Keditör’ün notu:
“Çıplak Kral” hikâyesini bilirsiniz. Hani Kral bir elbise diktirir. Sözüm ona elbiseyi sadece akıllılar görebilecektir. Aslında herkes Kral’ın çıplak olduğunu görür ama kimse aptal sanılmak istemediği için sesini çıkartmaz. Sırf aptal görünmemek için susanlar, elbisenin tanıtımının yapıldığı gün bir çocuğun bağırışıyla ayılırlar: “Kral çıplaaak!”
Modern çağda bu çocuğun adı Irving Kirsch. “Çıplaksınız!” diye bağırdığı da, ellerinde “mucizevi” antidepresan şişeleri, kurum kurum dolanan ilaç firmaları. Irving Kirsch sesini yeterince duyurabilmek için bir de kitap yazdı: Çıplak Kral’ın Yeni İlaçları/Antidepresan Efsanesinin Sonu. Kuraldışı da bu kitabı Türkçeye çevirip yayımladı.
İşte, Prof. Dr. Cankat Tulunay’ın bu kitaba yazdığı sunuş yazısı:
Senelerdir mesleğim icabı antidepresanlar ve diğer santral sinir sistemi ilaçları ile hem temel farmakoloji hem de klinik farmakolojik yönünden ilgileniyorum. Son senelerde buna işin farmakoekonomik yönü de katıldı.
1980-1983 yıllarında konuk profesör olarak çalıştığım ve Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük psikiyatri kliniklerinden birisi olan Kaliforniya Üniversitesi San Francisco Lanley Porter Psikiyatri Enstitüsü’nde (dört yüzden fazla öğretim üyesi barındırır) bir taraftan insanlar üzerinde kokainin etkilerini araştırırken diğer taraftan klinik toplantılarda çeşitli tedavi yöntemlerini ve yeni ilaçları tartışırdık. Birçok konuda olduğu gibi depresyonu da monoaminerjik teorilerle izah etmeye çalışıyorduk ve bu teorilere bağlı olarak 80’li yıllarda ilk SSRI’lar keşfedildiğinde hepimiz çok heyecanlanmıştık.
[Ne var ki] İlaç firmaları çeşitli dalavere ve sahtekârlıklarla bir taraftan ilaçların aşırı kullanımına yol açarken diğer taraftan paraya doymaz açgözlülükleriyle bu ilaçları olur olmaz endikasyonlarda “prospektüs dışı” (off-label) kullandırdılar. Daha vahimi bu ilaçların ölüme kadar varan yan etkilerini sağlık otoritelerinden ve kamuoyundan sakladılar. Daha sonra selektif noradrenalin ile selektif dopamin geri alım inhibitörleri piyasaya çıktı ve kıyasıya ahlaksız bir rekabet başladı.
Kirsch’ün bu kitabında antidepresanlarda oynanan oyunları bir macera romanı gibi izleyeceksiniz ve sonunda hayretler içinde kalacaksınız. Bu kitabı özellikle bilim bağnazlarının ve satılık psikiyatristlerin okumasını ve gerçekleri görmelerini isterim. Özellikle Türkiye’de bazı psikiyatristler ilaç firmalarının dahi uyduramadığı endikasyonlarda SSRI kullanımını fütursuzca tavsiye etmektedirler.
Peki bu kadar büyük beklentilerle piyasa çıkan bu ilaçlar neden daha sonra “tu kaka” oldu? Bu soruya verilebilecek öncelikli cevap, bu ilaçları piyasaya süren firmaların ilaçlarını satmak için ahlaksız yöntemler kullanmaktan kaçınmadıklarıdır. Bu yöntemler sayesinde kamuoyunu yanlış yönlendirebilmişler; ilaçlarının mucizevî olduğu izlenimini yaratmayı becermişlerdir. Elbette bu yolda klinik araştırmalardan elde edilen negatif sonuçlar kamuoyundan ve hatta FDA’dan saklanmıştır. Pozitif yayınların bir kısmı “hayalet yazarlar” tarafından uydurularak yazılmıştır. Klinik araştırmaların sonuçları ile oynanmış ve aleyhte araştırma sonuçları ya yayımlatılmamış ya da lehte gösterilmiştir.
2010 yılında yapılan meta-analizde SSRI’ların hafif ve orta şiddetteki depresyonlarda plasebodan farkız olduğu görüldü. Şiddetli depresyonda ise az bir etki tespit edildi. Daha sonra yapılan yeni meta-analizler de bunu destekledi. İlaç şirketleri tarafından yaptırılan meta-analizlerde ise negatif sonuçlar dikkate alınmadı.
Başlangıçta SSRI firmalarının hepsi antidepresanların intihar düşüncesini ve intiharı artırmadığını iddia ediyorlardı. Sonunda FDA tümüne kara kutu koyarak özellikle çocuklarda –ve erişkinlerde– bu ilaçların intiharı artırdığını altını çizerek belirtti. İntiharlardaki etkisinin yanı sıra SSRI antidepresanların vahşice işlenen suçlarda da artışa sebep olduğu şüphesi güçlendi. ABD’de yapılan araştırma, üç binden fazla olayda kişilerin antidepresan etkisi altında yakınlarını öldürdükleri veya kitlesel ölümlere (okul, alışveriş merkezi, sinema salonu gibi yerlerde yapılan silahlı eylemler vs) sebep olduğunu gösterdi.
Sonuç olarak Profesör Kirsch’ün bu güzel kitabı antidepresanların foyasını bilimin bulgularından taviz vermeden gözler önüne seriyor. Bu kitabı Türkçeye kazandıran Kuraldışı Yayınevi yetkililerini tebrik ederim. Umarım Sağlık Bakanlığı ve SGK yetkilileri de bu kitabı okuyarak milyonlarca lirayı çöpe atmaya son verirler. Bu konuda uzun süredir yazdığım yazılar www.kfd.org.tr web sayfasındaki “acı ilaç” bölümünden takip edilebilir.
Prof. Dr. F. Cankat Tulunay
Avrupa Klinik Farmakoloji ve Tedavi Birliği (EACPT) Onursal Başkanı
Türkiye Akılcı ilaç Platformu Başkanı