Başarısızlık korkusunu herkes bilir. Ama insanlara ‘başarı korkun var mı?’ diye sorulduğunda tepki gösterirler: ‘Kim başarılı olmak istemez ki?’

Oscar Wilde’ın dediği gibi dünyada iki trajedi vardır: istediğiniz şeyi elde edememek ve istediğiniz şeyi elde etmek.

Yirmi üç yaşındaki delikanlı zekası ve yaratıcılığı sayesinde şirkette yaşının çok ötesinde bir konuma sahipti. Henüz diploması olmamasına rağmen, birçok diplomalının üzerinde ‘müdür’ pozisyonundaydı. Başka bir şirketten daha iyi koşullarda iş teklifi aldığının haftası işten kovuldu. Bu kovulma, yeni işindeki konumunu da etkiledi.

Genç adam başarıdan korkuyordu.

Başarılı olursa, hep başarılı olmak zorunda kalacaktı. Daha alt konuma düşemezdi.
Başarılı olursa, onu kötü koşullarda yetiştirmiş olan anne babası, hiç hak etmedikleri halde onunla iftihar edeceklerdi.
Başarılı olursa, herkes ondan bir şeyler talep edecekti.
Başarılı olursa, sevgilisinin onu kendisi için sevip sevmediğini asla anlayamayacaktı.

Genç adam, kendi kendini sabote etmişti. Ve neden işten son anda kovulduğunu bir türlü anlayamıyordu. Ona göre insanlar onu kıskanıyordu. Kız arkadaşı da onu kısa zamanda terk edecekti. Kadınlar ne de bencildi.

Ama işi kaybetmenin iyi bir yanı vardı. Artık ailesi ve kardeşi ondan borç para isteyemeyecekti. Kazancına göre ödediği vergi de yüksek olmayacaktı. Kızlar ona kendisi için yaklaşacaktı, geliri ya da konumu için değil.

Genç adam başarıdan korkuyordu. Ona göre serüven, yükselmek için dağa tırmanmaktı. Doruğa geldiğinde ise kendisini sabote ederek aşağıya düşmek istiyordu. Çünkü dorukta kalmaya kendini layık görmüyordu.

Genç kadın, üniversiteyi iyi dereceyle bitirmişti. Hemen diplomasına ve arzusuna uygun bir işi oldu. İki buçuk sene gibi kısa bir zamanda ‘müdür yardımcısı’ konumuna gelmişti. Ve aynı şirkette daha alt pozisyonda olan ama gelecek vaat eden bir adama aşık olmuştu.

Genç adam, ona pozisyonundan dolayı ilgi göstermiyordu. Çünkü bir kadın tarafından ezilmek istemiyordu. Genç kadın sevgilisiyle evlenebilmek için işinden ayrıldı. O, kadınların evlenebilmek için aptal görünmeleri gerektiğine inanıyordu. Zaten üniversiteye de ailesine uygun bir koca bulmak için gitmişti. Sevgi, konumdan daha önemli değil miydi?

Bilinçsizce başarı şanslarımızı nasıl sabote ediyoruz?
Sevgide, işte, sosyal yaşamda doyumlarımızdan nasıl vazgeçiyoruz? Çocukluk deneyimlerimiz, başarıyı nasıl da kendimizden uzaklaştırıyor?

Başarı; layık olma, değerli olma duygusunu harekete geçirir. Eğer çocukluğumuzda sevilmeye ve değerli görülmeye layık bir insan olmadığımızı hissetmişsek bu, daha sonra kocaman engeller olarak karşımıza çıkar.

Başarımızı, geç kalmakla sabote ederiz.
Başarımızı, mükemmeliyetçi olmakla sabote ederiz.
Başarımızı, yaşamı ertelemekle sabote ederiz.
Başarımızı, yakınlaşmaktan korkmakla ‘seni seviyorum’ diyememekle sabote ederiz.

