Bilmiyorum şu sıralar hangi ‘’trend’’lere takılıyorsunuz ya da hani arayışların sahici kademelerindesiniz ama… dikkatli olun…

Diyelim sosyalist takılıyorsunuz… Ya da New Age içindeki akımlardan birine kapıldınız gidiyorsunuz… ya da, ya da yeni çıkan tasavvuf kitaplarından etkilendiniz ‘’Ben en iyisi kendi kültürümden Mevlana’ya, Yunus Emre’ye falan takılayım hem üzerine de biraz milliyetçilik sosu katarım,’’ dediniz…..

Dediniz de, henüz dünya boyutunda yaşıyorsunuz, unutmayın diyorum ben de… Hele bir de bu ataerkil bir düzenin hakim olduğu bir dünyada, sevgi gibi, aşk gibi, yakın bir ilişki gibi temel ihtiyaçlar içinde de kıvranıyorsanuz yandınız…

Hele hele, henüz gençseniz ve/veya toysanız tam bu noktada durun… Toyluk yaşla başla olmaz bilirsiniz…. Ablalarımdan biliyorum bir kadın altmış  yaşına gelmiş olabilir ama o kadar toy ve yeni yetme kız psikolojisinde, beklentisinde kalmıştır ki dünya koşullarına uyum sağlamış bir yirmilik tarafından sulu dereye götürülüp susuz getirilebilir.

İşte ben de tam bu noktada şanıma yakışır bir şekilde tecrübeli bir ablanız olanarak devreye giriyorum ve size diyorum kiiii….

Durun hele bir soluklanın, diyeceklerime ses verin önce ve ondan sonra devam edin idealist, manevi arayışlarınıza… Ama ne olursunuz beni dinleyin ve…

Dik-kat-li oluuuun!

Karşınıza çıkan her ”Ben de senin yolunun yolcusuyum, hem de bu yola çoktaan çıkmıştım,”  diyeni hakiki sanmayın!

Çünküüü… Politik, teolojik, metodolojik vesaire aklınıza gelen ne kadar  terminoloji varsa hepsi  kirli yüreklerin, uçkurundan başka şey düşünmeyen tiplerin kız tavlama jargonu olarak tepile tepile kullanılıyor…. Aman sakın, erkek tayfası gücenmesin şimdi bana

(Vallahi de billahi de sizlere dair kuyruk acım olduğundan değil sadece, hep erkek dünyasından gördüğüm için bu örnekleri sizi hedef seçtir… Yoksa tahmin ederim ki kadınlar da vardır bu tipoloji içinde ama ne yapalım ki ben kendi çevrem içinde hiç rastlamadım öyle bir kadına… Benimkiler, -yanlış anlamayın yine- kız arkadaşlarım yani, hep sahiciydi, sahici:))

Siz abandone olmuş bir halde gerçeklerin ayırdına varıp da ‘’Böyle de olur muymuş? Hani bunun inandığı değerler?..’’ dediğinizde ise atı alan çoktaaan Üsküdar’ı geçmiş oluyor…

Geride siz kalıyorsunuz bir başınıza yıkılmış hayallerinizle, perişan olmuş inançlarınızla…

Size deneyimli ve Asi bir ablanız olarak diyebilirim ki… İçki masasındaki ya da kahvehane köşelerindeki, hele hele internetteki ‘’geyik’’  sohbetlere pek rağbet etmeyin.

Yok canım, yanlış anlamayın. Geyik çevirmeyin, demiyorum. Çevirin çevirebildiğiniz kadar ama o geyiklerin arasındaki çaktırmadan asılma yöntemlerine takılmayın, ciddiye almayın…. ‘’Bu adam bana aşık galiba,’’ gibi kuruntulu psikozlara girmeyin saf saf… (Nerden bildiğimi tahmin ettiniz herhaldeJ)

Sizin anlayacağınız, ben artık, bu kadar deneme yanılmadan sonra, hemen hemen her ideolojinin, her manevi arayışın erkeklerin elinde -maddiyata önem vermeyen- ideaist güzel kızları tavlama aracı olarak kullanıldığını iyice bellemiş durumdayım… Üstelik para güç gibi şeyler de gerekmiyor bunun için. Biraz ağzı laf yapıyor olmak yetiyor… Ee, çoğunuz yaşamışsınızdır, hangisinin ağzı tavlama, yani yatağa atma aşamasından önce iyi laf yapmadı ki…. (Yatağa atmakla kızı tavladığını sanan salaklar var mı hala, demeyin sakın… hepsi, hepsiJ

Her neyse, ben diyorum ki sevgili bacılarım, öncelikle siz sağlam olun kendi dünya görüşünüzde, manevi arayışınızda, size ama yalnız size özel gelişiminizde, dünyaya bakış açınızda, felsefenizde….

Sonra da iyice gözleyin o barlarda, kahvehanelerde inandığınız değerler üzerinde ahkam kesen erkekleri…Hem de uzun süre… hele hele, barda içki sohbeti üzerindeyse duyduklarınız asla ama asla ciddiye almayın…

Ertesi günü, daha ertesi günü bekleyin… bakalım hala aynı noktada mı gördüğünüz o yakışıklı oğlan…Gözleyin hele bir, hayatın her alanında ve herkese karşı nasıllar…İnançlarını, ideolojilerini para getirecek metalara dönüştürmüşler mi, dönüştürmemişler mi?….

Şu anda hoşlandığınız o delikanlının çekim alanında iken bu sorular pek itici gelebilir ama inanın bana, bir süre sonra, ilişkinizin sonlarına geldiğinizde, yani onlara istediklerini –her neyse artık o- verdiğinizde, gündeme gelecek en temel sorulardır bunlar…

Şu anda bu sorulara kesin ve net bir cevap veremiyorsanız eğer, o gün geldiğinde en net ve kesin cevabı verebileceksiniz ama o zaman da iş işten geçmiş olacak ne yazık ki…

Bu soruların cevabını eğer şimdi ve gönül rahatlığıyla ‘’Hayır, benim sevdiğim kişi her durum ve koşulda inançlarına uygun samimi bir şekilde yaşıyor ve davranıyor’’ diyebiliyorsanız  ilişkinize de gittiği yere kadar   tutarlı ve mutlu bir şekilde devam ediyor olacaksınız demektir….Benden söylemesi….
 
 

Share This