini sevmeye, kendini beğenmeye, kendini tanımaya ne kadar yatırım yapıyorsun? Kendi gözünde değerini arttırmaya ne kadar yatırım yapıyorsun?
İnsan da ülkeler de değer ve önem verdiği şeylere yatırım yapar. Ülkelerin de bireylerin de gelişkinlik ölçüsü eğitime yaptığı yatırımla doğru orantılıdır. Bir ülkenin eğitim bütçesi küçükse savaş ve savunma için yüksek bütçe ayırdığına emin olabilirsiniz.
Bir kişinin eğitimine, kendini geliştirmeye ayırdığı bütçe küçükse, iç ve dış dünyasında kendisiyle ve başkalarıyla savaş halinde olması hiç şaşırtıcı değildir. Hayatın mücadele olduğu inancının hâkim olduğu bir yaşam tarzı, insanın en çok özlemini çektiği huzurun eksik olduğu bir yaşam olur.
Kendisini sevmeyen insan parasını da zamanını da çarçur eder. Gereksiz ya da önemsiz şeylerde ikisini de ziyan eder. Ya çok cimri ya çok savurgan olur.
Dengeli ve huzurlu bir yaşam için, kendini severek, kendinle barışık bir yaşam sürebilmek için kendine yatırım şarttır. Huzur ancak geçmişin tutsaklığından özgürleşmiş bir zihin ve yürekle mümkündür.
Kendinle ilgilenmenin ve sevmenin yolu kendine fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal yatırım yapmaktan, kendine emek vermekten, kendine zaman ayırmaktan, kendini geliştirmek, bilgi ve deneyimini arttırmak için parasal yatırım yapmaktan geçiyor.
Fiziksel yatırım: Sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak, masaj, manikür, pedikür, kuaför, spor salonu üyeliği, dans vb. gibi kendine fiziksel ödüller vermek.
Duygusal yatırım: Hoşlandığın insanlarla hoş bir akşam yemeğine gitmek, tiyatro, konser, bale gibi etkinliklere katılmak, güneşin doğuşunu/ batışını izlemek, bir arkadaşla derin sohbet, tatile çıkmak, bireysel gelişim eğitimlerine katılmak, bilinçaltı temizliği yapmak.
Zihinsel yatırım: Seni geliştiren, farkındalığını arttıran kitaplar okumak, bireysel gelişim CD’leri dinlemek, bireysel gelişim eğitimlerine katılmak, ufuk açıcı belgeseller izlemek.
Zihnindeki iç konuşmaları dinle. Ne kadarı kendini ve başkalarını yargılayıcı, ne kadarı teşvik edici?
Olumsuz konuşmaları mümkün oluğunca düzelt. “Ne aptalım ben!” yerine “Bir hata yaptım. Bu hatamdan öğrenip bir dahaki sefere daha iyisini yaparım” diyebilmek farkındalıktır. Kendini yerden yere vurmanın beş kuruşluk yararı yok.
Olumlu içsel konuşma yapma alışkanlığını kazanmanın yolu afirmasyon (olumlamalar) yapmaktır. Afirmasyonlar, zihnine ektiğin olumlu düşünce tohumlarıdır.
Bir şeyi ne kadar sık tekrar edersen o kadar kendine mal edersin.
Ruhsal yatırım: Derin nefes uygulamaları yapmak. Meditasyon yapmak. Hobilerine zaman ayırmak. Çünkü hobilerimizle uğraşmak bize keyif verir, ruhumuzu dinlendirir.
Eğlenmeyi de dinlenmeyi de bil. Arada bir koşuşturmalara ara ver ve arkadaşlarınla, partnerinle keyifli anlar paylaş.
Kendine iyi davran. Kendini besle. Kendini daha fazla sevdikçe, başkalarına vereceğin sevgi de daha kaliteli olacaktır. İnsanlar senin etrafında olmaktan keyif alacak, onlar da sana verme arzusu duyacaktır. Tam bir kazan-kazan yaklaşımı.
Senin de herkesin de temelde istediği tek bir şey var: kabul ve onay görmek.
Kabul ve onay görmek, ilgilenilmek değer verildiği duygusunu yaşatır insana. İnsan ilişkilerinde yakınlaşmayı sağlayan temel faktör, iki tarafından da birbirini kabul ettiği ve değer verdiği mesajını verebilmesidir. Bir ürünü satın alırken bile bizimle ilgilenen bir satıcı aracılığı ile yapmayı tercih ederiz, değil mi?
Arabada birisine yol verdiğinizde o kişinin teşekkür anlamında elini sallaması bile bize kendimizi iyi hissettirir. Restoranda garsona ismiyle hitap ederek ona nezaketle sipariş vermek, garsonun hizmetini daha bir keyifle yapmasını sağlar.
Her gün bir kişiyi mutlu etme sorumluluğunu al.
Ya kendini ya başkasını. Çünkü ikisi de sana mutluluk verecektir. Eğer başkalarını mutlu etmek için kendini paralayan bir insansan bugün kendini mutlu edecek bir şey yap.
Eğer her gün kendini mutlu etmeye çalışan bir tutum içindeysen başkalarını mutlu edecek bir şey yap.
Ruhun mutlu olmayı da mutluluk vermeyi de biliyor.
Sevgiyle hoşça ol.
Nil Gün