Başarısızlık korkusunu herkes bilir. Başarı korkusunu ise herkes itiraf edemez.

Korkular aşılabilir: Onlarla yüzleşerek, onları kucaklayarak ve onları özgür bırakarak.

Engelleri yaratan biziz. Yıkan da! Yıkılan binaların yerine ne de güzel binalar inşa edilebilir! Yaşamlar da öyle. Eğer korku olmazsa.

Sevgiyle başarılı olun

Kaynak: Yaşam Cesurları Sever/ Nil Gün

<div class="social4i" style="height:82px;"> <div class="social4in" style="height:82px;float: left;"> <div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/basari-korkusu/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/basari-korkusu/" data-text="Başarı Korkusu" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div> <div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;"> <div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/basari-korkusu/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div> </div> </div> <div style="clear:both"></div> </div> <p><img decoding="async" class="alignleft wp-image-3760 size-thumbnail" src="https://dergi.kuraldisi.com/wp-content/uploads/sites/4/2018/02/JW0rM3p-150x150.jpeg" alt="" width="150" height="150" />1952 yılında doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okudu.<br /> 1972 yılında gittiği Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde on dört yıl sürekli, on iki yıl da aralıklarla yaşadı. Kaliforniya’da alternatif sağlık, alternatif eğitim, insan potansiyeli ve hümanistik psikoloji alanlarında eğitim gördü.<br /> Zihin Bilimi, Hipnoterapi, Reiki, Rebirthing, NLP ve kinesiyoloji eğitimleri aldı. California Jaycee’s organizasyonunda uzun yıllar bireysel gelişim alanında hizmet verdi. Sorunlu çocukların gittiği okullarda gönüllü çalıştı.<br /> International Council for Self-Esteem Türkiye temsilcisidir.<br /> Türkiye’de ilk kez 1993 yılında hipnoterapi yöntemiyle ağrısız ve ilaçsız, suda doğum yaptırdı.<br /> Basın dünyasında birçok dergide ve Güneş gazetesinde araştırmacı gazeteci ve köşe yazarı olarak çalıştı. Dört yıl Bilar ve Bilsak’ta haftalık konferanslar verdi. Değişik radyolarda (Enerji FM, Show Radyo, Best FM ve Radyo TRT1) Kuraldışı ve Ötesi adlı psikoloji ve bireysel gelişim eksenli programlar hazırlayıp sundu. TGRT’de hafta içi her gün, Nil Gün ile Yeni Bir Gün adıyla bir sohbet programı yaptı. Radikal gazetesinde psikoloji ağırlıklı dizi yazıları yayımlandı.<br /> Cine-5 kanalında Çekim Yasası programını hazırlayıp sundu. (2007)<br /> Amerika’da 1981, Türkiye’de 1989 yılından beri, bireysel ve kurumsal workshop çalışmaları yapıyor.<br /> Bireysel gelişim kavramının Türkiye’ye girmesinde ve birçok yayınevine yaptığı danışmanlıkla bu alandaki yayınların tanınmasında öncü oldu. Ayrıca uzun yıllardır ideali olan, okullara Özsaygı (Self-Esteem) derslerinin girmesi için ilk adımı attı ve özel bir okulda Özsaygı dersleri vermeye başladı.<br /> Çok sayıda kitabı, çevirisi; hipnomeditasyon, zihin programlaması, motivasyon ve çocuk eğitimi CD’si vardır. Ayrıca Bütünsel Kinesiyoloji alanında yaptığı çalışmaları içeren, Bedenin Bilgeliği adında kapsamlı bir DVD çıkarttı.<br /> Öncelikli hedefi, Bütünsel Kinesiyoloji (PiKi) eğitmenleri ve danışmanlar yetiştirerek eğitim, sağlık ve iş hayatı alanlarında topluma yararlı olmaktır.</p> <span class="et_social_bottom_trigger"></span>
Share This