Yapılan araştırmalara göre, insanın zihninden günde yaklaşık 40 bin düşünce geçiyormuş.

Gerçi bunların hepsi bilinç boyutumuza çıkamıyormuş ama her şeye rağmen, bu müthiş bir rakam !

Bunu ilk duyduğumda ‘vay be’ dedim, zihnimizi bu kadar verimli kullandığımızın neden farkında değiliz acaba ?

Sonra öğrendim ki, bu 40.000 düşüncenin önemli bir kısmı da, gün boyunca kendini durup durup tekrarlayan düşüncelermiş.

Bilin bakalım kendini bu kadar sık tekrarlayan düşünceler nelermiş?

 Hani o dur durak bilmeyen düşüceler var ya, kafamızı sürekli meşgul eden, rahat bir uykuya dalmamızı engelleyen, uykuya dalabilsek bile bize kabuslar gördüren veya bedenimiz bir ortamda iken aklımızın başka ortamda olduğu an’lar, işte bunlar hepsi kendini gün boyunca tekrarlayan, zihnimizi bloke eden ve An’da olmamızı engelleyen düşünceler…

Yani:
Korkularımız
Endişelerimiz
Üzüntülerimiz
Acaba’larımız
     Pişmanlıklarımız
   Suçlamalarımız

Bunlar tamamı ile geçmişe ve geleceğe ait düşünceler…. An’dan uzak olan düşünceler….

Bu derece An’dan uzak düşününce, elbette An’dan uzak yaşanıyor hayatımız !

İstediğimiz kadar An’da kalma egzersizleri yapalım, istediğimiz kadar An’da olmakla ilgili olumlamalar yapalım, bizzat aksiyona geçmediğimiz sürece hiç birinin etkisi kalıcı olamıyor.

Çünkü Evren pasifliği sevmez, aksiyon görmek ister.

Ne zamanki tüm bu olumsuz duygu ve hissiyatımızı onların zıttı olan karşılığına dönüştürerek, onların her birinden özgürleşeceğiz, işte o zaman mucizeler yaratacağımıza inanıyorum.

Lütfen şimdi birlikte hayal edelim, sadece hayal edelim…

Korkularımızdan, endişelerimizden, üzüntülerimizden, acaba’larımızdan, pişmanlıklarımızdan ve suçlamalarımızdan özgürleşirsek,

o malum düşünceleri durup durup tekrarlamazsak, o zaman o 40 bin düşüncenin içerisinde oluşan boşluğu hangi düşünceler dolduracak acaba ?

Biliyorsunuz, evren boşluğu sevmez!

Yani gerçekten An’da yaşamayı başardığımızda, zihnimiz gün boyunca neler düşünüyor olacak acaba ?

Oluşan boşluklar hangi düşüncelerle dolacak dersiniz ?

Acaba giden ‘eskinin’ yerine şu ‘yeniler’ gelecek diyebilir miyiz ?

***

Korkularımızdan özgürleşince, zihnimiz artık ‘Atılacak cesur adımları’ düşünecek fırsatı yakalayacak !

Endişelerimizden özgürleşince, zihnimiz sonunda ‘Güven’ duygusunu tadacak !

Üzüntülerimizden özgürleşince, zihnimiz ‘Sevinç ve Mutluluk’ üzerine kafa yoracak !

Acaba’larımızdan özgürleşince, zihnimiz ‘Tutarlılık ve İrade’ üzerinde çalışacak !

Pişmanlıklarımızdan özgürleşince, zihnimiz ‘Affediş ve Sevgi’ ile meşgul olacak !

Suçlamalarımızdan özgürleşince, zihnimiz akabinde ‘Öz Sorumluluk’u teşvik eden düşünceler’ geliştirecek !

Ve ister istemez, zihnimiz bilinçaltımızla ve süper bilinçle de işbirliği yapacak !

Tabi bu yeni tohum düşüncelerin bilinçaltımıza kök salabilmesi için, onları sık sık beslememiz gerekecek,

minik minik aksiyonlarla desteklememiz gerekecek, gelişmelerini ‘sabırla’ takip etmemiz gerekecek…

Çünkü biz de onlarla birlikte gelişeceğiz…

Peki alıştığımız rahatlık alanımızdan çıkmak istemezsek ne olur?

İkincil kazançlarımız sebebi ile negatif düşünce kalıplarımızı dönüştürmek istemezsek ne olur?

O zaman, korkularımızı her düşündüğümüzde, onları o an tekrar hissederiz.

Ya da endişelerimizi düşündüğümüz her an, yeniden endişeli bir duygu haline gireriz.

Akabinde sergilediğimiz davranışımız da, bu duygu halini yansıtır tabi.

Başka türlüsü mümkün mü?

Böylece, istem dışı da olsa, Çekim Yasasını devreye sokmuş oluruz !

Hem de hiç istemediğimiz bir şekilde !

Ondan sonra da ‘Korktuğum başıma geldi’ ya da  ‘Endişelenmekte haklıymışım’ diye alışageldiğimiz şikayetlerimize devam ederiz…

Seçim, her zamanki gibi BİZİM 🙂

Share This