Ah bu ayrılık… Herkesin yenik düştüğü korkunç kabus!

Ayrılığın aşamaları vardır:

* İlk bir ay perişanlık devresi, kişi bu bir ayı ya uykusuz, ya aç, ya çok yemek yiyerek yada hiperaktif yani acıyı bastırmak için sigara ve içkiyi de ekleyerek kendini gecelere akıtarak geçirir. Sanki o kişi ile doğmuş gibi onsuz yapamayacağına nefes alamadığına karar verir.

* İkinci dönemde kalbin yangını hafiften küllenmeye başlar, gözler artık yere değil etrafa bakmaktadır ayrılığın üstünden aylar geçmiş olamasına rağmen kimse ile ciddi bir ilişki içerisine girememektedir. Bir iki deneme de başarısızlıkla sonuçlanmıştır, aslında o kişiler birer basamak olarak kullanılmıştır. Ama kişi inatla o çok sevdiği hala ayrıldığına inanamadığı kişiyi beklemektedir. Kimse nedense o kişinin önüne geçememekte ve kalbi sızlamaktadır.

* Son aşama, aradan belki aylar belki yıllar geçmiştir, kişi bu dönemi kendince gereksiz ama saçma sapan ilişkilerle geçirmiş, aniden iş ,okul ,spor, kitap gibi saplantıları ortaya çıkmış, kendini hırpalamış ve elinde kırık bir kalp yorgun bir beden kaldığını nihayet farkına varmıştır.

Bu sefer de artık yenilenmeliyim demesi gerekirken oturup boşa geçen zamanına üzülmeye başlayıp kendini depresyona sokmuştur… Bu duruma gelen kişiye kim yardım edebilirki?…

Bir ilişki bitmiş ki içindeki sorunlar onarılamayacak hale gelmiş, bitmiş ki biz de istemişiz.  Terk eden taraf oydu belki de ama gitmiş ki kendimizde görmek istemediğimiz düzeltmek için çabalamadığımız özelliklerimiz var ya da tam tersi …

Bu ilişkiye devam edip hem kendimizi hemde karşımızdakini yıpratmayı mı tercih etmeliyiz? Yoksa iki taraf da özgür kalıp eğriyi doğruyu kendi içinde hesaplayarak bir yol mu çizmeli? Belkide iki taraf da hatalarını görüp bir şans daha verecek ilişkiye…

İnsan kendine sormalı: Ben bu ilişkiye neden devam ediyorum? Egomu mu tatmin ediyorum? Yoksa o artık bir alışkanlık mı?  Korkularım mı var?  Çok mu seviyorum da herşeyini kabulleniyorum? Ama o kadar seviyorsam ve kabulleniyorsam neden ilk hareketinde hemen sinir krizine giriyorum?  Ona bağımlı mıyım?…

Aslında şunu bir görebilsek; tabiki sevgililerimiz, aşklarımız olacak kiminin sonu evlilikle, kiminin ayrılıkla bitecek… Ama bunlar hata değil hayata küsmek için neden değil… 

Belki bir ilişkinin bitmesinde bir hayır var…  Belki o ilişki içersinde çok yıpranıyorduk. Belki de yepyeni bir aşk kapısı açılacak önümüzde ve çok daha güzel günlere adım atacağız.

Önce kendini tanımalı insan, neyi sevip sevmediğini bilmeli, kendi ile barışık olmalı, eleştriye açık olmalı ki kendini geliştirme fırsatı bulsun.

Başarısızlıkta kendini hemen kutuya kapatıp üstünü mühürlememeli, her şeyden bir ders çıkarmalı iyiden de kötüden de …

Kendimizi karamsarlığı bırakmalıyız, mutsuzluğa mahkum etmemeliyiz

Hayat okadar güzel ki hakkını vererek yaşamalı, yeniliklere açık olmalı, mutluluğu hedef edinmeliyiz, içimize sinmeyen olayları değiştirmeli herzaman kendimizin en iyi versiyonunu ortaya çıkarmalıyız.

Sürekli sızlanarak mutlu olabilen kimse yok bu hayatta ….

Share This