Kendinize iyi bakın diye bitirmiştik son yazımızı.
Umarım kendinize iyi bakmışsınızdır son bir aylık sürede.
Duruşla (postürle) ilgili farkındalıklarımızı artırmaya yönelikti ilk yazım. Bu ay aynı konuya devam edeceğiz ve biraz da omurgadan söz edeceğiz.
Farkındalıkları artırmak iyi de “çözüm nedir” diyorsanız acele etmeyin, elbette çözümsüz bırakmayacağız sizi, daha doğru bir ifadeyle biz çözüm önerilerimizi sunacağız sonrası size kalmış, yani uygulamak konusunda seçimi siz yapacaksınız.
İyi bir postür, kas iskelet dengesinin sürdürülmesinde, ruh-beden sağlığının korunmasında ve hareketliliğin sağlanmasında en hayati parametrelerdendir demiştik özet olarak geçtiğimiz ayki yazımızda.
Hareket sadece amaca ulaşmak anlamında değerli bir araç değildir, başlı başına bir değer ve yaşamın en önemli mutluluk kaynaklarından biridir. Doğru bir postür bu mutluluğu katbekat artırır. Hareket deyince, hareketin gerçekleşmesinde tüm iskelet sisteminin ana desteği olarak görev yapan omurgadan bahsetmemek olmaz elbette.
Unutmayalım ki;
Sağlıklı ve genç bir bedene sahip olabilmenin en temel unsurlarındandır esnek bir omurgaya sahip olmak ve yine unutmayalım ki hayata bakışımız ve olaylar karşısındaki duruşumuz da ancak omurgamızın esnekliği ölçüsünde esnek olabilecektir.
Çok basit bir anlatımla omurga, omur gövdelerinin oluşturduğu hareketli bir çubuktur ve vücudun hareket dizgesinde başrolü oynar. Omurların yanında, bağlar, kaslar ve diskler de bu yapıya destek verir. İşte bu çubuk, insan vücudunu dik tutabilecek kadar güçlü olmanın yanında her yönde harekete olanak sağlayacak ölçüde de esnektir ve doğal kavisleri vardır. Bu kavisler yürüme, atlama, koşma sırasındaki dikey şokları emer, ağırlığı dengeli bir şekilde dağıtır. Bu kavislerde artmalar veya azalmalar sonucu ideal duruştan sapmalar oluşur. Boyun kavisinde düzleşmenin ne büyük sıkıntılara neden olduğunu yaşamış olanlarınız bilir. Doğru bir duruş omurga sağlığının en önemli anahtarıdır; bunu başaramadığımızda kaslarımız, disklerimiz ve bağlarımız fazla mesai yapmak durumunda kalır ve doğaldır ki her fazla mesainin bir bedeli vardır.
Bilin ki;
Beden fazla mesai faturalarını keser ama ödemeleri taksitlendirir, şansınızı çok zorlarsanız bir gün ödeyemeyeceğiniz bir faturayla karşılaşabilirsiniz.
Hastalarımdan birçoğu “Doktor Bey niye bu kadar yıpranmış bu omurga, niye fıtıklaştı bu diskler? Hamallık yapmadık yük taşımadık ki” derler. Ben de onlara asıl yükü oturmakla, yanlış duruşla, hareketsiz kalarak taşıtıyorsunuz omurganıza deyip şu bilgiyi aktarırım:
Dikkat!!!!
70 kilogram ağırlığındaki bir insanda belin üçüncü diskine;
- Sırtüstü yatarken 20 kg
- Ayakta dururken 100 kg
- Dik oturuşta 150 kg
- Öne eğilerek öksürme, aksırma, gülme gibi aksiyonlar sırasında 200 kg yük biner.
Bir hayati bilgi daha:
Sağlıklı yıpranmış bir omurga kompleks hareketlerden hoşlanmaz, yani öne eğilmek tamam, yana dönmek de tamam ama ikisini bir arada yaptığımızda tehlike çanları çalmaya başlar, duyun!
Hayatın bunca yüküne, bir de biz taşınamayacak yükler eklemeyelim, belimiz bükülmesin!
Önümüzdeki ay buluşmak dileğiyle, kendinize iyi bakın!