Duygusal ve maddi açıdan kullanılmadığım, sömürülmediğim bir yaşamı hayal ediyorum. Başta annem olmak üzere hiç kimsenin duygularının esiri olmadığım, hiç kimseye aman onlar kızmasın, darılmasın, onları kaybetmeyeyim endişesiyle, kendi iradem dışında yardım ve şefkat elimi uzatmadığım bir yaşam. Onları üzerim diye suçluluk duyup, onları kaybederim diye korkup kendimi feda etmediğim, körü körüne teslim olmadığım bir hayat. Eğer isteklerine cevap vermezsem, her an beni satacaklarını düşünüp istim üstünde olmadığım, aşırı tedbirliliğin paranoyasında boğulmadığım bir yaşam.
Yuppi!! İşte bu yola girdim artık. İstediğim bir yaşama hızla kürek çekiyor. Değişiyor, değişiyor ve büyük dönüşüme yaklaşıyorum. Hayatımın tüm istismarları, tüm güvensizliklerim, fedakarlıklarım ve teslimiyetlerim alın size kocaman bir PiKi. Bu benim için; bu içimdeki küçük Murat için; bu da Battal Gazi için. Artık, kapattım kapılarımı, tokmakları içeri aldım, yok ettim düğmelerimi tüm ağlayıp sızlanıp benden maddi ve manevi menfaat koparışlarınıza. Artık, kaybederim korkusuyla teslim bayrağını çekmeyeceğim size. Hem bilseydiniz, asıl kaybedenin kendiniz olduğunu, eminim yapmazdınız şimdiye dek yaptıklarınızı. Artık, üzülürsünüz diye kendimi feda etmeyeceğim size. Çünkü asıl üzülen ben oluyorum ödün üstüne ödün verdikçe. Artık, kendimi en çok ve en önce sevmeyi seçiyor ve artık bunu avazım çıktığı kadar haykırıyorum aleme Davut misali.
İşte bu ya! İşte bu mutluluk. İstediğim gibi davranmak. “Hayır!!” diyebilmek cesurca ve öfkemi ehlileştirip, iyileştirmek.
Doğru kapının önündesin Murat. Yapman gereken açıp girmek. İşte cennetin. Hoş geldin.