Başkalarına hükmetmeden yapamayız… Kısaca, buradaki esas nokta diğer kişi karşılık veremeden öfkelenmektir.

– Albert Camus

Sözlü taciz davranışlarının altında yatan, onları motive eden ve sürdüren öfkedir. Taciz edici öfkeyi anlamak için, tacizci ne kadar talepkâr, itham edici olursa olsun, eşin kendisine bağırılmasından, terslenmesinden, kızılmasından veya hiddetlenilmesinden hiçbir şekilde sorumlu olmadığını anlaması çok önemlidir. Bu da bu tacizden hiçbir şekilde sorumlu olmadığı için, hiçbir şekilde kendini açıklayarak kendini savunması gerekmediği anlamına gelir. Ancak 11. Bölümde anlatıldığı gibi kendini koruyabilir.

Sözlü tacizcilerin eşleri, gerçekten ne söylediklerini, kastettiklerini veya yaptıklarını açıklamanın, hiçbir zaman eşlerinin “sana bağırdığım veya seni terslediğim için özür dilerim, beni affedecek misin?” gibi bir özür dilemesini sağlamadığını bilir. Sözlü tacizcilerin eşleri bunu deneyimlerinden bilir. Fakat bu sefer anlayacağı umudundan vazgeçmek zorunda kalmamayı umarlar. Bu umut belki de bütün umutlar içinde vazgeçilmesi en zor olanıdır.

  1. Bölümde eş kendini savunduğu veya açıkladığında ne olduğunun bir örneğini verdim. Kadın geri adım atarak tacizcinin gerçekliğine girer. O zaman tacizci onun, savaşmanın norm olduğu kendi gerçekliğinde olduğunu düşünür ve gerçekten onunla savaşmaya başlar. Özür dilemek aklındaki son şeydir.

Aynı zamanda kadının tacizcinin öfkesini ondan çıkarmasını önlemek için “yapabileceği hiçbir şey” olmadığını tam olarak anlaması da önemlidir. Daha nazik konuşmak, daha dikkatli dinlemek, daha destekleyici, daha ilgili, daha bilgili, daha eğlenceli, daha ince, daha şirin veya klas olmak, daha çok herhangi bir şey olmak işe yaramayacaktır.

Tacizcinin öfkesi genel bir Kişisel Güçsüzlük duygusundan doğar. Bu öfkesini ya gizli manipülasyon vasıtasıyla üstü kapalı olarak ya da eşine beklenmedik şekilde patlayarak açıkça ifade eder. Bu patlamalar eşi suçlar. Tacizci onu günah keçisi yaparak davranışının gerçek nedenini inkâr eder ve kendini ve genellikle eşini onun bu tacizini haklı çıkaracak bir şey yaptığına veya söylediğine ikna eder.

Tacizci öfkesini eşinden çıkardığında, Kişisel Güçsüzlük duygusunun verdiği altta yatan gerilimden kurtulur. Bunun neticesinde, eşi kendini kötü hissederken tacizci kendini iyi hisseder.

Eşinin neyin yanlış olduğunu bulma girişimleri işe yaramaz. Tacizci öfkelendiğini düpedüz reddeder veya bu davranışından eşinin suçlu olduğunu iddia eder. Tacizci öfkesinin nedeninin eşi olmadığını itiraf ederse, kendisiyle ve duygularıyla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Çoğu durumda tacizciler bunu yapmak istemez.

Çoğu sözlü tacizci, eşlerine düzenli olarak ve öngörülemez şekilde patlayarak salıverdikleri bir içsel gerilimle doludur. Sonra gerilim tekrar artar, ta ki tacizci tekrar patlayarak onu salıverene dek. Gerilimin bu şekilde birikmesi ve salıverilmesi döngüsel bir davranış kalıbı haline gelir. Gerilim salıverildiği anda tekrar birikir. Ben bunu öfke bağımlılığı döngüsü ve bu davranış kalıbına uyan tacizciyi de öfke bağımlısı olarak adlandırıyorum.

