Bu yorum Ahmet Altan’ın Dindar Olmak İsterdim yazısına yapılmıştır.

Dünyada bir çok din var ve her dindar en iyi dinin kendisininki olduğunu söylüyor. Peki hal böyleyken, neden her din ortak konuları işliyor sizce?

Neden hepsi, bir insanın diğerine nasıl davranması gerektiğini söylüyor?

Neden yaratılmış her canlıya hak ettiği saygıyı göstermemizi söylüyor?

Peki bunlar, din/dil/ırk ayırt etmeksizin, evrensel yasalar olamaz mı?

Bir düşünün…

Hangi insanın hangi dine mensup doğacağını kim tayin ediyor? Ya da renginin beyaz mı siyah mı olacağını?  Ya da kadın mı erkek mi doğacağını?

Eğer tanrı tayin ediyorsa, böyle bir ayırımı neden yapıyor sizce?

Peki evreni yaratan tanrı ise, evren sürekli bir gelişim halkindeyken, sizce hangi din anlayışı olduğumuz yerde kalmamızı, sorgulamadan, araştırmadan, gelişmeden ve ezbere zihniyet ile şekilci davranmamızı ister ki?

Evrende dişi ve erkek, birbirini tamamlayan bir sürü unsur varken,
hangi evrensel anlayış kadını erkekten ayrı tutabilir ki?

Evrene bir bakın, doğayı gözlemleyin, irili ufaklı her detay birbirini tamamlar mahiyette. Biri olmadan diğeri var olamıyor. Peki buna rağmen biri diğerinden daha önemli yada daha önemsiz diyebilir miyiz?

Bu şekilcilikten ne zaman kurtulacağız?

Bencil düşünceden evrensel düşünceye geçiş ne zaman olacak?

Ne zaman başkalarının dayatmaları, başkalarının deneyimleri ile yaşamaktan vaz geçeceğiz?

Burada en büyük iş anne babalara düşüyor.

Anne babalar!

Sizin yaşadığınız hayat kusursuz mu ki çocuklarınızı sizin izinizden gitmeye zorluyorsunuz?

Yaşamınız mutluluk abidesi mi ki, çocuklarınızı da kendi mutsuzluğunuza sürüklüyorsunuz?

Bırakın çocuklarınız kendi doğrularını/yanlışlarını yaşasınlar, sizin gösteremediğiniz cesareti göstersinler.

Onlar sizden nasıl yaşanmayacağını öğreniyor, siz de onlardan nasıl yaşanacağını öğrenebilrisiniz belki.

Kıymayın çocuklara, onlar sizin değil, evrenin çocukları.

 

Share This