Çeviri
Murat Onuk

Aşı Üreticilerine Ulaşmanın Yolu Paranın İzini Sürmek

Hükümetler niçin çocuklar için giderek daha çok aşıyı zorunlu kılıyor?

Anlaşılan aşı endüstrisi ABD’de yaşayan üç yüz sekiz milyon insanı kârlı aşı ürünlerini satacakları iğne yastıkları olarak görüyor.

JP Morgan Yatırım Bankasının tahminlerine göre sadece domuz gribine yönelik ilaçlardan elde edilen kârlar 2009 yılında on beş milyar dolara fırladı.

Aşı uzmanı Hedwig Kresse, 2007 yılında yayımladığı “Çocuk ve Ergen Aşıları – Ticari Bakış ve Beklenenler” başlıklı raporda aşıdan elde edilecek kârlarla ilgili önemli hususlara dikkat çekiyor.

Bu rapora göre, yeni ve yüksek fiyatlı aşıların ticari potansiyellerinin son derece ümit verici olması nedeniyle ABD, Japonya ve Avrupa-5’leri Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ile İngiltere’deki çocuk ve ergenlere yönelik aşı pazarının 2016 yılına kadar dört misli artarak on altı milyar dolara çıkacağı öngörülüyor.

Ayrıca çocuk aşılarının başarısı için belirleyici faktörün, ürünlerin ulusal aşılama programlarına alınması olduğu belirtiliyor.

Dr. Kresse, örnek olarak ABD’de 2000 yılında piyasaya sürülen ilk yüksek fiyatlı aşı olan ve çocuklarda zatürree ve menenjit aşılaması için kullanılan Prevnar’ı gösteriyor. Prevnar dört dozluk uygulama için yaklaşık üç yüz yirmi dolar gibi çok yüksek fiyatına rağmen o tarihten beri ABD ve Avrupa-5’lerinde çocukluk çağı aşılama programlarına eklenmiş bulunuyor.

Uygulanan aşıların miktarında ve fiyatında görülen bu ciddi artışın arkasındaki asıl sebep büyük ilaç firmalarının pazar payı ve kârlarını artırmak istemelerinden başka bir şey olabilir mi?

Hükümet ile Aşı Sanayi Arasındaki Ortaklık

Sadece 2010 yılında ABD federal hükümet temsilcileri lobicilerden günde on dokuz milyon dolar aldı. Toplam bir milyar dolara ulaşan lobi harcamalarının büyük kısmı sağlık sektöründen geliyordu.

Bunun sadece federal lobi faaliyetleri olduğunu unutmayalım. Bu rakam, ne eyalet seviyesinde yürütülen lobi faaliyetleri için harcanan milyonları, ne de ilaç satış temsilcileriyle doktorlar arasındaki samimi lobi ilişkilerini içeriyor.

Korkunç ölçekteki bu lobi faaliyetinin ilaç sanayi tarafından sürdürülmesindeki sebep ne?

Tek neden olmasa da önemli nedenlerden biri zorunlu aşılama programlarını etkilemek. Aşı sanayi giderek daha büyük rakamlarda parayı daha çok aşının ve daha çok dozun hükümet tarafından zorunlu tutulması için harcamaya hevesli görünüyor.

Hayata geçirmeyi başardıkları her zorunlu aşılamaya karşılık çocukları aşıdan zarar gören ebeveynlerin açtığı davalar nedeniyle zorunlu aşılama programından düşürülen eski aşılar bulunuyor.

Hâlihazırda Kaliforniya’da boğmaca aşısını güçlendiren dozları ilk ve ortaokul öğrencileri için zorunlu kılmaya yönelik bir yasa görüşülüyor. Öte yandan New York’ta sağlık personeli için grip aşısı olmayı zorunlu kılacak, olmayanların da işine son verilmesini sağlayacak başka bir yasa görüşülüyor.

Yüz kırk beş adet yeni aşının geliştirilmekte ve klinik deneylerle test edilmekte olduğuna dair de ciddi iddialar var. İlaç firmaları yeni aşılar için kalıcı ve tahmin edilebilir bir pazar istediği sürece bunların çoğunun çocuklar ve yetişkinler için zorunlu tutulması için baskılarını da sürdüreceklerdir.

Aşılanmayana Karşı Önyargı

En temel özgürlüklerimizden biri vücudumuza neyin girip girmeyeceğine karar verebilme hakkımızdır. Özellikle tıbbi risk alma söz konusu olduğunda herhangi bir maddenin alınması durumunda karşılaşılabilecek tüm riskler hakkında bilgi almak ve zararlı veya zehirli olduğunu düşündüğümüz bir maddeyi almayı reddetmek temel insan haklarımızdan biridir.

