“İyi kalpli sersemler, varını yoğunu iltifat almak için harcar.”
Shakespeare
Herkes acıdan kaçmak için kullanılan yaygın bağımlılıkları bilir: yiyecek, alkol, yasal ve yasal olmayan uyuşturucular, kumar, TV, alışveriş, iş, seks vb.
Ama çoğu insan sinsice kendisini gizleyen bazı bağımlılıkların farkında değildir. Bu tür bağımlılıklar aldığımız nefes kadar görünmezdir. Zararları ise bilinen yaygın bağımlılıklar kadar yıpratıcıdır.
İşte ya da evde, başkalarının kendileri için yapabilecekleri şeyleri, başkalarından daha iyi yapacağınızı bildiğiniz şeyleri sırf başkalarını memnun etmek için üstlenip aşırı derecede çalışıyor musunuz?
Size yapılan yardım tekliflerini reddedip, sonra da ekstra işlerin içinde boğuluyor musunuz?
“İyi insan” olduğunuz için, insanların taleplerini yerine getirmekten kendinize zaman ayıramıyor musunuz?
İnsanlar size ‘’kontrolcü’’ olduğunuzu söyleyip tepki gösterdiğinde kızıyor musunuz?
Yaptığınız onca iş ve “iyilik”ten sonra değeriniz bilinmediği için kendinizi kurban gibi hissediyor musunuz?
İyice kızdığınızda suratınızı asıp, insanların size nasıl haksızlık yaptıklarından durmadan şikâyet ederek, onları sizi kontrol etmeye çalışmakla suçluyor musunuz?
Kontrol bağımlılığı… Onay bağımlılığı… Öfke bağımlılığı…
Kendi mutsuzluğumuzun sorumluluğunu başkalarına yüklemek için öfkeyi ya da gözyaşlarını kullanmak, bu da yetmezse sıkça hastalanarak ilgiyi üzerimizde toplamaya çalışmak da aslında kontrol bağımlılığıdır.
İçimizdeki değersizlik duygusunun acısından kaçmak için ihtiyaç duyduğumuz sevgiyi/onayı almak uğruna başkalarının bize karşı hissettiği duyguları kontrol etmeye çalışmak çok yorucudur.
Başkalarının bizimle ilgili ne düşündüğünü fazlaca önemsemek, kendimizi sevmek yerine, onların bize duyduğu sevgiyle kendimizi sevebileceğimizi sanmaktır.
Bu bakış açısıyla, yeni şeyleri öğrenmek ve deneyimlemek yerine sürekli ne söyleyeceğimizi ve nasıl davranacağımızı planlamak için çaba harcarız; sıkça kendimizi savunmak ve izahat vermek durumunda kalırız.
Tüm bağımlılıklar, duygularımızı kontrol etme ihtiyacından kaynaklanır.
Kontrol tutkusu ya da öğrenmek ve gelişim.
Sevgi/onay dilenciliği ya da kendini sevmek.
Bağımlılık ya da özgürlük.
Başkalarının sorumluluğu ya da öz sorumluluk.
Seçimlerimiz tüm davranışlarımızı şekillendiriyor.
Kontrol ve onay bağımlılığı ağır bir tutsaklıktır. Kendi yarattığımız hapishanenin kapısı açıkken bile özgürlüğe doğru koşamamaktır.
“İyi insan” olarak bilinmek uğruna yaptığımız fedakarlıklar bize de “iyilik” yaptığımız kişiye de zarar verir.
Başka birinin kendi başına yapabileceği bir şeyi onun adına üstlenmek, o kişinin kendisini geliştirmesini ve öz sorumluluk almasını engellemektir. Bu iyilik değil, iyi niyetle kötülük yapmaktır.
Sevgi adına, düşkünlük adına, koruma kollama adına çocuğunuzun, eşinizin, sevgilinizin, arkadaşınızın kendisinin yapabileceği şeyi siz yaptığınızda onların saygısını kaybedersiniz.
Hiç kimse sömürdüğü ve kullandığı birisine saygı duyamaz.
Saygının olmadığı yerde ne kadar sevgi olabilir ki?
Başkasını sevebilmek için önce kendinizi sevmelisiniz. Hiç kimseyi kendinizden daha fazla sevemezsiniz. Çocuğunuzu, eşinizi, sevgilinizi kendinizden fazla sevdiğinizi söylüyorsanız, bu sevgi değil bağımlılıktır. Her bağımlılıkta düşkünlük vardır. İçkiye düşkünlük ile çocuğa düşkünlük arasında fark yoktur.
İkisi de kişinin mutsuz ve doyumsuz olduğunun göstergesidir. Düşkünlüğün aslında zavallılık anlamına geldiğini bir düşünün…
Bir iyilik yapın kendinize. Kendinize, sadece kendiniz için zaman ayırın.
İşte bu, kendine sevgi vermenin, değerlilik duygunuzu geliştirmenin yollarından biridir.
Dünyadaki tüm insanlar kadar siz de kendi sevginizi ve ilginizi hak ediyorsunuz.
Nil Gün