Sitting Still Like a Frog kitabının yazarı Eline Snel , Çocuklarla Farkındalık Pratiği Eğitimi’nin üçüncü dersini hislere ve düşüncelere ayırmış. Bu eğitimde üzerinde durduğu gerek “Endişe Konveyör Kayışı Çalışması” gerekse “Şahsi Hava Durumu Raporu Çalışması” beden – his – düşünce bağlantısını kurmamız için basit ama güçlü teknikler sunuyor.
Hislerin bedenimizde yerleri var. Mutluluk, kızgınlık, üzüntü, korku ya da ne olursa olsun hepsinin bedenlerimizin farklı bölgelerinde, noktalarında ayak izleri var. Bedeniyle bağ kurabilmiş insanlar bu sebeple daha çok hissedebiliyorlar.
Düşünceler ise kafamızda. Bedende bir yerleri yok. Ve çoklar. Ortalama bir insan saniyede neredeyse 2, bir gün boyunca da 50,000 “şey” düşünüyor. Bu düşüncelerin birçoğu işimize yarıyor, bazısı çok enteresan, bazısı hayatımızı kolaylaştırıyor, çoğununsa gerçekle alakası yok.
Eline’in düşünce – duygu geçişi için kurguladığı “Endişe Konveyör Kayışı Çalışması” beden ve düşünce ile beden ve his bağını kurabilmeyi sağlıyor.
Endişe Konveyör Kayışı Çalışması
“Düşünceler zorlayıcı olabilir. Birçok şeye burun sokarlar. Bir de her şeyi bildiklerini sanırlar.
Bu çalışma düşüncelerden bedenine gitmek ve düşüncelerin erişemeyeceği bir yere odaklanmak üzerine.
Rahatça uzan ya da otur.
Gözlerin kapalı ya da yarı kapalı.
Bugünün hakkında düşün. Bugün ne oldu?
Belki düşüncelerin çok hızlanıyor. Bir şey hakkında aşırı endişelisin.
Belki de bambaşka düşüncelerin var. Üzgün düşünceler. Ya da yapmak istediklerinle alakalı heyecanlı düşünceler.
Bir süreliğine bütün bu düşünceleri dinle. Bu akıp giden düşüncelere belli bir mesafeden bakabilir misin?
Onları meraklı bir zihinle gözlemleyebilir misin?
Tam şu an ne düşünüyorsun?
Tamamen sessiz olduğunda, düşünce akışını başından sonuna, kafanda bir hikâye anlatıcısı varmışçasına dinleyebilirsin.
Düşünceler ortaya çıkarlar, bir süre oyalanırlar ve akıntıya geri düşerler. Yerlerine başkaları gelir. Bir nehirdeki ırmaklar gibi. Sonra gözden kaybolurlar. Akıntıya kendini bırakan yapraklar gibi.
Ta ki yerlerine bu sefer bambaşka fikirler gelene dek.
Belki ne hakkında olduklarını duyabilirsin, belki duyamazsın.
Bugün hakkında mı? Dün hakkında mı? Bir anı hakkında mı? Veya yarın hakkında? Unutmaman gereken bir şey hakkında olabilirler mi? Düşüncelerinin sana her dediğini yapmak zorunda değilsin.
Düşünceler sadece düşünce.
Her şeyi bilmiyorlar.
Eğer bu düşünceler seni yoruyorsa, dikkatini, ağında aşağı doğru hareket eden bir örümcek misali, kafandan karnına getir.
Dikkatini kafandan karnına getirdiğinde, ellerini de karnına koy. Ve ellerinle karnını hissettiğin yeri bul.
Orada, kafandan çok uzakta, tam karnında.
İşte orası yumuşak yükselişi ve inişi duyduğun yer. Nefesini hissettiğin yer.
Nefesin bir aşağı bir yukarı gider. Aşağı ve sonra tekrar yukarı. Karnındaki bu nazik hareketi hissedebiliyor musun? Nefesin nazik hareketini?
Hiçbir şey yapmana gerek yok.
