Kuantum ve karmaşıklık bilimi, kozmos genelinin, dolayısıyla üzerinde yaşadığımız gezegenin de dinamiklerini tanımlayan, bir başka deyişle kozmik dansı dile getiren bir kavram. Her şeyin başka şeylerle etkileşime girerek yepyeni şeylerin ortaya çıkmasına neden olmasını tanımlıyor. Bunun, alışılageldik düşünce biçimimize yerleşmiş olan zincir tepkisi ile karıştırılmaması gerekiyor. Zincir tepkisi tanımlaması olaylara çizgisel zaman doğrultusunda bakmamızın bir ürünüdür. Oysa, atom altı parçacıkların, birbirlerini sürekli yok ederken, aynı anda sürekli yenilerini var ettiği dinamikler evrenin sonsuzluğunda sürüp giden dansın kendisidir. Kozmik dans, artık yalnızca atom altı parçacıklarda değil, bir süredir yaşadığımız çağın pek çok boyutunda gözlemlenebilir hale geldi. Ya da yaşananlar, bizleri farklı bir gözle bakmaya zorlamaya başladı.
Artık ilişkileri doğrusal bir çizgide anlamlandırma ve yapılandırma çabasında olmak kozmik dansa ayak uyduramamakla eş anlam taşıyor. Yani özerklik ve ikili ilişki arasında bir zıtlık olduğu konusundaki ezberimizi bozmak durumundayız. İlişkilere determinist yani sebep- sonuç ilişkisi bağlamında yön verebilmek gerçekçi gözükmüyor. Her şey her an her şeyin birbiriyle etkileşim halinde olmasıyla değişiyor, başkalaşıyor. İlişkiler de bu bağlamda kozmik dansın etkisiyle kaosun kıyısında karmaşık bir bilmeceye dönüşüyor.