Nedir öncelikli ihtiyacımız olan.
 
Çocukluğumuz ve çocuklarımız…

Her ikisini de düşündüğümüz de yüreğimiz sızlar. Ya çocukluktan payımıza düşeni  alamamışızdır ya da çocuklarımızı ne yaparsak yapalım mutlu edememişizdir. Bu kısır döngü genelde böylece sürer gider.

Çocukluğumuzda ”Ben çocuklarıma asla böyle yapmam,” dediğimiz şeyleri anne baba olduğumuzda kat kat artırarak yaparız. Annemizin babamızın rol modeli oluruz ve çocuklarımıza anlayış ve sevgi sunacağımıza akıl verir, onların hayatının en güzel dönemlerini çekilmez kılarız. Ve kendimiz gibi çocukluğunu hayal kırıklığıyla geçirmiş çocuklar yetiştiririz. Oysa ki tanrı onlara gereken aklı ve tanrısal gücü fazlasıyla vermiştir.

Anne ve babalar olarak bize düşen, onların sahip oldukları aklı ve tanrısal gücü anlayış ve sevgiyle destekleyip hem çocuklarımızın hem evrenin yararına kullanmalarını sağlamaktır. Çocuklarımızın içindeki hazineyi keşfederken de gecikmiş olan kendi keşif yolculuğumuzu başlatmaktır.
 
Çocukluğumuzda alıcı konumundayızdır daha çok. İleride onlar gibi olmamızı sağlayacak bilgileri ve onlardan gördüğümüz davranışları birebir kaydederiz bilinçaltımıza. Anne baba konumuna geldiğimizde ise hazırızdır onların bize yaptıklarını çocuklarımıza yapmaya.

Alıcı olan yanımızdan başka verici olan yanımız da hafife alınır gibi değildir aslında. Geldiğimiz aileye onlarda olmayanı getirmişizdir. Tanrı ailemizdeki eksik parçayı bizim içimize koymuş ve göndermiştir.

İçimizde taşıdığımız ve kendilerini tamamlayan o parçayı bizi küçümsedikleri için göremezler anne ve babalarımız. Kendi içlerinde taşıdıkları önemsenmediği ve keşfedilmediği için bizim içimizdekini de asla bulup çıkaramazlar. Biz çıkarmaya uğraştıkça da bu yanımız onlarda bulunmadığı için yok etmeye ve bastırmaya çalışırlar. Sürüden farklı olup dışlanacağımız korkusuyla koyun gibi gütmek ve sürekli yoğun bir çabayla sürüye katmaya çalışırlar bizi. Yüzde yüze yakın bir kısmı da bunu çok iyi başarır. Üstelik, bunu yaptıkları için gururlanırlar kendileriyle. Büyük bir günah işlediklerini asla bilmezler.

Tanrı’nın çocuklarımızın yüreklerine saklayıp hepimize gönderdiği mucizeleri ve armağanları, çocuklarının yüreklerini korkuyla istila edip boşalttıklarını bilmezler.
 
Bırakın o küçücük bedenlerde saklı kocaman ruhlar severek yaptıkları  şeylerle aksın yaşama.

Kiminin ruhu dolaşsın kitap sayfalarının arasında. Kimininki buluşsun bir piyanonun tuşlarıyla veya bir gitarın telleriyle. Kimininki bir tiyatro sahnesinden, kimininki bir dans pistinden yayılsın evrene. Kimininki bir tuvalde renkten renge, şekilden şekile girsin. Kimininki bir laboratuarda çözüm olsun.

Bırakın sanat, bilim ve felsefeyle yoğursunlar kendi kendilerini ve dünyanın aydınlık geleceği olsunlar. Bırakın ki savaşmasınlar önce kendileriyle, sonra sizlerle, sonra da kocaman bir dünyayla. Bırakın ki dünyaya bakabilsinler gülümseyen yüzlerle ve ışık saçan gözlerle.
 
En kötü anne babalar kimlerdir bilir misiniz?.. Gençliklerinde yaptıklarını unutanlar.
 
Ve şunu asla unutmayın.
 
Hakları ve kendilerine yakışan temiz zevkleri ellerinden alınan gençler, onların yerine daha gizli ve tehlikelilerini koyarlar.

Share This