Bölünmüş durumda olduğunu söylemeliyim sana. O senin canlanman için bir kıvılcımdır. O içindeki ateşi canlandıracak güçlü bir tetikleyicidir.

Sen ondan nasıl korkarsın?  Ondan korkmana gerek yok, tam aksine onu sevgiyle kabullen. O zaman sana zarar vermediğini fark edeceksin. Aslında sana zarar veren de o değil, kendinsin! Onun, senin dünyana bazı farkındalıklar katmak için geldiğini unutma.

Her şeyin bir varoluş amacı vardır demiştim sana. Depresyonun da var oluş amacı budur işte.  O, seni gelecekteki olaylara karşı dirençli kılmak için var oldu.

İleride seni bekleyen zorlu sınavlara hazırlamak için önceden karşına çıktı ve geleceğe dair senin bilinçli, önlemli adımlar atmanı sağlayacak.
Bir diş doktoruna “Diş köklerinde neden sinirler var, bu kadar acı çekmek zorunda mı insan?”, diye sormuştum bir gün. O da bana bunun nedenini bilmediğini söylemişti.

Oysa sinirler beyine komut gönderiyordu ve bu komutlar sayesinde, insan dişinde bir sorun olduğunu ya da bu acının zamanla büyük sorunlara yol açacağını düşünebiliyor ve önlemini önceden alıyordu.  Sinirlerin de bir varoluş amacı vardı, tıpkı depresyon gibi! Kendini ancak depresyona girdiğinde fark ediyorsun. Kendini ancak bir yerin zarar gördüğünde hissediyorsun!.. Ama sen bunu anlamıyorsun. İsyan etmeye öyle çok alışmışsın ki, kaderine lanet etmediğin tek bir günün bile yok neredeyse…

Tekrar söylüyorum; Depresyondan Korkma! Onu kucakla, onu sarmala ve ona karşı asla ilaç kullanma! O zaman onu kalbinden vurursun, o senin düşmanın değildi… Bunu unutma! İçindeki bütün farkındalıkları ilaçlarla yok ediyorsun sen. Beyninin bütün kimyası bozuldu. Biraz rahat bırak kendini. Kendini rahat bıraktığın an bedenin ve beynin uyum içinde olacak, ama sen rahat bırakmıyorsun ki…

Kendini gereksiz düşünceler ve aktivitelerle ne kadar da çok yorduğunun farkına var artık. Biraz içsel yolculuğa çıkmayı dene. Kendini yeniden keşfetme yolculuğuna… Bedenini tanıma yolculuğuna…

Kendine iyice sarıldığında başka bedenlere ihtiyaç duymazsın. Senin bedenin sana yeter. Senin varlığın sana yeter! Bırak bedenin yaşamla dans etsin, ona engel olma. O zaman bütün sorunların yavaş yavaş dünyandan uzaklaştığını göreceksin. Depresyon da gidecek… Ama o sorun değildi, o seni sınava hazırladı ve dünyandan çıkıp gideceği zaman istesen de sen onu tutamazsın. Bunu asla beceremezsin, o seni ziyaret etti sadece ve artık evine geri dönme zamanı geldiğinde kimse ona engel olamaz. Onun evi neresi biliyor musun? Senin zihnin! Evet, onun yaşadığı yer orası. O bir gün tekrar seni ziyaret edebilir, hiç beklemediğin bir anda tekrar ortaya çıkabilir! Onu çağıran sensin çünkü… Bırak gelsin! Yine sevgiyle kucakla. Ona “Bana neler öğreteceksin” diye sor.

Bu asla delilik değildir! Asıl delilik senin depresyonu yok etmek için uğraşmandır. Asıl delilik, psikologlara para vererek içindeki doğal eğitmenini öldürmektir!

İnsanlar bana karşı çıkacaktır, ama bunlar benim düşüncelerim, bana inanmak zorunda değilsin. Gereksiz yere harcayacak paran varsa karışmam, bu senin bileceğin iş. Yaşam senin ve yaşamındaki seçimler de…

Şimdi git ve depresyonu çağır, o gelecektir kısa bir süre de olsa gelecektir. Çünkü onu sen çağırdın, o seni asla kıramaz.

Onunla konuş! Onun öğretilerine ihtiyacın olduğunu söyle ve sonra da ona teşekkür ederek evine yolla…

Share This