Karnında bir düşünce yok. Sadece nefes ve sessizlik var.
Karnındaki nefesle kal. Aşağı yukarı gidiş gelişini hisset. Hissedebiliyor musun? Nefes kendi kendine hareket eder. Karnının derinliklerinde her şey sessiz. Her şey huzurlu
Herhangi bir endişe yok. Huzur var. Herhangi bir tartışma yok. Nefes var. Ve de güçlü sessizlik.”
Şahsi Hava Durumu Raporu
Hissedemediğimizi şifalandıramayız. Eline’in “Şahsi Hava Durumu Raporu Çalışması” hisleri yok saymak, itmek, onların içinde kaybolmak yerine bir seçenek olarak hislerin bedende yerini tespit etmek üzerine bir çalışma. Bu cesaret gerektiriyor. Eline’in kitabının önsözünde belirttiği gibi bu çalışma Jon Kabat-Zinn’in favori çalışmalarından biri.
“Rahat bir yere otur. Gözlerin kapalı ya da yarı kapalı. Şu an nasıl hissettiğini algıla. İçindeki hava durumu nasıl? Rahatlamış ve güneşli mi? Yağmurlu mu? Fırtına yaklaşıyor mu?
Ne fark ediyorsun?
Üzerinde çok da düşünmeden, şu anki duygularını tanımlayan hava durumunu toparla. Ve sadece bu şekilde olmasına izin ver. Olduğu gibi kalmasına. Daha farklı hissetmeye ya da farklı bir şey yapmaya gerek yok. Dışarıdaki havayı da değiştiremezsin, değil mi?
Bu hisse yakın dur.
Arkadaşça ve meraklı dikkatini, içindeki bu güneşe, bulutlara, yağmura, fırtınaya yönlendir. Dışarıdaki hava gibi içindeki ruh halini de değiştiremezsin. Ve bugün içinde hislerin belki tamamen değişecek. Ama şu anki hislerin bunlar. Ve bu gayet normal. Ruhsal durumunuz bazen al aşağı olabilir. Herhangi bir aksiyona ihtiyaç yok. Bunu bilmek ne büyük bir nimet!”
Benim Hava Durumu Raporum – Gök Gürültülü Sağanak Yağış
Karnımda bir boşluk, çok ağır bir boşluk var. Bir süredir orada, kendini belli ediyor. Bazen tiz bir uyuşma gibi, sanki midem kamaşıyor gibi, ekşiyor gibi farklı hisleri var. Mıhlanmış gibi karnımda. Gözlerimin ferini söndürüyor. Bunu gözlerime bakmadan anlayabiliyorum.
Geçen hafta sonu bu ağır boşluk yukarı yüzüme çıktı, yerleşti, sonra da beni ağlattı. Evde kalarak kendime ağlamak için zaman ve alan verip, bedenimin yapması gerekeni yapması için hislerimi bastırmadan, yok saymadan keyfime baktım. Dışarı çıkayım bir hava alayım diye aklıma düştüyse de bildim ki gözyaşlarımın rahat rahat boşalması için evimde kalmam, bedenimin istediği şeyi yapmasını engellememem benim için hayırlı olandı. Zira hissetmediğimi şifalandıramayacağımı artık biliyorum.
Şahsi Hava Durumu Raporunu günlük hayatımın bir parçası haline getirince hislerin ne kadar değişken olduğunu fark etmemem mümkün değil. Bu gelip geçiciliği gün be gün fark etmek de kendimi çok özgür hissettiriyor. Geçenlerde Gabor Maté’nin insanların iki ihtiyacından biri olarak gerçeklikten bahsettiği harika bir videoyu soluksuz seyrettim. Bu çalışmalar aracılığıyla gelip geçici hisleri, doğru olmayabilen düşünceleri fark edebilmek bana kendi gerçeklik yolumda rehber oluyor. Nihayetinde Eline’in dediği gibi, fark ettiğim zaman, sadece fark ettiğim o an, “su kabarcığına” dokunup onu patlattığım an.
Sepin İnceer