Yetişkin olduklarında kendi başlarına başarılı olabilmeleri için ebeveynlerin çocuklarını bağımsız bireyler olarak yetiştirmeleri gerektiği birçok çocuk gelişim kitabında, seminerlerde söylenir. Gerçekten de, çocuklarımızı kendimizin uzantısı, parçası olarak görmek yerine onları bizden farklı duyguları, istekleri, ihtiyaçları, hayalleri olan bağımsız bireyler olarak algılamayı öğrenmemiz gerekiyor.
Peki bağımsız bireyler yetiştirmek için neler yapmalız? Öncelikle kendi işlerini kendilerinin görmesine izin vermeliyiz; kendi sorunlarıyla mücadele ederken onlara müdahale etmeyip kendi yanlışlarından öğrenmelerine fırsat tanımalıyız. Çocuklarımızın kendi başlarına yaşamlarını sürdürebilecek sorumluluk sahibi yetişkinler olmalarını sağlamak için yapılabilecekler konusunda Adele Faber’in sözlerine kulak vermek lazım.
Çocuklarınız seçimlerini kendileri yapsın
Bir yetişkinin kariyer, yaşam tarzı, eş seçimi konusunda karar verebilmesi, eğer karar verme konusunda yeterince deneyimi yoksa çok zordur. Çocuklarınıza erken yaşlardan itibaren seçenekler sunarak seçim yapmasına izin verin. Örneğin, “Derslerini bitir” demek yerine seçenek sunun: “Dersini yemekten önce mi, sonra mı yapmak daha kolayına gelir?”
Çocuğunuzun gösterdiği gayrete saygı duyun
Çocuklar gayretleri takdir edildiğinde işlerini kendi başlarına yapmak için cesaret kazanırlar. Matematikte zorlanan ama gayret gösteren çocuğunuzu gösterdiği çabadan ötürü takdir edin. “Kesirleri toplamak en kolay iş, ben sana gösterivereyim” demek yerine saygı duyun:
“Kesirleri toplamak zor iştir. Ortak paydayı bulmak kolay değildir.”
Çok soru sormayın
Çok soru sormak bir insanın özel hayatına müdahale gibi anlaşılabilir. Zaten çocuklar konuşmak istedikleri şeyleri konuşmak istedikleri zaman konuşurlar. “Öğretmen kompozisyonunu nasıl buldu? Matematik sınavın nasıl geçti? Okuldan sonra arkadaşın oynamaya gelecek mi?” gibi soru yağmuruna tutmak yerine önce sadece gülümseyerek şöyle demeyi deneyin: “Merhaba, seni özledim.”
Bazı annelerle eğitimlerde bu konuyu konuştuğumda çok samimi olarak, eğer soru sormazlarsa annelik görevlerini yerine getirmediklerini düşündüklerini itiraf ettiler. Oysa eve gelince çocuklarına anne baba olarak önce sadece sevgi göstermek en iyi ebeveynlik biçimidir.
Sorularını cevaplamak için acele etmeyin
Koçluk görüşmelerimde çoğu zaman danışan öğrencilerimin soruları karşısında hemen cevap vermeyip, çenemi tutup, çözümü kendileri bulsunlar diye onlara zaman veriyor, teşvik ediyorum. Basit önerilerle işlerini kolaylaştırabileceğimi bildiğim halde sadece “Sence ne yapabilirsin?” diye sormayı tercih ediyorum. Çözümü hemen ortaya atmamak gerekiyor. Sorularla yönlendirerek kendi çözümlerini bulmalarını sağlamak en sağlıklısı. Böylece çoğu zaman yaratıcı çözümler de ortaya çıkıyor. Çocuklar zaten kendi çözümlerini kendileri bulduklarında kesinlikle hemen uyguluyorlar. Ama anne babaları çözümü hemen söyleyince hem uygulamak istemiyorlar hem de bu kadar basit çözümü ben neden bulamadım diye üzülüyorlar. Önce onlara kendi kendilerine keşif yapma fırsatı verin. “Dersi iyi dinleyemiyorum, çok canım sıkılıyor” dediğinde “O zaman ön sıraya otur” demek yerine şöyle söyleyebilirsiniz: “Demek dersi daha iyi dinlemek istiyorsun, bu konuda sence ne yapılabilir?”
Hatırlayın; sorunun cevabını arama süreci, sorunun cevabının kendisi kadar değerlidir.
Çocuklarınızı evin dışındaki kaynakları kullanmaya teşvik edin
Çocuklarımıza sadece bize bağımlı olmadıklarını öğretebiliriz. Evin dışındaki dünya (doktor, diş hekimi, akvaryumcu, okul, üst sınıf öğrenciler) sorunları çözmek için daima yedek kuvvet olarak kullanılabilir.
“Anne, bana iyi bir matematik öğretmeni bulsanıza.”
“Araştırıyorum sen de üst sınıftan öğrencilere sorabilirsin.”
Ya da,
“Babacığım balığım hasta galiba ne yapayım?”
“Hım… Akvaryumcuya gidip satıcıya sormalı.”
Umutlarını kırmayın
Çocuklara hayal kırıklığı yerine keşfedip tecrübe kazanmak için fırsat verin. Ders çalışmak istemediği için annesinin destek almaya bana getirdiği Can’ın ilk cümlesi “Ben okumayacağım, ünlü bir futbolcu olacağım” olmuştu. Ben ona “Olur mu öyle şey, okuman da lazım” demiş olsaydım benimle iletişime geçemeyecekti. Ona “Ah, demek büyüyünce ünlü bir futbolcu olmak istiyorsun. Nasıl bir futbolcu olacaksın? Hangi alanda iyisin?” diye samimi sorular sormamış olsaydım, hayallerini zamanla benimle paylaşamayacak, içindeki hem futbolcu, hem de yaratıcı mimar olma isteğini keşfedemeyecektik.
Çocuklarımıza kendi ayakları üzerinde durmalarını öğretmek istiyorsak onları karşılaşacakları sorunları aşmakta yeterli olacaklarına da inandırmalıyız. Çocuklar duygularına kulak verildiğinde; anne babalar kendi duygularını onlarla paylaştıklarında; sorunları çözmek için onlarla birlikte çalışmayı teklif ettiklerinde kendilerine güvenmeyi öğrenirler.
Banu Onuk
Aile ve Öğrenci Koçu, Eğitmen
Kuraldışı Eğitim ve Danışmanlık
banu@kuraldisi.com