Kulağıma çok gelmeye başladı bu söz “İnsan İsterse,”… Keyfi gelecek ve insan isteyecek… İsteyecek ve mutlu olacak ya da coşkuyu kucaklayak. Ama tüm bunlar insanın keyfi gelecek ve isterse olacak!

İnsan istemeyi biliyor mu acaba?

Ben hala emin değilim. İnsan karamsar olmuş, insan çaresizliği kabullenmiş ve insan insanlıktan çıkmak üzere…

Gökyüzüne bakıyorum, ne kadar da çok olumsuzluk dalgaları var! Hissediyorum. Ve ne acı ki insan, olumsuzluklarla çevrelenmiş dünyaya hala negatif enerjisini kusuyor. Farkında bile değil bunun, dünyasını kararttığından bihaber…

Coşku yok diyorsun, mutluluk uzak diyorsun, kendini keşfetmeden sen bunları aramaya koyulmuşsun. Yürüyerek dünyanın çevresini turlamak gibi bir şey bu.

Sana küçük bir sır vereyim mi? Eğil o halde biraz, kulağına fısıldamalıyım… Bu çok önemli bir sır benim için; ama sır olmaktan çıkacak birazdan. Çünkü bu sırrımı artık sen de bileceksin. 

Dinle! “Sen acıyı çok seviyorsun; çünkü o seni yaşama bağlıyor. Var olduğunu, nefes aldığını hissettiriyor sana ve sen acıdan asla kopamıyorsun!”

Evet, bu artık bir sır değil. Bunu düşünmelisin, bunu paylaşmalısın. Yaşamında neler olup bittiğinin farkındalığıyla yüzleşmelisin. İnsan isterse acıdan uzaklaşır evet acıyı dünyasına bile sokmaz isterse insan; ama isterse… İstemeyi bilirse…

Evrene güvenmelisin ve kendini keşfetmelisin. Her şey ortada biliyorsun ve herkese eşit sunulmuş durumda… Sakın bana “Her şey eşit değil” deme! O zaman sana koca bir aptal gözüyle bakarım. O zaman seni yaşamıyor varsayarım. O zaman sana kayıpsın derim.

Önce istemeyi öğrenmelisin. Bunun bir kursu yok, bunun bir eğitmeni yok. Tek eğitmen sensin, kurs senin içinde!

Yürüyerek dünya turunu bırak artık ve kendini keşfet, sonra da varlığınla kucaklaş…

Share This