Gelişim yolunda ilerlerken insanda merak duygusu çok fazla oluyor. Acaba daha fazla ne öğrenebilirim düşüncesiyle o eğitimden bu eğitime koşuştururken buluyorsunuz kendinizi. Ve bir bakmışsınız eğitimlerin içinde kaybolmuşsunuz. Yaşamaya ve öğrendiklerinizi içselleştirmeye fırsatınız kalmamış. Bunu farketmeniz için, bedeniniz size sinyaller vermeye başlamış.. Size, yavaşla, biraz da içine dön, hayatın içine gir, diye bas bas bağırmaya başlamış.
 
Hayat deneyim değil mi? En iyi eğitim hayatın içinde öğrendiklerimizi içselleştirerek olmuyor mu?
 
Sürekli arayışta olmak da bir nevi kaçış değil mi ? Sorumluluk almaktan kaçış..
 
Hayatın sorumlulugunu almak hayatın ta kendisi değil mi ?
 
Bugunlerde kafamı kurcalayan bir kelime var. “ADANMIŞLIK”
 
Bir noktadan sonra, yani insan ne yapmak istediğini keşfettikten sonra kendini ona adaması gerekmiyor mu ?
 
O zaman hayata gerçek bağlılık oluşmuyor mu ?
 
TÜRKAN SAYLAN’ın  “Çağdaş Yaşama Destekleme Vakfı” na kendini adaması gibi..
 
ADANMIŞLIK duygusu yaşam sevincini arttırmıyor mu ?
 
ADANMIŞLIK sevginin ta kendisi değil mi ?
 
İnsanoğlu, yarattığı, ürettiği, emek harcadığı sürece kendini iyi hissetmiyor mu ? 
 
Sürekli arayış halinde olmak da kendine yaptığın komplo teorisinden başka bir sey değil mi ?
 
 
ÖYLEYSE HAYATA KENDİMİZİ ADAMAYA EVET DİYELİM!
 
 
 

Share This