Öyle veya böyle yaşanıyor hayat. Günlerin birbirini kovalaması hiç bitmiyor. Kimi zaman hızlı, kimi zaman yavaş, kimi zaman sıradan bir rutinin içinde, kimi zaman şaşkınlıktan dilini ısırtacak derecede sıra dışı bir şekilde…

Hayat birçok şey gebe, bir sürpriz sunucusu sanki… O çokluğun içinde hoşa gitmeyen sürprizlerin de yeri var. Sıradan döngüler içerisinde yaşayıp giderken insanın aklının ucundan bile geçmeyen sevimsiz sürprizler, hiç beklenmedik bir anda dimdik karşısına dikiliverebiliyor… Herkesin… Hiçbir istisna olmadan… Nedense hoşa gitmeyen durumların kendi başına gelebileceğine inanmaz insan. Sanki hep ayrıcalıklıdır, hep özeldir… Amma velâkin, hiç kimsenin bir ayrıcalığı yok…

Benim Küçük Kalbim kitabının kapağını kapattığımda aklımdan bir çırpıda geçiveren ilk düşünceler bunlardı…

Pürlen Kıyat Karakuş… Eminim bebeği olacağı haberini ilk aldığında aklında bebeği için hazırlayacağı odanın; tutacağı minik ellerin ve binlerce başka hayalin arasında sağlık sorunları yaşamak yoktu. Neden olsun ki? Kimin olur ki? Ama olmuş işte. İster bir sınav diyelim, ister bir tesadüf ya da başka bir şey…

Pürlen, ilk gördüğüm günden beri gözlerindeki ışığa bayıldığım, kahkahasından neşe aldığım, sohbetinden beslendiğim arkadaşım zor günler atlattı mı? Evet atlattı. Evladı için verdiği kocaman bir savaşı kazandı mı? Şükürler olsun ki, evet kazandı. En büyük silahı ise içinin sevgi dolu olması, çevresinin sevgi dolu yakınları ile çevrili olmasıydı. Zaman zaman yorgunluktan bitap düştü mü? Evet düştü. Ama hemen sevgi koştu geldi yanı başına. Bazen annesinin elleriyle, bazen kayınvalidesinin, bazen eşinin ve daha birçok yakınının bedeninden çıktı geldi sevgi, ellerini uzattı. Sonuçta kazanıldı savaş, el birliği ile.

Pürlen yaşadıkları sonrasında yalnız olmadığını fark etti. Kalp anomalisi ile doğan ve doğabilecek birçok minik bebek vardı. Kendi içindeki sevgiyi de paylaşmaya karar verdi. İçindekileri döktü kâğıda. Hayatın gündelik koşturmalarından uzaklaştırdı kendini. Hayat da ona bu fırsatı sundu, iyi ki de sundu. Çünkü Pürlen’in kitabı çıkmalıymış gerçekten. Pürlen daha fazla bekletemezmişsin bu bebeği. Ellerine sağlık.

Benim Küçük Kalbim Kuraldışı Yayınları tarafından basılmış. Kitabın arka kapağında yazdığı gibi;

“Bu kitapta minik kalplerin büyük zaferlerini konu alan gerçek hayat hikâyelerini okurken mucizelere tanık olacaksınız! Hikâyelerin her birinde minik kalplerin hayata tutunmak için doktorlarıyla yaptıkları müthiş işbirliğine hayran kalacak; ailelerin zamana karşı verdikleri nefes kesen mücadeleyi siz de nefesiniz kesilerek takip edeceksiniz. Kâh heyecanlanarak, kâh duygulanarak ama ümidinizi bir an olsun yitirmeden okuyacağınız bu hikâyeler size kalp kardeşliğini anlatacak.”

Kitabı aldığınızda sosyal güvencesi ve maddi imkânı olmayan ailelerin bebeklerine sevginizin eli uzanacağı gibi, kitabı okuduğunuzda da fark edeceksiniz ki sevgi satırların arasından çıkmış elinizi tutmuş ve size güç vermiş.

Sevginin uzattığı eli görmezden gelmediğimiz günler dilerim…

Özlem Çetinkaya

Share This