Tanrı dedi ki:

Beni tanıdıkça, bilinçli olarak varlığımın farkına varmaya 
başladıkça, yaşamında yer alan insanların gözlerinde benim 
ışığımı daha fazla görüyorsun. Bunu farkettiğini biliyorum. 
Bunun bilincindesin.

Yüreğinin benimle dolu olduğu, dünya ile dolu 
olduğu anlar yaşamıştın, hatırlıyor musun? Bazı anlar, günler, 
haftalar, hatta aylar boyunca her şeyin bir ve bütün olduğunu 
hissettiğin olmuştu, hatırlıyor musun? Ne kadar çok mesafe 
katettiğine bir bak…

Sonra bir gün, belki aniden belki de yavaş yavaş, yaşamın 
bütünlüğünden uzaklaştığını hissetmeye başlamış 
olabilirsin.

Bu nasıl olabilir?…

Benim varlığımla uyum ve 
bütünlük içinde yaşarken, içinde bulunduğun ortamlardan, 
yaşamındaki insanlardan kendini nasıl bu kadar uzakta 
hissedebilirsin?

Öyle bir an gelir ki, beni bilirsin, beni paylaşırsın, kalbinde 
benim belirli bir yerim vardır ve işte o an anlarsın ki başka 
hiçbir şey, o yaşadığın bütünlük hissiyle kıyas bile kabul 
edemez.

Sanki bana kıyasla her şey biraz daha solgun, biraz daha 
siliktir. Artık odağın yaşadığın dünya üzerinde değil, 
tamamen benim üzerimdedir. Aniden veya adım adım, yaşadığın 
dünyadan aldığın tatminin benim verdiğimin yanında azıcık 
kaldığını hissedersin.

Yaşam ve etrafındaki insanlar seni artık 
eskisi kadar etkilemiyordur. Dünyevi hayat tekdüze görünür, 
heyecansızdır. Yaşamasına yaşıyorsundur, hayattasındır, fakat 
her şey sanki yarım yamalak görünür, öyle hissettirir hayatı 
sana.

Bir şeyleri kaybettiğini ve ilerlemek yerine geri geri 
gittiğini hissedersin. Dünya ve onu dolduran insanlar artık sana 
boş ve amaçsız geliyordur. Bu durumun kesinlikle bir gelişim 
olmadığının farkındasındır ve bu seni üzüyordur.

Aslında olan şudur: Senin yaşamdaki katılımcılığın 
azalmıştır. Sahiplenmen azalmıştır. Hatta ve hatta, artık burada 
varolduğundan bile şüphelenirsin, kendini yokmuş gibi hissedersin. 
Artık varlığının boyutlarının farkında değilsindir…

Bu inişler ve çıkışlar nasıl oluyor..?

Gerçtekten doğrudur ki, kendini buldukça, aslında kendini 
kaybediyorsun. Bu sana bir ayrılıkmış gibi görünebilir. Aslında 
ayrıldığın şey kişiselliğindir. Bu kişisellik artık yavaş 
yavaş solmaktadır. Bu da sana bir kayıp ve geriye atılmış bir 
adım gibi görünebilir. Sevgini ve yüreğini başkaları ile 
paylaşayım derken, onları kaybetmiş gibi hissedebilirsin kendini. 
Onlara tekrar hiç bir zaman kavuşamayacağını düşünebilirsin.

Biracık dayan…

Yaşam artık senin için eskisi gibi olmayacak. Dünya da eskisi gibi 
olmayacak artık. İçinde bulunduğun bu tünelden çıktığında, 
sen ve yaşamın parlaklığı çok daha kuvvetli olacak. Bu parlaklık 
ve mutluluk, daha önceden alışık olduğun ve şimdi özlediğin, 
‘benimle bir bütün olma’ hissinden çok daha güçlü olacak. Yeni 
bütünlüğün, artık sadece benimle değil, tüm dünya 
varlıklarıyla bir olacak.

Yaşamın ani iniş çıkışları artık seni eskisi gibi 
etkilemeyecek. Duygusal bağımlılık daha az olacak. Şimdilik, bu 
durum bir kopma ve uzaklaşma gibi görünebilir. Ancak bağlantını 
kopardıklarının sadece senin geçmişin ve yaşama dair hissettiğin 
geçmiş algıların olduğunu anlayacaksın.

Artık yepyeni bir zirveye tırmandın. Bu zirvede her şeyi eskisinden 
çok daha farklı ve yeni bir bakış açısıyla görebiliyorsun. 
Eskiden üzerinde durduğun zirveni ve eski bakış açını özlüyor 
olabilirsin. Bu yeni ve geniş bakış açısı belki şimdilik 
beklentilerine cevap vermemiş olsa da, göreceksin ki eriştiğin bu 
yeni yükseklikle çok kısa süre içinde bir bütün içinde 
olacaksın.

Eninde sonunda olmak istediğin yere ulaşacaksın. Şu 
anda kendini yaz kampına gider gitmez evini özleyen küçük bir 
çocuk gibi hissediyor olabilirsin. Tıpkı aynı çocuğun kamp 
sonunda orayı bırakmak istememesi gibi, sen de bu yeni yüksekliğe 
alışacaksın ve onu bırakmak istemeyeceksin.

İşte bu yeni yükseklikten, evrene müthiş katkılarda bulunacaksın.

(Kaynak: https://www.heavenletters.org/finding-yourself.html)=

Share This