Teknoloji hızla gelişiyor ve yaşamımızdaki birçok şeyi geri dönülemez biçimde değiştiriyor. Bir araştırma sonucuna göre 17. yüzyılda yaşayan bir insanın tüm yaşamı boyunca öğrendiği bilgiyi günümüzün ortalama bir insanı bir günde öğreniyormuş.

İnternetin keşfinden sonra bugüne kadar hiç olmadığı kadar bilgi ile karşılaşıyoruz. İnternet ve diğer yeni teknolojik icatlar aslında hayatımızı kolaylaştırmaya yönelik, fakat bazen istemesek de hayatı zorlaştırabildiği çıkmazıyla karşı karşıyayız. Şöyle ki; araştırma sonuçlarına göre aşırı bilgi yüklenmesi verimliliğin düşmanı, bağışıklık sistemini zayıflatabiliyor ve belleği zedeleyebiliyor, tansiyonu yükseltmesi ve stres düzeyini arttırması da cabası.

Bilgi yiyecek gibi; faydalı ve makul ölçüde olduğunda sorun yok ama ölçü kaçtığında ve seçici olmadığımızda sorun yaratabiliyor.

Her gün çalışırken önümde bilgisayar açık, işimin bir bölümünü onunla yapmak zorundayım. İşle ilgili yazılar,  görevimin gerektirdiği programlar, çizimler, raporlar hepsi bilgisayarda.

Arada bir haber portallarına bakmadan da edemiyorum. Dakika başı değişiyor dünya: ekonomideki gelişmeler, bir politikacı şöyle dedi, öbürü yalanladı, spor karşılaşmaları, terör gündemi, Mars’ta hayat varmış, şunları yiyin mutlu olun, metro kazıları, gösterime giren filmler, ….  liste uzayıp gidiyor ve devamlı değişiyor. Bir de cep telefonlarıma gelen mesajlar var – telefonlar diyorum çünkü bazı sebeplerden dolayı iki hattım var-  her gün çeşitli kampanya mesajları, hatırlatmalar, işle ilgili mesajlar geliyor. Telefonla konuşma sürem gününe göre değişiyor, acil durumlarda tepe yapıyor.

Arada bir bilgisayar ve telefonlardan uzaklaşarak, daha doğrusu kaçarak kahve içmek için dinlenme salonuna gidiyorum bu sefer de televizyona yakalanıyorum, alt yazılar geçiyor; gözlerim otomatik takip ediyor.

Arkadaşım evlenme boşanma işleri internetten olsa diyor “boş ol” yazsak üç defa “enter” tuşuna bassak falan diye espri yapıyor; gülüyorum…

İşten çıkınca arabaya binip radyoyu açıyorum, bilgi akışı devam ediyor; doluyorum. Akşam spor yapmaya gidiyorum, koşu bantlarının önünde televizyonlar var; takılıyorum. Beynim bilgi bombardımanına tutuluyor, yoruluyorum.

Bu bilgiler o kadar yoğun geliyor ki onları hazmetmek imkansız. O kadar da çok seçenek var ki; uydudan yüzlerce televizyon kanalı alabilirsiniz, internet zaten uzay gibi ucu bucağı yok, radyolar, gazeteler, dergiler kısa geçmişi düşünürsek misliyle katlanmış.

Teknoloji yaşamımızı kolaylaştırıyor mu?… Evet, diyordum yakın zamana kadar, şimdi ise getirdiklerini ve götürdüklerini kıyaslayınca “acaba?” diyorum…

Kreşteki çocuğunu internet yoluyla izleyeni mi ararsınız, televizyonu çocuk bakıcısı olarak kullananı mı, sırf rahat kalayım diye çocuğunu bilgisayar oyununa boğanı mı? Yan odadaki arkadaşıyla e maille haberleşeni mi?… Huylarımız değişiyor.

Yoğun bilgi bombardımanı altında kalan çocukların zihinsel gelişimi nasıl olur dersiniz?…

Yeterli zihin olgunluğuna ulaşmadan, yorumlama yeteneği kazanmadan bilgi bombardımanına tutulan çocuklar ne durumda?

Çoğunlukla kapalı alanlarda yaşayan, televizyon ve bilgisayar oyunlarına saatler ayıran, cep telefonu olmadan yaşam olacağına inanmayan, e-maillerini dışarıdayken veya tatildeyken bile mobil cihazlarla kontrol eden, hayatı daha çok sanal dünyada öğrenen bir nesil yetişti.

Peki, ne yapmalıyız?…

Kendimce bazı kararlar aldım, onları sizlerle paylaşmak istiyorum:

Bilgiden yararlanırken bilinçli bir tüketici gibi davranarak seçici olmak,  kendini her yazıyı, gelen her e-maili okumak ve başkasına göndermek zorunda hissetmemek.

Bilgi akışını kendi kontrolüne alarak süresini kendin belirlemek.

İnternette ne aradığını bilerek, bulunca alıp çıkmak, bir siteden diğerine bilinçsizce atlayıp saatlerce sürüklenmemek.

İnternetten sohbet etmeyi ve oyun oynamayı kesmek ya da en aza indirgemek.

Daha az televizyon seyretmek, bankaların ve firmaların gereksiz e-mail ve sms listesinden çıkmak.

Geceleri ve kendi istediğim zamanlarda cep telefonumu kapatmak.

Doğaya, spora, hobilere daha fazla zaman ayırmak.

Zaman yönetimini iyi yapmak, kendime ayırdığım –özellikle sesiz-zamanı artırmak.

Vee ana yaşam amaçlarımı her zaman hatırlamak.

Herkesin kendine göre çözümü olabilir, çünkü herkes farklıdır.

Peki, sizin çözümleriniz neler veya sizin için çözüm gerektirecek bir durum var mı?

Share This