Bugün dünya kadınlar günü!

Kadının toplumdaki konumunun, sorunlarının, nereden nereye geldiğinin konuşulup, tartışıldığı bir gün. Sonra bir yıl daha unutulabilir. Bir günde her şey hallolur nasıl olsa:)

Türkiye’de ilk kez 1921 yılında ‘’Emekçi Kadınlar Günü’’olarak kutlanmaya başladı. ‘’Bizim de söz hakkımız var’’ diyen bir grup kadındı onlar.

1975 yılında ‘’Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı’’programından Türkiye’nin de etkilenmesiyle, aynı yılda ‘’Türkiye 1975 Kadın Yılı’’kongresi yapıldı.

1984 yılından sonra ise daha yaygın olarak kutlanmaya başladı ve günümüze kadar gelmeyi başardı. Başardı diyorum çünkü başarılamamış o kadar çok şey var ki kadınlarla ilgili.

Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyon dolardır. En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir. Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.
(Kaynak: 2006 yılı BM araştırma verileri)

8 Mart Dünya Kadınlar günü Türkiye’de ne yazık ki sadece şehirli kadınlar tarafından kutlanmakta, hatta bilinmektedir. Doğu illerinde yaşayan kadınlar, kadın olduklarının farkında bile değiller henüz. Hatta kadınlığın erkeklere hizmet etmekten öte birşey olmadığını düşünüyorlar, o şekilde yetiştiriliyorlar ve çoğu da kendini kadınlığından dolayı suçlu ve günahkar kabul ediyor. Kendi topraklarındaki gelenekleri ve baskıyı şehre taşıyan ailelerin de sayısı oldukça fazla.

Peki bütün bu bilgileri bilmek yetiyor mu? Biz eğitimli kadınların bu konuda üzerine düşen görev yok mu? Günümüzde hala tartışılan türban konusu da aslında baskıcılığı ve yasakçılığı yansıtmıyor mu? Bütün bu sorunların çözümlenmesi için dışsal bir güçten medet mi umuyoruz? Birisi çıkacak, sihirli değneğiyle her şeyi düzeltecek diye mi bekliyoruz!?…

Sorumluluğun olmadığı yerde sorun  vardır.

Duyarlılığımızı en yakın çevremizden, ulaşabildiğimiz en uzak noktaya kadar göstermeliyiz.

Kendimiz aydınlanmalı ve o aydınlığın etrafımıza da yayılmasına izin vermeli, bu konuda EMEK vermeliyiz.

Birgün değil hergün dokunabildiğimiz kadar insanın hayatına, yüreğine dokunmalıyız.

Çevrenize bir bakın!!! Yanınızda çalışan, evinize temizliğe gelen, apartmanınızda görev yapan kadınlara!!! Onlardan başlayabiliriz değil mi?

Kadının ve erkeğin eşit olduğunu sadece söylemlerde bırakmadan, erkeklerin kadınlara bakış açısını değiştirmek ve geliştirmek adına da adım atabiliriz… Kendimiz model olabiliriz!…

Evet biz bunu yapabiliriz!!!

Hadi ne duruyoruz! Bugün Dünya Kadınlar Günü!

Bugünden başlayalım sorumluluk almaya ve hergün bir çizik atalım aydınlattığımız, yüreklerine dokunabildiğimiz insanlar için!

Biz KADINIZ! Bizim adımız SEVGİ!
Işığımızı yayma zamanı ŞİMDİ!
Kutlu olsun ÖZGÜRLÜĞE EVET!!!!

Share This