Ne var ki bu döngü düzenli değildir. Öngörülemez. Tacizci öfkesini eşinden her sabah, her akşam veya her cumartesi gecesi çıkarmaz. Öfke patlamalarının şiddeti de değişir. Bu döngüyü etkileyen faktörler şunlardır: fırsat, işteki veya evdeki değişiklikler, tacizcinin düşünceleri, o andaki güç hissi, korkuları, bağımlılık hissi ve yetersizlik hissi. Eğer içiyorsa, alkol de bir rol oynayabilir. Alkol öfkesini çıkarmakta özgür olduğunu hissetmesini sağlamaktan çok, onu daha çok öfkelendirir.

Bu döngü tacizciye çifte ödül verir. Bu ödüller bir bağımlı için bir uyuşturucu iğne gibidir. İlk ödül tacizcinin, son patlamadan beri biriktirdiği gerilimi salıverdiği için eşine köpürdükten sonra hissettiği bir tür rahatlama, bir tür sevinç sarhoşluğudur. İkinci ödül eşi üstündeki hâkimiyetini ve Baskı Gücünü yeniden kurmuş olmasıdır. Bir sonraki saldırıyı durdurmak için eşinin yapabileceği hiçbir şey yoktur.

Öfke bağımlılarının eşleri bu beklenmedik patlamalarla baş etmenin çeşitli yollarını denerler. Tacizciler suçladığı için, eşleri bir şekilde suçun onlarda olduğuna inanabilir. Sonunda, farkında olmadan hazır ve “tetikte” yaşayabilirler. Eş farkına varmadan, baş etmek bir yaşam tarzı haline gelebilir. Bu tacizden sadece eş değil, bir düzeyde ailenin tüm üyeleri etkilenir.

May bana bunun onun için ne kadar doğru olduğunu anlattı. Ailesinden bahsederken, “Oğlum beni ağlarken gördü,” dedi. ‘Ne oldu?’ dedi ve ben de ona babasının bağırdığını söyledim. ‘Anne, telefondan babamın sesini duyduğun anda, telefonu kapatmaya hazır olmalısın. Ne söylediğini anlamaya çalışarak zaman kaybetme. Öfkelendiğini duyduğun anda telefonu kapat. O zaman ağlamak yerine güleceksin’ dedi.”

Sözlü tacizcinin öfkesi sebepsiz ve mantıksızdır. Bunun eşle hiçbir ilgisi yoktur. Ancak onu derinden etkiler. Tacizcinin ona bağırması, hiddetlenmesi veya onu terslemesi eşe acı verir ve kafasını karıştırır. Bu saldırılar onu şaşırtır. Dengesini bozar ve ruhunu hırpalar. Bunlar temelde eşle tamamen ilgisiz olsa da onu incitir, çünkü fiziksel veya duygusal olsun, başka bir insana düşmanlık göstermek acı verir.

Bazı kadınlar, “Ben güçlüyüm, gerçekten bunu kastetmiyor, moralimi bozmasına izin vermeyeceğim, er veya geç onu daha iyi anlayacağım ya da o, söylediği bazı şeylerin beni kırdığını anlayacak veya çıldırmadan önce bana ne yaptığımı/ söylediğimi/ kastettiğimi sormayı öğrenecek” diye düşünerek, eşlerinin öfke patlamalarını görmezden gelmeye çalışır. Bu yaklaşımın sonucu ne olur? Kadın gücünü kendine karşı kullanır. Tacize katlanmak ve onu anlamaya çalışmak için gücünü kullanırken, dengesini ve sükûnetini korumak için mücadele eder. Travmatik şoklara maruz kalabilir. Ve şüphesiz kafası daha da karışır. Ann’in ifade ettiği gibi: “Beni seviyor. Sadece benden hoşlanmıyor.”

Bu arada eşi tacizcinin davranışlarına sabırla ve soğukkanlı bir şekilde dayansa da adam kendisine karşı gelindiğini hisseder. Tacizci bir tepki bekler. Hem gerilimi salıverdiği hem de eşi üstünde Baskı Gücünü hissettiği uyuşturucu iğnesine ihtiyacı vardır. Eğer eşinin moralini bozmazsa, eşi şevkini kaybettiğine dair hiçbir belirti göstermezse, tacizi daha da artırır. Bu muhtemelen bilinçli bir karar değildir. Sadece daha öfkeli, daha gergin ve Baskı Gücü uyuşturucusuna daha bağımlıdır. Sözlü tacizin zamanla artmasının nedenlerinden biri budur. Eş uyum sağlayıp, belki kesileceğini veya istemeden onu kışkırtmayacağını ya da neyi “yanlış yaptığını” veya neden “yanlış hissettiğini” bulacağını umarak, davranışını görmezden gelmeye çalıştıkça tacizci tacizin şiddetini ve/veya sıklığını daha da artırır.

