Şehirlerde yaşayan çoğu insan hayatının yüzde doksanını kapalı alanlarda geçiriyor. Ofiste, evde… Kapalı alanların çoğunda hava, dışarıdaki havadan beş misli daha kirli. Ve biz bu havayı gün boyu soluyoruz.
Ortalama bir evde ya da ofiste bin beş yüzü aşkın sayıda toksik duman saçan kimyasallara maruz kalıyoruz. Bu, gerçekten alarm verici bir rakam. Kapalı alanlarda soluduğumuz havanın gerçeği bu. Hava… Nefes… Sağlık… Hayat!
Doğanın kucağında mis gibi temiz havayı soluyarak nasıl da hem canlanırız hem sakinleşiriz. Düşüncelerimizin ve zihnimizin berraklaştığını hissederiz. Yaratıcılığımız ve ilham gücümüz artar.
Evimizde ve işyerimizde soluduğumuz havanın ne kadar toksik (zehirli) olduğunun farkında mıyız?
Öncelikle evle ofisin havasının temelini evin ve ofisin içinde bulunduğu çevre belirliyor. Çevre derken, caddelerde, sokaklarda ağaç olup olmamasını; caddelerden, sokaklardan geçen arabaların yaydığı egzozlu havayı; mevsim kış ise yakılan kömürden gelen zehirli dumanları, binaların ve yer döşemelerinin yapılmasında kullanılan materyallerden yayılan kimyasalları kast ediyorum.
Evin/işyerinin içinde kullanılan kimyasal temizlik malzemeleri, sigara dumanı, nem, küf, evcil hayvanlar, kokulu mumlar, uzun zamandır filtreleri değiştirmeden kullanılan havalandırma, ısınma ve klima tesisatı, sürekli soluduğumuz havayı sağlığımıza son derece zararlı toksik maddelerle dolduruyor.
Kapağı kapanmadan sifonu çekilen tuvaletlerden bakteriler ve virüsler beş metre yarıçapında alana yayılıyor. Banyolarımızda bulunan diş fırçalarımızın, taraklarımızın, sabunlarımızın üzerine konuyor.
Kapalı alanlarımızı sağlıklı nefesler alabileceğimiz ortamlara dönüştürmenin doğal yolları var. İşte bu yazının size yararlı olacak özeti:
NASA’nın iki yıl süren araştırması, evlerimizde ve ofislerimizde yetiştirdiğimiz bazı bitkilerin havadaki en zararlı toksinleri yirmi dört saat içinde yüzde 87 oranında azalttığını gösteriyor.
Günlük yaşamımızda evimizde ve ofisimizde fark etmeden buharlaşmasından zarar gördüğümüz dört temel madde:
Benzen: Günlük hayatta kullandığımız birçok maddede bulunan benzen, yağlar, boyalar, oje, mürekkep, plastik ve kauçuk malzemeler, ev tadilatı, mobilya cilası, tutkal, deterjan, sigara tütünü ve benzinde bolca mevcut. (Sigara tütününde ve sigara kâğıdında 7000 küsur bağımlılık yaratan kimyasal bulunduğunu hatırlayın. Şu anda içtiğiniz sigara otuz kırk yıl önce anne babalarınızın içtiği sigaralarla aynı değil. Markası aynı olsa bile. Günümüz sigaraları yüzde elli tütün, yüzde elli kimyasallar ve bağımlılık yaratan ek maddeler içeriyor.)
Yan etkileri: Benzen, kromozom bozuklukları, kansızlık ve kemik iliği rahatsızlıklarına, kan kanserine, cilt rahatsızlıklarına, baş ağrısı, halsizlik, bulantı ve çarpıntıya, gözde katarakta, bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabiliyor.
Formaldehit: İç mekânlarda en çok karşılaştığımız kimyasal maddelerden biri. Sıkıştırılmış ağaçtan yapılmış mobilyalarda (özellikle büro mobilyaları) kâğıt havlu, peçete paket kâğıtları, yer döşeme ve halıların alt yüzeylerindeki yapışkan bölümlerde bazı kumaşlarda kullanılıyor. Isınma ve yemek pişirmede kullanılan doğal gazda ve sigara dumanında da mevcut. Kullandığınız şampuanların çoğunda bu madde var.
Yan etkileri: Göz, burun ve boğazda mukozayı zedeleyerek rahatsız ediyor. Ciltte alerji ve baş ağrısı yapıyor. Astım ve kanser yapıcı etkileri var.
Trikloroetilen (TCE): Kuru temizlemede, baskı mürekkebi, boya, vernik saç spreyleri ve tutkallarda bol miktarda kullanılan yaygın bir madde.
Yan etkileri: Başta akciğer olmak üzere bazı kanser türlerine sebep olduğu biliniyor.
