Tüm duyularımın kapıları açıldığında,
Kapıdan içeri ‘olanın ruhu’ süzülür.
Ben ve evren aynı anda soluk alıp veren,
Şeffaf, geçirgen, akışkan tek bir organizmayızdır .
Ve sınırlar kalkar aradan.
Artık, içle dışın bir ve aslında yok olduğu andayımdır.
 
Anda düşünce,
Karşılaştırma
Tanımlama yok.
Anda yumuşaklık-yumuşama-teslimiyet-bırakmak var,
Akmak var.

Seyrettiğin denizin dalgası yükselip alçalırken,
Aynı ritme varma halidir An.
Dalga olursun, deniz olursun, dipteki balık, kum, hareket olursun.
Ayrılık kalkar, duvarlar yıkılır.
Şimdi dalgalandığın ve dalgalanmak dışındaki her şeyi unuttuğun andır.
An, artık Şimdi Burada ve sendedir.
Aşk gibi yani, aşka gelmek, doymak gibi…

Rüzgarla oynaşan yaprakların,
Toprak yolda sürüklenen kuru bir dalın sesini
Uzak makine gürültüleri arasından
Sıyrılıp gelen kuşların kanatlarına takılan ıslıkları duyuyorum.
Sesler…sessizleştiğimde ancak fark edebildiklerim…
Altında oturduğum elma ağacının salınışları,
Yanımda uyuklayan kedinin huzurlu mırıltıları,
Önümdeki çalı altına kaçan kertenkelenin otlara sürtünen kuyruğu,
Arkamdaki beton yolda uçuşan boş bir poşetin hışırtısı…
Sesler…tek tek ve iç içeler.
Birbiriyle harmanlanıp ŞİMDİ,
BURADA içimdeler.

Topraktan yayılan ılık, nemli, hayat dolu bir  koku,
İyice açılan burun deliklerimden yavaş yavaş içime yürüyor.
Alnımın ortasında  güneş ışığı,
Sıcak, parlak, hafif…’Olmayanı’ alır gibi rahatlatıcı.

Andan önceki bir anda, her duygumu adlandırmaya, sınıflandırmaya ve kavanozlar içinde rafa kaldırmaya çalışırken yakalamasaydım aklımı ve müsaade istemeseydim ondan bir süreliğine, daha sonra onunla ilgilenmek üzere tüm bu anı kaçırabilirdim. Neyse ki içimden yükselen ses çemberin dışına savrulan beni içe, merkeze tekrar davet etti:

“Hisset, gerçeği olduğu gibi iliklerinde hisset. Tadını çıkar doğallığın. Her zerrende kayda geçsin anda yaşadıkların, izin ver.”

Ve bıraktım algıladıklarımı etiketlemeyi, şekillerin sınırına hapsetmeyi. Akana özgürce açtım yüreğimi.

Akışta olan sınırsızdı, tanımsızdı
Tanımlanmadıkça genişliyor, değişiyor, dönüyor, dönüştürüyordu

Anda ‘olmak’, sevgi bilincine ermek, tam olup dolmak, taşmak ve vermekti.

Şimdi,
Akşam oluyor sessizce,
Yeni güne hazırlık için değil,
Sadece şimdide akşam olduğu için.
Güneş batmasın diye kimsesizce,
Yarenlik edip ona,
Ben de süzülüyorum akşama akşamla beraberce.

***

*Yazıma ilham kaynağı olan, 15 dakika fabrika molamda bana kucağını açıp dünyaları sunan sevgili Elma Ağacı’na, üzerinde oturduğum toprağa, rüzgara, güneşe, kertenkeleye, andan sonra bende kalanları yazıma akıtan ilham meleklerine, ŞİMDİ BURADA olmayı ve bu şükredilesileri yaşamayı seçen kendime teşekkür ediyorum. Sizi unuttuğumu sanmayın sakın! Her istediğinizde bu AN’a siz de gelebilirsiniz. Davetiyeniz Elma Ağacı’nın altında. İsteyen sevdikleriyle gelebilir.

Share This