Sözlü tacizin zamanla artmasının bir diğer nedeni, bu “uyuşturucu iğnenin” hiçbir şeyi halletmemesidir. Tacizcinin Kişisel Güç duygusundan yoksun olması ve bunun sonucunda Baskı Gücüne ihtiyaç duyma hali sürer. Zamanla bunlar daha çok baskı yapar ve sonuçta tacizcinin öfkesi ve düşmanlığı da artar.

Eşi, bu öfke patlamalarını görmezden gelmek veya ilişkiden anlam çıkarmak ya da daha iyiye gideceğini umut etmek için gücünü kullanırken, tacizci gücünü tacizi artırmak için kullanır. Kadın eşine bu patlamalarının onu ne kadar üzdüğünü söylerse, büyük ihtimalle aşırı tepki gösterdiği söylenerek öfkeli bir inkârla karşılaşacaktır.

Öfke bağımlılarının özür dilememesinin bir nedeni de bunu içtenlikle yapmanın, o uyuşturucu iğneyi bırakmalarını gerektirecek olmasıdır. Bu uyuşturucu iğne yani patlama ve gerilimin salıverilmesi öfke bağımlısının dengesini korumasını sağlar. Aynı zamanda ona iyi bir his ve bir Baskı Gücüne sahip olduğu duygusu verir. Öfkesinin sorumluluğunu almayı reddettiği ve bunun için eşini suçlayabildiği sürece tacizci dengesini korumaya ve eşi pahasına kendini iyi hissetmeye devam edebilir.

Öfke bağımlılarının ve genel olarak sözlü tacizcilerin eşleri, kendileri o kadar incinmişken, tacizcinin kendini ne kadar iyi hissettiğinin farkına vardıkça şoke olurlar. Cora’nın deneyimi bunu anlatıyor:

Curt’e o sabah yaptığımız tartışma yüzünden bütün gün kendimi kötü hissettiğimi söyledim. (Bana hiçbir neden yokken patlamıştı. Onunla konuşmaya çalıştım ama çıkıp işine gitmişti.) “Ne tartışması? Neden bahsettiğini bilmiyorum,” dedi. O sabah yumurtaları nasıl hazırlayacağıma dair bana bağırırken ne kadar kızgın göründüğünü hatırlattım. “Bu sabah yüzünden kendini kötü hissetmedin mi?” diye sordum. “Deli misin? Ben gayet iyiyim. Bir tartışma çıkarmaya falan mı çalışıyorsun?” yanıtı verdi. “Hayır,” dedim.

Genel olarak öfke bağımlılarının tavrı, “Kendimi bu kadar iyi hissederken nasıl yanlış bir şey yapabilirim” şeklindedir. Bella bize bunun nasıl olduğunu gösteriyor:

Bert birlikte bir evlilik danışmanına gitmeyi kabul etti. Danışmanın karşısında bana bağırdığında incindiğimi ve korktuğumu söyledim. Oradan ayrıldıktan sonra yine bağırarak ona saldırdığımı ve gafil avladığımı söyledi. Kafam karıştı. Ne demek istediğini ya da neden ona saldırdığımı düşündüğünü anlayamıyordum.

Tacizcinin öfke patlamalarının suçlayıcı doğası genellikle eşin “neyi yanlış söylediğini ya da yaptığını” merak etmesine yol açar. Bir öfke bağımlısının eşinin, onu kızdıracak ne söylediğini veya yaptığını bulma çabasıyla, olayları düşünüp taşınması hiç de alışılmadık değildir. Adam tüm öfkesini eşine yöneltir ve bunun için de onu suçlarsa, ortak arkadaşları kadına böyle harika bir eşi olduğu için ne kadar şanslı olduğunu söylerse, taciz başkalarının önünde gerçekleşmezse, tacizci ona kendisini sevdiğini söylerse, yetiştiği aile kadına iyi bir sevgi ilişkisi modeli sunmamışsa, aslında tacize maruz kaldığı hakkında hiçbir fikri olmayabilir. Eşinin davranışları için mantıklı nedenler aramayı sürdürür.