Karbonmonoksit: Doğalgaz, gazyağı, benzin, tüp gazı, kömür ve odun gibi yapısında “karbon” bulunan yakıtların yanması veya tam olarak yanmaması sonucunda oluşan dumanda yer alan zehirli bir gazdır. Tatsız, renksiz, kokusuz olması ve tahriş etme özelliğinin olmaması nedeni ile fark edilmediği için “sessiz katil” olarak bilinir.
Yan etkileri: Huzursuzluk, yorgunluk hissi ve nezle hali, şiddetli baş ağrısı, bulantı / kusma, karın ağrısı, göğüs ağrısı ve çarpıntı, uyuşukluk ve uyuklama, Bayılma ve nöbet geçirme, solunumun durması ve ölüm.
Bu bitkiler size yüzde yüz koruyuculuk sağlamaz ama yüzde 87 oranında yarar sağlar.
Örneğin iki yüz metrekarelik bir apartman dairesi için on beş yirmi santimetre çapında saksılarda büyüyen minimum beş altı ev bitkisi gerekiyor; ama herhangi bir ev bitkisi değil elbette. Her bitkinin kendine has sağlığa yararlı özellikleri var.
Çoğumuz evlerimizde yetiştirdiğimiz bitkileri dekorasyon amaçlı kullanıyoruz. Onların işlevlerinden haberdar bile değiliz. İşlevsel bitkileri kullanmak daha akıllıca değil mi?
Newecologist.com’da yayınlanan en iyi on hava temizleyici bitkinin altısı ülkemizde de yetişiyor. Ama bu sitede yayınlanmayan başka bitkiler de harika hava temizleyicileri.
İşte size ilk fırsatta bir çiçekçiye uğrayıp evinizin ya da ofisinizin havasını temizlemek için alabileceğiniz on iki saksı bitkisi:
1. Şeytan sarmaşığı (Epipremnum aureum)
Kediniz varsa salon sarmaşığı olarak da bilinen bu bitkiye dikkat edin; yapraklarını yemesin; ağız çevresinde iltihaplanmalara, dil ve dudaklarda yaralara ve kusmaya neden olabilir.
2. Kurdele çiçeği (Chlorophytum comosum)
3. Güve orkidesi- pembe ya da beyaz (Phalaenopsis)
4. Ağaç minesi- pembe (Lantana camara)
5. Devetabanı (Philodendron)
6. Afrika Menekşesi (Saintpaulia ionantha)
7. Yılbaşı Kaktüsü (Schlumbergera)
Kaktüslerinizi bilgisayarınızın yanına koymanızda yarar var. Feng Shui’ye göre uygun olmasa da.
8. Kasımpatı (Chrysanthemum)
9. Barış çiçeği/Yelken çiçeği (Spathiphyllum)
10. Çin herdemyeşili (Aglaonema)
11. Paşa kılıcı (Sansevieria Laurentii)
Özellikle yatak odaları için. Başucu komodinin üzerine koyun.
12. Benjamin (Ficus benjamina)
Bu bitkiler canlı hava temizleyicileri. Hava kirleticileri/zehirleri astım, alerji, üreme ve nörolojik bozukluklar gibi birçok hastalıkla da ilişkili. Yaşadığımız alanda sentetik materyallerden yayılan kimyasal kirliliği emme konusunda uzman olan bu bitkileri evinizin ya da ofisinizin bitki için en uygun olan köşesine yerleştirin. Bu bitkilerin nasıl bir ortam istediği konusunda araştırmayı internetten yapabilirsiniz. Malum kimi güneş istiyor kimi kuytu köşeyi. Kimi sıcak seviyor kimi serinliği. Kimi bol su istiyor kimi çok az su ile yetiniyor.
Onlara iyi bakarsanız onlar da size çok iyi bakar.
Ev ya da ofisimizde bir kirlilik daha var. Bağışıklık sistemini çökertici, kanser hücrelerini tetikleyici radyasyon kirliliği. TV, bilgisayar, mikrodalga fırınlar ve tüm elektronik aletler.
Bunun için de evinizde bu aletlerin bulunduğu odalara Himalaya tuzu lambalarını koyabilirsiniz. Bizim evde salonda, çalışma odamda ve yatak odasında tuz lambaları var.
Sağlık, görünmeyen zararlardan kendini korumayı gerektiriyor. Bitkilerinize bebeğiniz gibi bakın. Onlar size hayat veriyor. Sizin onlara verdiğiniz emek ve zamandan çok daha fazlasını size veriyor. Değer bilin. Tozların ve kimyasalların onların nefes almalarını engellediğini bilerek büyük yapraklı bitkilerinizin “akciğeri” olan yüzeylerini üç ayda bir silin. Onlarla konuşmanın mucizelerini biliyorum. Onlar da canlı. İletişime, ilgiye ve sevgiye ihtiyaçları var.
Sevgiyle hoşça olun.
Nil Gün