Her anne baba çocuklarının başarılı olmasını ister. Özellikle ülkemizde ebeveynler çocuklarının okul başarısına çok önem veriyor. Birçoğu çocukları okulda başarılıysa kendilerini de başarılı olarak görüyor ve bunun için ellerinden geleni yapıyor. İyi bir eğitimin çocuklarını hayatta da başarılı kılacağını düşünüyorlar.
Başarı nedir? Kime, neye göre başarı? Anne babaların çocuklarının başarılı olmasını isterken gerçekte ne istediklerini çok iyi bilmeleri ve çocuklarına bunu net söylemeleri gerekir. Başarının tanımını anne babalar tam olarak yapamadıkları gibi anneyle babanın başarı tanımları da birbirinden farklı olabilir.
Kimine göre başarı çok iyi okullarda okumak, iyi bir üniversiteye girmektir. Kimine göre başarı ise sadece iyi üniversiteyi bitirmek değil iyi bir meslek sahibi olmaktır. Bazı ailelere göre başarı iyi bir evlilik yapmak, sağlıklı mutlu bir aile kurmaktır. Kimi ailelere göre ise başarı yaşam başarısıdır. Onlara göre çocuklarının ebeveynlerinin beklentilerini gerçekleştirmeleri değil, kendi hayallerini keşfedip onları yaşamaları, kendi yaşamlarının patronu olmaları, hayatlarını coşku dolu yaşamaları yaşam başarısıdır. Bu ebeveynlerin tek isteği çocuklarının “benim yaşamım” diyebileceği, anlamlı, güçlü, içi “keşkelerle” değil “iyikilerle” dolu bir yaşamı olmasıdır.
Doğan Cüceloğlu’nun anne babalara önerisini de sizlerle paylaşmak istiyorum: Cüceloğlu “Çocuğunuz, kendisine güvenmeyen ve kimsenin güvenmediği, bilgisi ve diploması olan ama pısırık ve şevksiz çalışan biri değil, özgüveni ve özsaygısı olan, ‘ben yapabilirim’ duygusu güçlü, girişken ve sorumlu birisi olsun” der.
Birçok ebeveyn çocuklarının gittiği “başarılı” okulların parasını ödemek için gece gündüz çalışıyor ama bundan daha önemli şeylerin olduğunu unutabiliyor. Çocuklarla sık sık baş başa zaman geçirmek, onlarda sınır ve sorumluluk bilincinin gelişmesine katkıda bulunmak çok önemlidir. Çocuklara sadece “okulda başarılı olursan bizim gözümüzde başarılısın” mesajını vermemek gerekir.
Çocuklara yaşam başarısının önemi anlatılmalı. Yaşam başarısına götürmeyen okul başarısı anlamsızdır. Yaşam başarısına götürmeyen iş ve meslek başarısının sonu ise “keşkelerle” doludur. Yaşam başarısı kişinin kendi özgür seçimlerinden oluşmuş, anlamlı, coşkulu ve güçlü bir yaşamı ifade eder. Yaşam başarısını yakalamış kişiler, ömürlerinin sonunda “Bu benim gönlümün istediği hayattı, yaşamı tribünlerden seyretmedim, sahanın içindeydim” diye düşünür.
Yaşam başarısı için çocuklara sorumluluk vermek çok önemlidir. Aileler ödev, sınav sorumluluğu dair birçok sorumluluğu çocuklarının üzerinden kendi üzerine almışlar. Ne kadar ders çalışmalıyım, ne zaman çalışmalıyım, hangi aralıklarla çalışmalıyım? Ebeveynler bu soruların yanıtlarını çocuklarının yerine vermeye kalkarlarsa yaptıkları ancak taşıma suyla değirmen döndürmeye benzer. Benim verdiğim koçluk egzersizlerini bile dayanamayıp çocukları yerine kendileri yapan ebeveynlerle karşılaşıyorum. Halbuki öğrenciler yaşamlarının direksiyonunda kendilerinin oturduğunu hissetmediği sürece istekle ve şevkle derslerine çalışmazlar. Anne babaların istemesi, zorlaması, tehdit etmesi, vaatlerde bulunulması işe yaramayacaktır.
Dilerim ülkemizde “Çocuğumun yaşamını nasıl daha iyi programlayabilirim?” değil; “Çocuğumun kendi yaşamının mimari olmasında ona nasıl destek olabilirim?” sorusunu soran anne babalar çoğalır.