Acaba bu hakkını kullanmak isteyenler önyargı ve ayrımcılıkla mı karşılaşıyorlar? İş, eğitim alma, işini sürdürme veya sağlık sigortası yaptırma ve tıbbi yardım almaya geldiğinde bu sorunun cevabı kısa bir süre sonra “evet”e dönüşebilir.

ABD’nin elli eyaletinde öğrenciler okula kayıt yaptırabilmek için, bazı istisnai durumlar haricinde, neredeyse düzinelerce doz aşı yaptırmak durumundalar. Daha ötesi WebMD’ye göre yeni hükümetin sağlık reformu sağlık sigortası yaptırabilmek için aşılamanın zorunlu olmasını içerebilir.

Hükümete bağlı sağlık örgütleriyle büyük ilaç firmaları arasındaki ideoloji, kâr etme ve kötü bilim tabanlı işbirliği, aşılama yaptırıp yaptırmama kararı söz konusu olduğunda bilgilendirilmiş rıza gösterme hakkını kullanmak isteyenlere karşı giderek daha çok ayrımcılık yapılmasına doğru ilerliyor.

Aşı Sanayinin İstisnalara Karşı Savaşı

Aşı üreticileri sadece seçim hakkını ortadan kaldırmak için değil, tıbbi temeli olmayan mevcut yasal istisnaların da kaldırılması için bastırıyorlar. Bunlar, dini, felsefi bireysel ve vicdani inanç istisnaları.

Bu istisnalar aşı sanayi tarafından kârlarını maksimize etmelerine engel olan adil olmayan pazar uygulamaları olarak değerlendiriliyor. İlaç şirketlerinin aşılamanın istisnasız zorunlu kılınmasından daha çok istediği bir şey yok. Ne yazık ki son derece güçlü lobi faaliyetleri sayesinde politikacıları ve kamu sağlığı yetkililerini istediklerini elde etmek yolunda manipüle etmeyi başarıyorlar.

Kendiniz ve aileniz için sağlık ve aşı konusunda bilgilenmiş seçimler yapabilme hakkınızın elinizden alınmasını ister misiniz?

Onlar istiyorlar. Tam da bunun için savaşıyorlar. Onlara izin verecek misiniz?

Aşıyı Savunan Doktorlar

Amerika’da aşıların güvenli ve etkili olduğunu savunanlar arasında ismi tekrar tekrar görülmekte olan kişi Dr. Paul Offit’dir.

Bu kişi düzenli olarak aşılamanın zorunlu hale getirilmesi için çalışır. Yazık ki aşılamanın hayat kurtarıcı olduğuna inanan bir doktor olmaktan çok uzaktır.SAYFA-BOLUMU

Merck firmasının üretimi olan RotaTeq aşısını da içeren ve “Rotavirüs Sınıfı Aşı” başlığı taşıyan aşıların geliştirilmesini sağlayan patent grubunun mucitlerinden biridir. Bu grupta ABD’de geçerli dört, Avrupa’da geçerli iki onaylı patent bulunmaktadır.

Buna ek olarak aşı geliştirmek için üç yüz elli bin dolar bağış almıştır. Merck İlaç firmasının danışmanıdır ve hepsinden önemlisi Aşı Uygulamaları Danışma Kurulunun eski üyesidir.

Bu kurulun (ACIP) üyeleri aşıyla önlenebilecek hastalıklarla ilgili olarak Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne (CDC) tavsiye ve talimatlar hazırlar.

Dr. Offit, danışmanı olduğu Wyeth firması tarafından üretilmiş olan Rotashield aşısının (maymun-insan hibrid virüsü) bebeklere verilmesinin ACIP tarafından 1998 yılında onaylanması için ilk “Evet” oyunu kullandı, ancak 1999 yılında Rotashield’in pazardan kaldırılması için oy vermedi.

Merck’in RotaTeq aşısının (inek-insan hibrid virüsü) bebeklerde kullanılması için tavsiye kararı alınması için yapılan oylamaya ise ACIP ve hükümetin kuralları gereği ürünü üreten firmayla kişisel ticari ilişkisi olması nedeniyle katılamadı.

Sonuç olarak rotavirüs aşısı CDC’nin çocuk aşılama programına eklendi, böylece Offit’in Merck RotaTeq’teki hissesinin değeri de katkısı sayesinde tavan yaptı.

2008 yılında CHOP firması RotaTeq’deki lisans haklarını yüz seksen iki milyon dolara sattı ve Offit bu satıştan en az otuz milyon dolar gelir elde etti.

Tabii burada sorulması gereken soru şudur: Kurulun aşı politikalarıyla ilgili tavsiyelerinden kişisel olarak çıkar sağlayacak birisine “tarafsız” olarak güvenilip “bağımsız” olması gereken resmi aşı politikalarını belirleyen bir kurulda oy kullanmasına izin verilebilir mi?

