Küçük çocuklardan oluşan bir grup için yüzme yarışması düzenlenmişti. Yarışmanın koşulları arasında, yarışmacıların yedi yaşlarını geçmemiş olmaları gerekiyordu. Üstelik yarışmaya sadece yüzme bilmeyen öğrenciler katılacaktı. Bu yüzden her yarışmacının yanında anneleri bulunabilirdi. 

 Herkes şaşkındı. İnsanlar aralarında konuşuyorlardı ”Nasıl olur da yüzme bilmeyen çocuklara böyle bir yarışma düzenlerler,” diye. Çok geçmeden kontenjan dolmuş, yarışın başlaması için gerekli hazırlıklar bitmişti.

Çocuklar kulvarlarında startı beklerken, anneleri de yanlarında hazır durumdaydı.

Annelerin düşüncesi start verildikten sonra çocukları ile birlikte havuza atlamak ve boğulma tehlikesi geçirmemeleri için onları sırtlarına almaktı.

Ne de olsa böyle bir yasaklama yoktu. Anneler dilediği gibi çocuklarına karışabileceklerdi.

Havuzun derinliği yüz elli santimdi. Uzunluğu ise yüz metre.

Yüzme bilmeyen bir çocuk annesinin sırtından düşerse bu ölçülerdeki bir havuzda rahatlıkla boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilirdi.

 Ve start verildi…

 Start ile birlikte küçük çocuklar havuza atladı, ardından anneleri de…

Anneler boğulmasınlar diye hemen çocuklarını sırtlarını aldılar, bir anne hariç!

Çocuklarını sırtlarına alan anneler hızlı bir şekilde bitiş noktasına doğru ilerlerken, diğer anne çocuğuna yüzme öğretmeye çalışıyordu. Bir ara arkasına baktığında mesafenin de açıldığını fark etti ama umursamadı bile. Farkı açan anneler arkalarına bakıp alaycı bir şekilde gülümsedilerse de, yüzme öğretmeye çalışan anne buna aldırmadı; çünkü onun tek hedefi yavrusunun kendi başına yüzmesiydi.

 Çok geçmeden önde koşan anneler yorulduklarını hissettiler. Artık adım atacak halleri kalmamıştı. Sırtlarında taşıdıkları çocuklarının vermiş olduğu ağırlık attıkları her adımda nefeslerinin biraz daha kesilmesini sağlıyordu. Birkaç metre ileriye gitmelerine bile imkân yoktu artık. Ve bir anda ayakları sendeledi annelerin, düştüler. Sırtlarından düşen yavrular suya batıp çıkarken, anneleri de onların ellerinden tutup suyun üstüne çıkarmaya çalışıyorlardı.  Artık tek amaçları vardı çocuklarının yaşamda kalması. Yarışı kazanmak umurlarında bile değildi…

Çocuğuna yüzme öğreten anne ise arkasına bile bakmıyordu diğerleri yarışı bitirdi mi diye. Zaten yavrusu da yüzmeyi öğrenmişti artık. “Hadi yavrum” dedi “ yüz ve hedefine ulaş” daha sonra havuzdan çıktı ve izlemeye başladı.

Artık yüzmeyi bilen çocuk emin kulaçlarla hedefine doğru ilerliyordu. Ve bitiş noktasına geldiğinde, yarışı kendi başına kazanmanın vermiş olduğu mutluluğu yüreğinde yaşıyordu.

Evet, annesi ona, hayat yolunda ilerlerken karşısına çıkacak karanlıklar için sadece bir fener vermişti, küçük çocuk ise bu fenerle kendi yolunu aydınlatmıştı…

Share This