Sonbaharı taşımasını bilen az şehir vardır dünyada, biri İstanbul…
İstanbul çoğu zaman arabesk bir şarkının sözleri gibi yaşasa da sonbaharı, ne tür müziği severseniz sevin ondan aldığınız hazzı verir size.
İstanbul yorar insanı, çileden çıkarır isyan ettirir; aynı zamanda hiçbir yerde bulamayacağınız yaşam ışıltılarını sunar size.
Hele bir de bu şehre aitseniz herkesten başka aşık olursunuz.
İstanbul aşıkları aşık olduklarında,başka şehirler kaçıştır. İstanbul aşk acısı çektirir, İstanbul unutmayı yavaşlatır, hafızanı güçlendirir.
Eğer uzaklardaysa sevdiğin, onun yanında olmak mı İstanbul’da kalmak mı sorusu hep cevapsız kalır; çünkü geçemez insan İstanbul’dan diğer yanda aşk da olsa…
Eski bir Türk sanat müziği bestesidir aşk; arabeskin acılı, hüsranlı dizelerinin yerini çiçek kokulu aşk besteleri alır.
İstanbul kadını şımartılmayı sever; cilvesi kaprisi görülmemiştir kimsede. Aşkı da bir o kadar eşsizdir çünkü sevgilisinden önce bir şehre aşıktır; kıskançlığı da kaprisi de ondandır… İstanbul’u şehrin tüm kadınlarıyla paylaşmayı zorunlu olsa da kabullenir ama sevgili yegane ona ait olması gerekendir.
Zaman zaman en yakın dosttur kadına İstanbul. Ağladığında, bağıra çağıra isyan ettiğinde saklar; bazen de düşkün hali görünmesin diye kadının karartır günü.
Aşkını alır İstanbul, görülmemiş aşkı verir. Yanındaki sevgiliyi isyan ettirir, uzaklara gönderir; ama yalnız bırakmaz, hep baktığın yöndedir.
Masmavi gözlerindeki umut milyonlarca insana yaşama sevinci verir.