“Hayatta hissettiğiniz aşk, içinizde hissettiğiniz aşkın yansımasıdır.”
-Deepak Chopra
Başarılı bir ilişki, temelde iki şeye dayanır: doğru zamanda doğru insan. Söz konusu ilişkiler olduğunda, hatırlanması önemli olan ilk şey, genelde tencerenin yuvarlanıp kapağını bulmasıdır. Yani, kimseniz ya da kim olduğunuzu düşünüyorsanız kendinize çekeceğiniz şey de odur.
Kendinize değer vermiyorsanız, size iyi davranmayan birinden hoşlanırsınız ve bu sizin için sorun olmayacaktır çünkü erkek, kendiniz hakkında hissettiklerinizi onaylıyor olacaktır yalnızca. Ve bu hayatınızın her alanı için geçerlidir: eğer bir şeyi hak ettiğinizi düşünmüyorsanız, ona asla sahip olamazsınız. Ve sahip olursanız, kaybetmekten her zaman korkarsınız.
Eğer duygusal olarak erişilemezseniz, daha önceki bölümlerde tartıştığımız gibi, duygusal olarak erişilemez bir erkeği çekersiniz kendinize. Dolayısıyla, cezbetmek istediğiniz türden bir insan haline gelmeniz sizin için önemlidir. Her şey, sizinle ve kendinizin en iyi versiyonu olmanızla başlar.
Kendinizi Sevmek & Daha Özgüvenli Olmak
Özsaygı, sağlıklı etkileşimlere yol açmakla kalmayıp, aynı zamanda sizi olduğunuz gibi sevebilecek birini cezbeder. Eğer kendi içinizde kendinizden emin değilseniz, dışarıdan onay ararsınız.
Düşük özsaygı, istediğiniz türden bir aşka sahip olmanızı engelleyebilir ve eğer bir ilişkideyseniz, sahip olduğunuz aşkı mahvedebilir. Romantik bir partner size kendinizi iyi hissettirebilir ama özsaygınızın tek kaynağı olamaz asla. Eğer kendinizle ilgili iyi hissetmiyorsanız, onun iltifatları ya da okşayışları ya da sevgi gösterilerinin hiçbir etkisi olmayacaktır ve onun samimi olduğuna gerçekten güvenemeyeceksinizdir. Akılcı düzeyde bu mantıklıdır çünkü siz kendinizi sevmiyorsanız başkasının sizi sevdiğini nasıl kabul edebilirsiniz ki?
Zehirli pozitiflik yaymakla suçlanmamak için, kendinizi sevmekten neyi kastettiğimi açıklamak istiyorum. Kendinizle ilgili her şeyi sevmenizi kastetmiyorum, yani eğer isterseniz bunu yapabilirsiniz ama bu gerçekçi bir hedef değil. Ayrıca, kendini sevmenin son noktası yok, bir maratonun bitiş çizgisini geçmek gibi değil. Doğrusal bir yolculuk değil, inişler ve çıkışlar olacak ve bir ömür boyu sürecek. Ama kendinizi sevmenizi söylediğimde, gerçekten de sevgiye layık olduğunuzu bilmenizi kastediyorum. Sevilir olduğunuzu. Sizdeki iyiyi kucaklayın ve içinizdeki kötüyü utanmadan ya da yargılamadan kabul edin. Bunların kim olduğunuzun birer parçası olduğunu ve tüm resmi kabul edin.
Mesele şu ki, dışarıdan içinize ancak içinizde hissettiğiniz kadar sevgiyi sokabilirsiniz. Eğer kendinizle ilgili iyi şeyler hissetmiyorsanız, başka birinin sizi sevebileceğine asla inanmayacaksınız. Sürekli olarak kaderinize, önemsediğiniz erkeğin sizi terk etmesine razı olarak sevilmeye değer olmadığınız “gerçeğini” meşru kılacaksınız.
Özsaygının hayatımızın her alanı için önemli, sayıca çok sonuçları vardır. Özgüven ve kendine saygı algısını inşa etmek her zaman kolay değildir ama hayatınızı olumlu yönde çarpıcı biçimde değiştirebilir.