Yeni bir kitap okuyorum. Inna May Gaskin Amerika’da yaşayan ve doğal doğumun öncülerinden olan bir ebe. Doğal doğumdan yana çalışmalara baktığınızda hep ebeler veya “doula” denen doğum koçları karşınıza çıkıyor. Inna May Gaskin’in birçok kitabından biri de “Doğum Rehberi”

Amerika’da “Çiftlik” (Farm) isminde bir doğal doğum merkezi var. Bu merkezle ilgili son 30 yılın istatistiklerine baktığınızda insan hayretler içinde kalıp imrenmeden yapamıyor;

Evde doğum oranı %95.1 (bunların %44.7’si ilk doğumlar )
Sezaryen oranı %1.4
Forseps kullanımı %0.5
Vakum kullanımı %0.05
SSVD %5.4 (Sezaryen sonrası vajinal doğum oranı)
İndüksiyon (doğumu başlatma) %5.4
Epizyotomi(vajinal kesi) %0
Doğumda ciddi yırtık oranı %0.4

Liste böyle uzayıp gidiyor. Günümüzde inanılmaz oranlara çıkan sezaryenleri düşündüğümüzde, %95 oranında sağlıklı, vajinal kesi olmadan, normal, müdahalesiz ev doğumları ister istemez modern sağlık sistemimizi sorgulamamıza neden oluyor.

Bu arada merak edenler olursa, bu merkezde herhangi bir nedenden dolayı anne veya bebeğinde komplikasyon oluşma oranı, modern hastanelerindeki oranlardan daha düşük bulunmuş. Yani, tüm bu doğal doğum oranları anne ve bebeğini riske atmıyor, tersine onlara daha güvenli bir buluşma imkanı sağlıyor.

Kitapta yazar annelere ilginç bir öneride bulunuyor;

“Doğumda maymunu oynayın.
Bırakın doğumu içinizdeki maymun yapsın.”

Burada maymun olarak anlatılmak istenen içimizdeki doğal dürtülerdir. Bedenimizdeki otomatik fonksiyonların tamamı ilkel benlik kontrolündeki doğal dürtülerimiz tarafından yönlendirilir. Bunlar arasında sindirim ve boşaltım sistemleri, kalp atımı, solunum fonksiyonları gibi doğal işlevlerimiz sayılabilir. Aynı zamanda ani kararlar gerektiren dans, bisiklet kullanma gibi durumlarda, bedenimiz doğal seçimlerini sonradan kazanılan bilinci hiç devreye sokmadan otomatik olarak yapar.

Sonradan kazanılan ve çok yoğun çalışan bilinç düzeyimiz, bu işlevleri yönetmekte başarısız kaldığı gibi, bir yandan da engeller. Bu yüzden suda doğumların Fransa’daki mimarı Dr. Michael Odent’in söylediği gibi;

“Doğum bilincin düşünerek yapabileceği bir eylem değildir. Doğum olayı, zaten ne yapacaklarını bilen bilinçaltının kontrolündeki bedene ve bebeğe bırakılmalıdır. Onların dışarıdan hiçbir müdahale yapılmadan uyum içinde çalışmalarına imkan sağlayacak ortam her aileye sunulmalıdır.”

Kitabında May size daha iyi bir fikir verebilmesi için kadınlarımızın doğumda yaptığı, ancak maymunların yapmadığı birkaç örnek vermiş;

1 Maymunlar doğum için teknolojinin gerekli olduğunu düşünmezler.

Teknoloji her alanda olduğu gibi sağlık sorunları ve doğumlarda da vazgeçilmezimiz oldu. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar, risksiz gebelerde teknolojinin doğumları kolaylaştırmak yerine engellediğini ve sezaryen oranlarını arttırdığını ortaya koyuyor. Örneğin bebek kalp atışlarının yazdırıldığı aletlerin sürekli kullanımının gebelerimizde hareket özgürlüğünü kısıtlama, yatağa bağımlılığı arttırma ve sezaryen oranlarında artışa neden olma dışında doğuma fazla bir katkısının olmadığı yönünde çalışmalar artıyor.

2 Maymunlar bedenlerinin doğum için yetersiz olduklarını düşünmezler.

Son yıllarda artan bir oranda kadınlarımız gerek sağlık sisteminin gerekse toplumsal negatif söylemlerin etkisiyle, bedenlerinin doğum için uygun ve yeterli olmadıklarını düşünmekteler.

Oysa Dünya Sağlık Örgütü izin verildiğinde ve gerekli şartlar sağlandığında normal doğum oranının %85 olması gerektiğini savunmakta.

