Kadın olmak güzeldir.

Bir gülüş, bir bakış, bir dokunuş, bir yürüyüş, bir fotoğraf,  bir şiir, bir şehir, bir şarkı, bir renk, bir koku, bir resim, bir romandır kadın. Zarafettir kadın, asalettir.
 
Her kadın güzel olmak, parlamak, ışıldamak ister. Bu yüzden bir kadın kıyafet giydiğini unutturmalı. Giydikleri üzerinde hayat bulmalı. Kıyafetleri, aksesuarları, kokusu, makyajı onun doğal bir parçası olmalı, onu ve ışığını yansıtmalı.

Kıyafetiniz ve makyajınız sizi yansıttığında, tam uyduğunda ve sizinle bir olduğunda, aldığınız iltifat “Ne güzelsin!”dir; uymadığında ise “Kıyafetin/Makyajın ne güzel!”

Her kadının kendisini bilmeyi öğrenmesi gerekir. Kendisini keşfetmeli, kendini, kendindeki en iyiyi bulmalıdır.

Her kadın, kendinde güzel olanı bulana kadar aynaya bakmalıdır. Uzun zaman da alsa kendindeki güzelliği mutlaka bulmalıdır.

Kadın hep aynı şeyi yapmak istemez, yenilenmek, gelişmek ister. Geçmişte yaptıklarını yok saymak, değersizleştirmek de istemez. Kendini aşmak, kendinin en iyi versiyonu olmak ister.

Her kadın, bir erkek tarafından tutkuyla ve delice sevilmelidir. Her sabah, güzelliğine, zekâsına, varlığına övgüler alan ve şükran duyulan kadın;  “çok güzelsin, çok zekisin, iyi ki varsın” denilen kadın, o kadına dönüşür. Kadın aşktır, kadın sevgiyle ve ilgiyle beslenir; daha da, daha da, daha da güzelleşir.

Ahmet Altan’ın çok sevdiğim bir yazısı vardır: Bir Kadın Değil Bir Hayat Seçmek başlıklı. Der ki: “Hayatınız, seçtiğiniz kadındır. Çünkü bir kadın değil, bir hayat seçersiniz.”

Kadın olmak güzeldir.
Kendini bulmak, bunları bilmek daha da güzeldir.

Güneş olmazsanız yıldız olun, ama gökteki ya da denizdeki en parlak yıldız siz olun! Işığınızı yansıtın…

Sevgilerimle

Share This