Bu kitabı yazma nedenlerimden biri, diğer birçok tavsiye kitabının sunar göründüğü “yardımı” yardımcı bulmamam. Çoğunlukla getirilen öneri “iyileşmek için zaten iyi olmalısın” demeye geliyor. Bilirsiniz, “Kendini sev, yoksa kimse seni sevmez” gibi şeyler. Ne bu, şantaj mı? Neden herkese başından kendini öldürmesini söylemiyorlar?
Nunçi’nin en iyi yanlarından biri, kullanıp yararını görmek için hiç de sorunsuz olmanız gerekmemesidir. Ondan, mutluluktan havalara uçsanız da, berbat bir durumda veya bu ikisi arasında bir yerlerde olsanız da yararlanabilirsiniz. Aslında en kaygılı, huzursuz, sıkıntılı hallerinizde nunçi’niz en keskindir. Hatırlayın, zayıf durumdakilerin avantajıdır o.
Bununla birlikte zihninizi nunçi’nize açmanız ve oracıkta, size yardıma hazır farkındalığınızı harekete geçirmeniz gerekir.
Bunu nunçi’me ilk seferde kulak vermediğim için almam gereken sancılı hayat derslerine dayanarak söylüyorum.
Geçmişte sosyal fobi tedavisi gördüm; bunun kimileri için felç edici olabildiğinin son derece farkındayım. Ancak ne yazık ki sosyal fobi, yüzde yüz etkili yegâne çaresi -insanlardan uzak durmak- pratik ya da akla uygun olmayan o rahatsızlıklardandır. Bazen insanlar çok varlıklı olmanın onlara diğer insanlardan kaçma imkânı vereceğinin hayalini kurar, sonra bir de bakarlar ki başarı tam tersi etkiye sahiptir.
Ama eğer böyle hissediyorsanız dikkatinizi başkalarına vermek neden yararlı olsun? Sorun onlar değil mi?
Evet, bazı bakımlardan sorun insanlar ama nunçi ninjası için onlar aynı zamanda çözüm de. Ya da daha doğrusu çözüm, onlara bakış biçiminizi değiştirmek.
Sözü bir kez daha Stoacılara getirecek olursak, kontrolünüz altında olana odaklanmalısınız, bu da kendi yargılarınız ve hareketlerinizdir.
Dinsel önderlerinizden terapistinize kadar herkes size depresyonun en iyi tıp dışı tedavisinin başkalarına yardım etmek olduğunu söyleyecektir. Benzeri mantık sosyal fobi için de geçerlidir: En iyi tıp dışı tedavisi nunçi’dir. Nunçi güçlerinizi, enerjinizi rahatsızlığınızdan alıp çevrenizdeki insanlara odaklamada kullanabilirsiniz.
Budistler kaygılara “maymun zihin” der. Kaygınızı oradan oraya atlayan, gürültücü ve sizin bir parçanız olduğu için kurtulamadığınız bir maymun olarak düşünün. Maymunla savaşacak ya da onu zincirleyecek olursanız bu onu daha da kızdıracak, sesini yükseltecektir. Yapabileceğiniz, “Hadi koş, yakala oğlum! Aferin benim oğluma! iyi maymunum benim” diye bağırarak önüne dikkatini çekecek bir şey fırlatmaktır. Bu sonuncusunu Birleşmiş Milletler’de bir konuşma yapmak üzere kürsüye çıktığınız zamanlarda filan öyle yüksek sesle söylemeseniz daha iyi olur tabii ama demek istediğimi anlıyorsunuz.
Budistler maymunu nefesinize odaklanarak meşgul edebileceğinizi söyler. Sosyal fobinin yaklaştığını hissettiğinizde derin ve sakin nefesler alın ve birkaç dakika boyunca bir gözlemci olduğunuzu hatırlayın. “Biz sadece seyirciyiz Maymun.”
İnsanlarla konuşmak kaygı yaratıyorsa ilk nunçi kuralını hatırlayın ve zihninizi boşaltın; nasıl bir izlenim yaratmakta olduğunuzu düşünmeyin. Onun yerine, Sherlock Holmes’e yaraşır ayrıntılı bir rapor sunmak için para alıyormuşçasına karşınızdakini inceleyin. Ayrıntıları aklınıza not edin: Soluk soluğa mı? Öyleyse belki astımı vardır ya da formunu kaybetmiştir. Belki de sizin kadar gergin ve endişelidir! Omuzunda kusmuk lekesi mi var? Evde bir bebek olabilir. Bu detaylarla bir resim oluşturun: Böyle bir kadın bebeğini nasıl giydirir? Bebeğin odası pembe midir mavi mi, yoksa cinsiyet yansız bir renk mi? Bir dünya yaratıyorsunuz, vardığınız sonuçlar isabetsiz olabilir ama bunun gerçekten bir önemi yoktur. Şu anda odağı kendinizden uzaklaştırmaya ve bu şekilde kaygıyı azaltmaya çalışıyorsunuz. Karşınızdakinin insan oluşu ağır gelecek olursa ona birey olarak odaklanmayı bırakın. Kendinize nunçi biriminin mekân olduğunu hatırlatın -kendi dışınıza çıkın ve mekânı müzelerde gördüğünüz, bütün bir duvar boyunca uzanan dev taç giyme törenleri ya da piknik tabloları gibi tüm bir resim olarak derinlemesine algılayın.
Biliyorum, yaklaşmakta olan çok önemli sosyal bir olayın düşüncesiyle panik atağın eşiğine geldiğinizde “zihninizi sessizleştirin” ya da “başkalarına odaklanın” gibi öneriler sizden “Eksik olma, iyileştim bile” benzeri alaycı karşılıklar alabilir. Haklısınız. Fakat nunçi’nin her şeyden önce dikkatinizi kendinizden uzaklaştırarak sizi kimi en zorlu yaşam deneyimlerinden başarıyla geçireceğini söylediğimde bana inanın.
Alelade ayaküstü sohbetten kaygı duymak yerine alelade ayaküstü sohbet yapmamaya ne dersiniz? Başkalarının konuşmasına biraz kulak vermeye?.. Dikkatle izler ve dinlerseniz -yani Allah eksik etmesin, nunçi’nizi kullanırsanız- insanlar size ne söyleyeceğinize dair gereksindiğinizden fazla bilgi sunacaktır.
Not: Sosyal fobi insanlardan nefret etmekten farklıdır. Bu ikincisinde nunçi korkarım pek yardımcınız olamaz.