Offit veya benzer herhangi biri, ortada ciddi bir kişisel maddi çıkar söz konusuyken gerçekten bir aşının güvenliği ve etkinliği hakkında tarafsız bir karar verici olabilir mi?

Bu tabii ki cevabı kendi içinde saklı bir soru. Özellikle Offit’in rezilce ve bilimsel olarak tamamen sorumsuzca “bir çocuğun tek seferde ON BİN defa ve hayatı boyunca da YÜZ BİN defa aşılanabileceğini iddia edebilen bir doktor olduğu düşünülürse!

Aşı Sanayinin Etik Sorunları

Aşıların güvenli veya etkili olup olmadığı, bağımsız olması gereken aşı tavsiye kurullarının kişisel çıkar çatışması içinde olan doktorlar tarafından işgal edilip edilmediği ya da aşıların içindeki bazı maddelerin zehirli olup olmadığı sorularının yanında sorulması gereken başka sorular da var.

Aşı sanayinin iş uygulamaları hakkındaki hiçbir tartışma ilaç sanayinin sorunlu etik uygulamalarına atıf yapmadan tamamlanmış sayılamaz.

Geçtiğimiz elli yıl boyunca ilaç sanayi ilaç araştırma sonuçlarını saptırmak, rüşvet vermek, ilaçların yan etkilerini ve ölümleri saklamak ya da göz ardı etmek ve insanları öldüren ilaçlar piyasadan çekildiği zaman bile sorumluluk almayı reddetmekle defalarca suçlandı.

2010 yılında ABC News’da yayınlanan habere göre Eli Lily ilaç firmasının temsilcileri firma tarafından doktorlara savurganca armağanlar dağıtmaları ve güvenliği hiçe sayarak daha yüksek kârlar için daha yüksek dozlarda kârlı ilaçları reçetelerine yazmalarını sağlamaları için defalarca görevlendirilmiş.

“Bu sabah eski bir satış temsilcisinin Kongre inceleme komitesinde verdiği ifadeye göre, ilaçlarını sattırmak için ilaç şirketleri eski amigoları ve eski mankenleri doktorlarla yiyip içmeleri için işe alıyor, ilaçların yararlarını abartırken yan etkilerini önemsiz gösteriyorlar.”

Pek çok yalan, örtbas etme, inkâr ve rüşvet içeren böylesi bir etik geçmişle ilaç şirketlerinin söylediklerine nasıl inanılabilir?

Her Zaman Gizli Motivasyona Bakın

Pek çok insanın sağlık alanında çalışan saygın liderlerin ve firmaların hayat kurtaran ürünler ürettiklerine dair iddialarını kabul etmeye meyilli olması anlaşılır bir şey. Ne yazık ki körü körüne inanmak çoğunlukla saflık oluyor.

Size tavsiyede bulunan ve kendisine inanmanızı isteyen kişilerin bilinen yetkinliklerine, bir konuda taraf olup olmadıklarına ya da saygın bir unvana veya makama sahip olup olmamalarına bakmak yeterli olmuyor. Artık tavsiyelerinin ardında gizlenmiş saklı motivasyonları olup olmadığını da göz önüne almak zorundasınız.

Neye inanıyorlar?

Bağlılıkları neye?

Gelirleri nereden geliyor?

Hükümetin zorunlu bir uygulamasından gelir elde edecek bir şirket nerede duruyor?

Çok üzücü ama aşıların güvenli olduğunu ve zorunlu aşılama politikalarını destekleyen pek çok “güvenilir” insan ilaç sanayinin maaşlı yardakçısı konumunda bulunuyor.

CBS News’un 2008’deki haberine göre bunlar:

Aşı sanayinin konferanslar, bağışlar, tıp eğitimi dersleri ve hatta merkez binalarının inşaası için milyonlar verdiği Amerikan Pediyatri Akademisi; Ne kadar aldıklarını açıklamadan aşı sanayinden para aldıklarını kabul eden, çocukların erken yaşta aşılanmasına yönelik kampanya yürüten Every Child By Two Grubu ve yukarıda bahsedilen paraların dışında Merck tarafından finanse edilen Çocuk Hastanesi’nde bir buçuk milyon dolarlık araştırma bütçesine sahip Paul Offit.

Aşıların güvenli ve etkili olduğunu, daha fazla aşı ve zorunlu aşılama gerektiğini savunan birisine rastladığınızda kaynağı sorgulamaya biraz zaman ayırın. Tartışmanın dışında bıraktıkları bilgileri araştırın.

Aşı konusuna bu şekilde yaklaştığınız takdirde elde edeceğiniz bilgilerin sizi sıklıkla çok şaşırtacağına inanıyorum.

Share This