Bazı insanlar farkında olmasa da, bu dünyada yaşamak bize sunulan bir armağan.

Hak etmek için uğrunda sevgi dilenciliği yapmak zorunda bile kalmadık… 

Adı üstünde işte, bu bir armağan !

Doğa o kadar cömert ki, almayı beklemeden, ‘önce vererek’, Catherine Ryan Hyde’ın ‘İyilik Bul, İyilik Yap’ isimli romanında olduğu gibi ‘peşin ödeme’ yaparak bizi pozitif bir anlayışa davet ediyor.

O bize sorgusuz sualsiz burada yaşama hakkını veriyor ve nasıl yaşayacağımızı da bizim seçimimize bırakıyor.

Yani bize ‘peşin ödeme’ yaparak gerçek sevgiyi sunuyor, sen karşılığını ister veeer ister verme… Bu sevgiyi çoğaltmak için, peşin ödeme zincirini ister devam ettiiir, ister ettirme.

Malum, bir şey ya çoğalır ya da azalır. Durağanlığa asla yer yoktur…

Günümüzün toplumu, bu farkındalığı ne derece anladığımıza ayna tutuyor zaten…

Dünya toplumuna bir bakın!

Pozitif düşünen biri olarak algıda seçicilik yapmazsanız eğer, göreceğiniz çok fazla çirkinliğin var olduğunu fark edeceksiniz.

Hani bazen isyan ediyoruz, bu kadar şiddet, bu kadar zalimlik varken, nasıl pozitif kalalım diye…

Ama pozitif düşünmek, çirkin gerçekleri görmezden gelerek tepkisiz kalmak değildir ki!

Tam aksine, çirkinliklere rağmen pozitif kalabilmektir ve onları dönüştürerek, güzellikler yaratacak güce sahip çıkmaktır !

Düşünsenize, açlık sınırının altında yaşayan insanlarla aynı gezegeni paylaşırken, yarınlarımız olan çocuklarımızın her tür istismarına şahit olurken,saçma sapan ideolojiler uğruna birbirinin canına kıyanları görürken, hırsızlıklar, cinayetler, tecavüzler ana haber bülteninde sıradan haberlermiş gibi ifade edilirken,doğal kaynakların 3 kuruş uğruna yok edilerek rant peşine koşanların çıkarlarına göz yumulurken, ve insana insan demeye utanacağımız daha bir çok çirkinlik yaşanırken, bu gerçeklere gözlerimizi kapatabilir miyiz sizce ?

Peki buna karşılık hiç mi iyi bir şey olmuyor bu dünyada ?

Oluyor elbette !

Geriye kalan bir avuç pozitif insan, bir yandan kendi gelişim yolculuğunda ilerlerken, diğer yandan da etrafını bilinçlendirmeye çalışıyor var gücüyle.

Bir avuç dediğime bakmayın, sayıları her gün hızla artıyor aslında !

Sorun odaklı değil de, çözüm odaklı yaşayan insanlardan bahsediyorum… Aynı zamanda, kadercilik anlayışını yeniden şekillendirenlerden…

Yaşam armağanının gereğini yerine getirirken, başkalarına ‘peşin ödeme’ yaparak bu zincirin devamını sağlayanlardan bahsediyorum yani…

Evet, bir çoğumuz yaşam armağanının değerini bilmesek de, doğayı ve doğal akışı sabote ederek yaşasak da, yarardan çok zarara vesile olsak da, o çok dindar geçinen kesim tüm dinlerin temel anlayışı olan ‘hiçbir canlıya zarar verme’ ilkesini çiğnese de, çok şükür ki birey olma yolunda ilerleyenler, bu armağanın değerinin farkında ve yaşamın yarınlarda daha iyi şartlarda  devam edebilmesi için, ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar.

Her güne, kendilerinin en iyi versiyonu olarak başlıyorlar!

Bu insanların sayıları giderek artmakla beraber henüz çok az. Ama kullandıkları yöntemler farklı da olsa oldukça fazla.

Kimi kendini bilime adıyor, kimi yeni icatlara, kimi doğayı korumaya, kimi insan sağlığına, kimi muhtaçlara, kimi toplum bilincine, kimi eğitime, kimi de yarınlarımız olan çocukların yetiştirilmesine.