3 Maymunlar kendi doğumları hakkında kimseyi suçlamazlar.

Son yıllarda sağlık talep edenler, her şeyin kusursuz ve garantili yapılmasını istemekteler. Oysa kendi sağlıkları ile ilgili sorumlulukları yerine getirmekte cimri davranmaktalar. Gebelikleri boyunca sağlık beslenmeyen, bedenini ve zihnini doğuma hazırlamayan kadınlarımız, doğumda ters giden olaylardan ve doğumdaki duygusal hayal kırıklıklarından dolayı sadece sağlık sistemini sorumlu tutmaktalar.

İstanbul’da doğumunda birçok hayal kırıklığı yaşayan ve bunun özeleştirisini yapma cesaretini de gösteren bir gebemiz, yaşadıklarını bizimle de paylaşmıştı… Doktorunu ve hastaneyi doğum öncesinde yeterince sorgulamadığı için karşılaştığı muameleler ve rütin müdahalelerle ilgili çok fazla duygusal travma yaşamıştı. Ancak bunların doğum öncesi kurulabilecek daha olumlu ve yapıcı ilişkilerle çok kolay düzeltilebileceğini yazmıştı. Ve sorumluluğun en az doktor kadar kendisinde de olduğunu itiraf etmişti.

4 Maymunlar doğumda zaman hesabı yapmazlar.

Her doğumun süresi ve tecrübesi sadece o doğuma özgüdür. Bu yüzden doğumda zamana saygı duymak, doğumun olmazsa olmazları arasındadır.

Gerek doğumun başlama günü, gerekse doğum yapma süresi hakkında gün ve saat hesabı yapmak tek başına stres sebebidir. 8 saat boyunca 5 cm açıklığa gelen bir rahim ağzının tam açıklık olan 10 cm’e gelmesi için bir 8 saat daha gerekmez.

Rahatlayan ve gevşeyen gebelerde doğumun inanılmaz hızlandığına her geçen gün daha fazla şahit oluyorum.

5 Maymunlar doğum sırasında en rahat edebilecekleri pozisyonları alırlar, onlara söylenenleri veya dayatılanları değil.

Doğumda hareket özgürlüğü çok önemlidir ve doğal bir doğumun vazgeçilmezlerinden biridir.

Doğumda bedeniniz size en rahat edebileceğiniz pozisyonu zaten söyler. Doğal güdülerinizin doğumu yönlendirmesine izin vermeniz doğumunuzu kolaylaştırır.

Ancak günümüzdeki medikalize doğumlarda, aç bırakılma, serum takılma, sürekli elektronik aletlere bağlanma gibi nedenlerle hareket özgürlüğü kısıtlanmış gebelerde, doğumun doğallığıyla yaşanması bizzat sağlık sistemi tarafından engellenmektedir.

6 Maymunlar doğumları sırasında utanmazlar, inleme, gaz çıkarma gibi doğal olayları yaşarken stres hissetmezler.

Doğadaki tüm canlılar doğum yapmak için kendilerine güvenli ve rahatsız edilemeyecekleri mekanlar bulurlar.

Doğumda utanma duygusu doğumu durduran en büyük engellerden biridir. Bu yüzden doğum hizmeti veren kurumlar doğum eylemindeki kişinin mahremiyetini sağlamak için elinden geleni yapmalıdır.

Çok yataklı odalar, izinsiz açılan kapılar, gereksiz kişilerin etrafta dolaşması, gereğinden fazla personelin doğuma karışması, gereksiz yapılan muayeneler doğumda güveni ve mahremiyeti sarsan eylemler olarak doğum yapan kişiyi rahatsız eder. Bu rahatsızlık ve panik duygusu, stres hormonlarının salgılanmasına neden olarak korku-gerginlik ağrı çemberini başlatır. Bu kısırdöngü doğumun gidişini bozarak müdahalelere zemin hazırlar.

Burada Inna Gaskin May bize sadece birkaç örnek vermiş. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Ama özetle şunu söyleyebiliriz;

Doğum normal, doğal ve sağlıklıdır.

Doğumda en büyük engelimiz korkulardır.

Korkularımızdan kurtulup özgürleşebildiğimiz anda daha huzurlu ve bilinçli bir doğum yolunda ilk adım atılmış olacaktır.

Bedenimiz ve bebeğimiz doğumda ne yapacaklarını bilirler. Ve bunu binlerce yıldan beri genetik olarak bir sonraki nesle aktarmaya devam ederler.

Sağlıklı bir doğum için yapılması gereken bu doğallığın yaşanmasına izin vermek olacaktır.

Share This