Depresyonun beyin kimyasıyla ilgili bir hastalık olduğu; tedavisinin de beyin kimyasını değiştiren ilaçlarla (bildiğimiz antidepresanlar) yapılabileceği teorisinin çürüdüğü, çöktüğü söyleniyor.

Antidepresan Efsanesinin Sonu kitabında Irving Kirsch gerçeklerin teoriye uymadığını yazıyor. Üstelik kendisi de yıllarca hastalarına psikoterapinin yanı sıra ilaç tedavisi önermiş biri.

Testler, araştırmalar serotonin veya norepinefrin seviyelerinin düşürülmesinin depresyona neden olmadığını gösteriyor. Serotonini azaltan da arttıran da veya hiç etkilemeyen ilaçlar da hepsi depresyonu neredeyse eşit ölçüde etkiliyor.

Eğer kimyasal dengesizlik teorisi yanlışsa ve depresyon bir beyin rahatsızlığı değilse, nasıl oluyor da milyonlarca insan antidepresan kullanıyor ve işe yaradığını söylüyor?

Kimyasal dengesizlik teorisinin tarihinde yatan bir suçlu var, diyor Irving Kirsch, aynı suçlu tıp tarihi boyunca doktorları ve hastaları tekrar tekrar yoldan çıkarmaktan sorumlu. Bu suçlu plasebo etkisi ile onun daha karanlık ikizi nosebo etkisidir. Depresyondaki kişiler, antidepresan verildiğinde iyileşmişlerdir, bu da araştırmacıları depresyonun kimyasal bir dengesizlikten kaynaklandığını düşünmeye itmiştir. Ancak iyileşmenin tamamı olmasa da büyük kısmının plasebo etkisine bağlı olduğu ortaya çıkmıştır.

Ne diyorsunuz? İçeriğinde hiçbir aktif madde bulunmayan bir şeker hapının klinik depresyon kadar ciddi bir rahatsızlıkta kayda değer gelişme sağlaması mümkün olabilir mi?

Share This