Taciz edici öfke eşin cinsel yakınlık arzusunu azaltır. O zaman tacizci onu ilgisiz ve duygusuz olmakla suçlar ve kadın da kendisinde yanlış bir şey olduğunu düşünebilir.

Tacizcinin sebepsiz öfkesinden kaynaklanan düşmanlığın eşle hiçbir ilgisi olmasa da bu onu derinden etkiler. Kadın eşinin ona karşı düşmanca bir tavır içinde olduğunu fark etmese ve daha sonra anlayacağı bir nedenle bu öfkesinden kendisinin sorumlu olduğunu düşünse bile duygusal acı hissedebilir.

Taciz edici öfke sinirli terslemelerle başlayıp, sonra hiddete dönüşebilir. Şiddetin ve sıklığın bu şekilde artması genellikle yıllar içinde yavaş yavaş olsa da ilişkinin ilk aylarında veya yılında çok hızlı gelişebilir de. Görüştüğüm kadınların ikisi eşlerinin davranışlarında evlendikten hemen sonra çarpıcı bir değişiklik olduğunu anlattı.

Taciz edici öfke itham edici olsa da tacizcinin eşi onu ne kışkırtır ne de bilinçli veya bilinçsiz olarak kışkırtmayı veya “kızdırmayı” planlar. Tersine, sözlü tacizcilerin şimdiki ve eski eşlerini dinledikçe, kendilerini açık ve saygılı bir şekilde ifade etmek için her çabayı gösterdiklerini gördüm. Genellikle başarısız olduklarını hissediyorlardı.

Taciz edici öfkeyi tanımlayacak belli bir ifade yok. Taciz edici öfkenin nasıl bir şey olduğunu anlamak için önceki bölüme dönüp oradaki taciz edici ifadeleri olabildiğince öfkeli bir şekilde söyleyebilirsiniz. Ya da bunları çenenizi sıkarak, sözcükleri dişlerinizin arasından çıkartarak söyleyebilirsiniz. Öfkeyle söylendiğinde, etkisi daha da artan bu ifadelerin eşin üstünde nasıl bir etki yaptığı anlaşılabilir.

Taciz edici öfkenin bazı işaretleri size ve/veya başkalarına yönelik sözlü tacizler, sinirli patlamalar, alaycı gülümsemeler, kavgacılık, öfke krizleri, bağırma, hiddetlenme ve alaycılık kadar, eşin sıcak davranmamasıdır. Bunların herhangi biri bir kadının öfkeli bir erkekle birlikte olduğuna işaret edebilir. Robert Brownbridge bu görüşü şöyle ifade ediyor: “Alaycılık bir öfke dağını gizleyen buzdağının tepesidir.”

Taciz edici öfkenin fiziksel işaretleri sıkılmış dişler ve yumruk yapılmış el gibi öfkeyle bağlantılı bütün beden dilini içerir. Tabii herhangi bir fiziksel saldırı ve mülkünüze verilen hasar da taciz edici öfkenin bir göstergesidir.

Bazı sözlü tacizciler öfkelerini açıkça göstermez, daha gizli kapaklı taciz ederler. Bu üstü kapalı tacizciler de öfkeli ve düşmancadır. Ancak öfkelerini bir öfke bağımlısı gibi ifade etmezler. Onlar eşlerini kontrol ve manipüle etmek için uzun vadeli planlar geliştirmeye daha eğilimli gibidir.

Öte yandan öfke bağımlıları genellikle hemen öfkelenir ve kolayca sinirlenirler. Eşlerin çoğu kolay sinirlenen birinin öfkeli biri olduğunu fark etmez. Bunun yerine eşlerinin sadece hassas olduğu bazı şeyler olduğuna fakat bunların ne olduğunu tam olarak anlayamadıklarına inanırlar. Aslında, öfke bağımlısı duyduklarını öyle bir şekilde yeniden yapılandırır ki, bu öfkesini eşinden çıkarması için bir “neden” haline gelir. May’in keşfettiği gibi bu öfke mantıksız olabilir:

Başta istemeden onu kızdırdığımdan endişe ettim. Daha sonra bunun gerçek bir nedeni olmadığını anladığımda, onun mantıksızlığından korktum.

Share This