Bunların her biri birbirinden değerli ama,seçimimiz ne olursa olsun, her zaman birilerine örnek olduğumuzu asla unutmayalım.

Bilemiyorum, bunlardan en önemlisi, belki de çocuk yetiştirmektir, çünkü onlar hepimizin yarını !

Onlar ancak bizim desteğimiz ile kıtlık bilincinden bolluk bilincine veya savaş bilincinden barış bilincine geçebilir !

Bizim öfkemiz sevgiye dönüşmeden, onlar sevgi tohumunu nasıl yeşertebilir ki !

Onların yüreklerine ve zihinlerine ektiklerimizle, yarınlarda bizi bekleyen kaderi de tayin etmiş olduğumuzu ne zaman anlayacağız ?

Bütün bunlar, kendi bilinçaltı kasetlerimize baktığımız zaman elbette kolay değil…

Onlara ekeceğimiz tohumlarda seçici davranmalıyız elbette,  ama öncelikle zamanında bize ekilen tohumlarla başa çıkmamız gerekiyor. Yani kendi sapla samanımızı ayırmadan kimseye sağlıklı tohum ekemeyiz…

Bu, yaşanması şart olan, bol farkındalıklı ve müthiş bir arınma süreci!

‘Anne veya baba kaderini’ olduğu gibi alıp sürdürmek, işin kolay ve gelişime kapalı olan yönü. (Maalesef toplumun büyük bölümü bu yolu tercih ediyor.)

Bu kaderi alıp dönüştürmek ise, işin zor ve fark yaratan yönü.

Eğer hayatımızın gidişatından memnun değilsek, ki nüfusun büyük oranı değil, kader zincirini bir yerlerde kırmamız gerekiyor, ve o yer tam da bizim yaşadığımız döneme denk geliyor.

Bu bir geçiş dönemi!

Biz, enerjilerin hızlı aktığı, her anlamda gelişimin/değişimin baş döndürücü hızda yaşandığı bir çağda yaşıyoruz ve ben bize, ‘geçiş dönemi çocukları’ diyorum.

Eski ile yeni arasında sıkışıp kalmış geçiş dönemi çocukları…

Bir yandan kendi psikolojimizi çözmeye çalışırken diğer yandan kendimizi anne-babamızın hayatının ortasında buluyoruzve aynı zamanda çocuklarımızın psikolojisini anlamaya çalışıyoruz; bu kadar zorlanmamız bundandır işte.

Üç nesli birarada yaşamak, biz geçiş dönemi çocuklarına sunulan bir gelişim armağanı!

Ebeveynlerimizin yaşadığı hayatı anlamadan, bugünkü hayatımızla barışmak mümkün değil. Bugünümüz ile barışmadan da, çocuklarımıza sağlıklı yarınları sunmamız mümkün değil.

Bizim ‘görevimiz’ geçmiş ile gelecek arasında ‘köprü’ olmak…

Bunun için gerekli olan donanım ise gizli potansiyel alanımızda mevcut.

Geçiş dönemi çocuklarının yeniden hatırlaması gereken çok şey var:

* sevgi

* şükran

* duyarlılık

* anlayış

* yaratıcılık

* cesaret

* bağlılık 

Bunların hiç biri bize ailemiz tarafından sağlıklı olarak veril(e)medi.Ama biz kendi çocuklarımıza vereceksek eğer,  öncelikle kendimizi geliştirmemiz şart.

Çocuğumuzun örnek aldığı biz isek, önce doğru olanı biz hayatımızda uygulamak zorundayız.

Sadece teorik ders emin olun işe yaramıyor, ikna etmenin en iyi yolu, karşındakine örnek olmaktan geçiyor.

Bu, büyük bir sorumluluk.

Ben eminim ki biz geçiş dönemi çocuklarında bu sorumluluğu taşıyacak güç de var, azim de…

Unutmayalım, hiçbir şey sebepsiz değildir… Hiçbir şey tesadüf değildir…

Sevgiyle kalın, geçiş dönemi çocukları !!!

Share This