Örüntüleri Değiştirmek
Bindiğin atın ölü olduğunu gördüğünde en iyisi ondan inmektir.
-Dakota kabile deyişi
Hayata ve sorunlarınızın çözümüne kökten farklı bir yaklaşımı öğrenmeye hazırlanın. Bu yaklaşım başta inanılmaz derecede basit görünebilir. Benim sorunlarım bundan çok daha karmaşık, kökleri de daha derinde, diye düşünebilirsiniz. Ama bu yaklaşıma bir şans verin. Denediğinizde çözüm odaklı yaklaşımın gücünü keşfedeceksiniz. Son yıllarda bu yaklaşım psikoloji alanında büyük bir yaygınlık kazandı. Çoğu terapistin düşüncesi özellikle ciddi, uzun süreli problemlerde kayda değer bir değişimin yıllar aldığı idi. Çözüm odaklı yaklaşım kişinin değişimleri hızla yapabileceğini gösterdi. Ben ve bu şekilde çalışan diğerleri binlerce terapiste sorunlara çözüm odaklı yaklaşmayı öğrettik. Terapistler bu çalışma biçimini keşfettikten sonra eski yola nadiren dönüyor.
Çözüm odaklı yaklaşım şimdi ve geleceğe odaklanır ve kişiyi harekete geçip bakış açısını değiştirmeye teşvik eder. Bizi etkilemiş ve bugün bulunduğumuz yere getirmiş olması dolayısıyla geçmiş önemlidir ama onun geleceğinizi belirlemesine izin vermek hatadır. Onun yerine bu yaklaşım geçmişi kabul edip koşulları değiştirmeye koyulmayı önerir.
Bir süre önce dünyanın önde gelen “terapistlerinden” ve bir tavsiye köşesi yazarı olan AnnLanders’a gelen ve bu yaklaşıma mükemmel bir giriş sunan bir mektubu okudum. Bir kadın, kadınlara hitaben kocalarının horlamasından yakınmamasını yazmış. Kocası yıllarca yüksek perdeden horlamış durmuş, o da bundan sürekli şikâyet etmiş. Kocası horladığına inanmıyormuş. Kadın sonunda bir kayıt cihazıyla tersini kanıtlayacağını söylemiş. Gidip uyumasını, gönlünce de horlamasını istemiş. O gece adamın gürültülü değil usulca (“bir fare gibi”) horladığını duyup şaşırmış. Bunun ardından adam bir daha hiç yüksek sesli horlamamış. Mektup dokunaklı bir biçimde sona eriyordu; kocası bir yıl önce ölen kadın onu çok özlediğini, onun yeniden yüksek perdeden horladığını duyabilmeyi ne kadar istediğini belirtiyordu (AnnLanders’ın köşesi, Omaha World Herald, 13 Aralık Pazar, 1987). Bir ses kayıt cihazının araya girişi horlamaya nasıl çare olabilmiştir? Cevap, bir şeyi hep aynı biçimde yaptığımızda aynı sonucu alırız. Fakat farklı bir şey yaparsak genellikle değişim olur. Aşağıdaki öyküyü bir düşünün:
Adamın biri Çin’de yıllarca hapis yatar. Bir gün hapishanede çalıştığı atölyede gözü zemindeki talaşların arasındaki parlak tel parçalarına takılır. Hücresine biraz hoşluk getirmek için bunları toplayıp bir şişeye koyar. Yıllar süren mahkûmiyetinin sonunda hapishaneden salıverildiğinde oradaki yıllarının anısı olarak tel parçalarıyla dolu şişeyi yanına alır. Artık çalışamaz hale gelen yaşlı bir adam olarak tam da gardiyanların mahkûmları uyandırdığı saatte uyanmakta, hapishanede ışıkların söndürüldüğü saatte de yatmaya gitmektedir. Evinin odalarında hücredeki düzeniyle, dört adım ileri, dört adım geri giderek volta atar. Böyle geçen bir süre sonra bir gün yılgınlık duyar ve şişeyi kırar. Bir de bakar ki paslı tel yumağı şişenin biçimini almış (Bette BaoLord, 1990, sf.3).
Sorunlarımız olduğunda çoğumuz şişe biçimli bir hayatı olan bu adama benzeriz: Durmadan aynı hareketleri yapıp neden aynı sonuçları aldığımıza şaşarız. Klişelere konu olan ülke dışına çıkmış Amerikan turist gibiyizdir biraz. İngilizce bilmeyen birine yön sorarken cümleyi daha yüksek sesle ve daha yavaş tekrarlar: DİYORUM Kİ… ACABA… EYFEL… KULESİNE… NEREDEN GİDİLİYOR!
Yaptığımız işe yaramadığında çoğunlukla bu kez daha vurgulu bir şekilde tekrar deneriz. Kimi zaman bu ısrar sonuç getirir (çocuğunun tutturması karşısında usanıp pes etmiş ana babaların da doğrulayacağı gibi) ama sıkça da bizi istediğimizi elde etmekten alıkoyar.
Dolayısıyla sorun çözmenin bir yolu neden ortaya çıktığını analiz etmek değil, onu çözmek için yaptığınız şeyi değiştirmektir. Bunu yapmanın yolu da nasıl durmadan aynı şekilde davrandığınızı (sorun örüntüsü) belirlemek ve başka bir şeyle deneyler yapmaya başlamaktır (örüntüyü kırmak). Bu, sorun başka birisi olduğunda bile işe yarar zira kişilerarası bir örüntüde siz kendi payınıza düşeni değiştirdiğinizde genelde sizin değişiminiz sonucu diğer kişi de değişecektir.
Ben buna sorunun oluşumunu değiştirmek adını veriyorum.