farkindaligin-buyulu-dunyasi-i

 

“Adam her yerde düşüncesini arar. Ama ne düşüncesi? Ya tutkuludur ya da nefret dolu veya karmakarışıktır. Ya geçmişe, geleceğe veya şimdiye ne demeli? Geçmiş denilen bitmiştir, gelecek henüz gelmedi ve şimdiki zamanın da bir tutarlılığı yok. Çünkü düşünce tinseldir, görünmezdir, direnmeyendir, anlaşılmazdır, desteklenmeyendir ve yurtsuzdur.

Düşünce sihirli bir algı yanılmasıdır; aslında gerçek olmayan, akan bir nehir gibidir; oluştuğu anda oradan ayrılır ve gözden kaybolur. Düşünce, bir lambanın alevine benzer. Nedenler ve koşullar arasında devam eder. Düşünce bir şimşek gibidir, bir anda boşalır ve orada durmaz.’’

Thich Nhat Hanh

Yaşadığımız her şeyi iyi, kötü ya da nötr (tarafsız) olarak sınıflandırırız. Her zaman kötü olarak etiketlediğimiz anıları daha fazla hatırlarız. Kötü olarak tanımladığımız deneyimler, otomatik düşünceleri de beraberinde getirir. ‘’Neden benim başıma gelir hep bunlar? Zaten ben mutsuz olmayı hak ediyorum. Sevilmiyorum. Başarısızım, eksiğim’’ gibi zihnimizde sürekli çalan bir şarkı gibidir bu düşünceler. Bu şarkı çalmaya başladığında her şey olduğundan daha kötü görünmeye başlar ve biz bu durumla nasıl baş edeceğimizi bilemeyiz çoğu zaman. Yaşadığımız üzüntüyü yok saymaya ya da bastırmaya çalışırız. Düşüncelerimizden kaçmak için çareler ararız. Zihnimiz bu düşünceler tarafından esir alınmıştır ve biz bunun farkında bile olmadan bir ömrü tüketebiliriz.

Bilinçli farkındalık bizi otomatik düşüncelerden kurtarmak için harika bir yoldur. Bilinçli farkındalık yaşadığımız ‘’an’’da tüm bu yargılardan, sınıflandırmalardan bağımsız olarak var olmamızı sağlayan bir mucizedir. Zihnimiz zaman yolculuğundadır; ya geçmiştedir ya da gelecekte. Bilinçli farkındalık dağılan aklımızı toplar ve bizi şimdiye geri getirir. Bilinçli farkındalık yaşadığımız anı yargılamadan, iyi, kötü diye sınıflandırmadan olduğu gibi görmemizi ve olduğu gibi kabul etmemizi sağlar. Değişmek ya da bir şeyi değiştirmek zorunda değilizdir. Sadece olan şeyi olduğu gibi görüp kabul ederiz ve biz de olduğumuz gibi oluruz. Nasılsak öyleyizdir.

Bilinçli farkındalık yaşadığımız her şeyle temas etme sanatıdır. Neden, nasıl soruları yerine kendimize ne sorusunu sorarız. Şu anda ne yaşıyorum? Bedenimde neler oluyor? Zihnimden geçen düşünceler neler? Yaşadığınız acıdan, üzüntüden kaçmak yerine onu tanımlamaya çalışın. Şimdi, tam şu anda yaşadığınız bu üzücü durum karşısında hissettiklerinizi ve düşüncelerinizi fark edin. Kendinize bu farkındalığı yaşamak için zaman verin. Dikkatinizi şimdiye vererek ne hissediyorsanız, ne düşünüyorsanız, ne yaşıyorsanız sakince farkına varın. Otomatik düşüncelerinizi yakalayın. Onlara saplanıp kalmak yerine, düşüncelerin zihninizden geçip gitmesine izin verin. Bunu yapabilmek için nefesinizden yardım alın. Nefes alırken burnunuzdan giren havayı ve nefes verirken burnunuzdan çıkan havayı fark edin. Nefese odaklanmak bizi şimdiki zamana taşıyan bir zaman makinesi gibidir.

Duygularımızı ve düşüncelerimizi yargılamadan kabul ettiğimizde, kendimize ve dünyaya daha anlayışla ve şefkatle yaklaşmaya başlarız. Bilinçli farkındalıkla gelen kabullenme kadercilik değildir. Yaşadığımız durumu kabullenmeyerek, olan her şeyle ve kendimizle savaşmak, direnmek ya da kaçmaya çalışmak, durumumuzu daha da karmaşık hale getirir. Oysa ne yaşadığımızın farkında olmak ve olan her şeyi olduğu gibi görüp kabul etmek, bize sorunlarla baş edebilme ve kendimizi iyileştirme gücü verir. Çözüm bulmak için farklı yollar keşfedebilme esnekliğini ve özgürlüğünü kazanırız. Bilinçli farkındalık bize;  kendimize acımak yerine hayata karışarak, yaşadığımız her deneyime merakla, hoş geldin diyebilme şansını verir. Gelin bu yeni yıl geçmişi tekrar tekrar ve geleceği önceden yaşamak yerine, anın tüm canlılığını ve tüm renklerini keşfetmeyi deneyimlemek için farkındalığın büyülü dünyasına adım atın.

Yeni yıla sevgiyle, merakla, heyecanla, coşkuyla merhaba deme fırsatını yakalayın.

 Şükran Akgün

Share This