Bazen Ben’e ulaşmak için kendini kendinden kurtarman gerekir… Kendinin kahramanı olman gerektiğini, sana yardım edecek kişinin senden başkası olmadığını bilirsin. Bir yerlerde son noktaya gelmişsindir… Yeniye geçiş yapmak ister, ilk adımı nasıl atacağını bilemezsin. Aslında bilirsin de bilmek istemezsin. Yeniye atacağın adımlar korkutuyordur… Alışık olanı sürdürmek daha kolay geliyordur… Düzeni bozmak istemiyorsundur… Oysa adım attığında işler değişir… Gittikçe güzelleşir… Nefes almaya başlar, özgürleşirsin… Artık huzurlu, dengeli ve güvendesindir…
Elimde yeni kapıyı açacak eski bir anahtar var. Anahtarı çevirmekten korkuyorum. Kapının arkasında göz kamaştıran güzelliklerin beni beklediğini biliyorum. Yeninin güzelliği karşısında heyecanlanıyorum. Eski ile yeni arasında gidip geliyor, bir süre yerimden kıpırdayamıyorum. Kilidi çevirmek ve eskiye veda etmek… Her seçim bir vazgeçiş olduğuna göre yeniye adım atmak eskiden vazgeçmek… Bunca zaman beni besleyen acı-tatlı her şeyi geride bırakmak demek. Yeniye geçiş, alışık olunandan bilinmeyene yol almak, korkuya rağmen adım atmak, cesur olmak demek.
Şimdi bulunduğum yerde, bugüne dek imkânsız görünen şeylerin ne kadar kolay gerçekleştiğini görüyorum. Engellerin ancak benim düşündüğüm kadar engel olabildiğini biliyorum. Tıpkı korkunun ecele faydası olmadığını, korkuya rağmen adım atılması gerektiğini ve en büyük engelin kendimden başkası olmadığını bildiğim gibi…
Bilmek ile harekete geçmek arasında ince bir çizgi var. ‘‘Nasıl olmasını istediğimi biliyorum ama hiç zahmet etmeden gerçekleşmesini istiyorum.’’ cümlesini kurmanın çocukluktan başka bir şey olmadığını da biliyorum. Kapı deliğinden içeri sızan ışığı içeri alabilmek için anahtarı çevirmem gerektiğini, kapıyı açmadan artık mutlu olamayacağımı bildiğim gibi…
Yeniye adım atmadan kendini karanlığa mahkum eden kimsenin mutlu olamayacağını da biliyorum. Böylece bildiğim halde beni durduran korkulara ‘‘Dur’’ demeyi, beni karşılamaya hazır olan her şeye ‘‘Merhaba’’ demeyi seçiyorum. Anahtarı çeviriyor ve ürkerek de olsa adımımı atıyorum… Koyduğum sınırları kaldırıyor ve özgürlüğün, tam bağımsızlığın tadını çıkarmak için harekete geçiyorum. Kendi kendimi karanlıktan çıkarıyor ve ışığa doğru ilerliyorum. Böylece yeniden doğuyorum ve darısı başınıza diyorum…
<div class="social4i" style="height:82px;">
<div class="social4in" style="height:82px;float: left;">
<div class="socialicons s4twitter" style="float:left;margin-right: 10px;padding-bottom:7px"><a href="https://twitter.com/share" data-url="https://dergi.kuraldisi.com/korkuya-ragmen/" data-counturl="https://dergi.kuraldisi.com/korkuya-ragmen/" data-text="Korkuya Rağmen…" class="twitter-share-button" data-count="vertical" data-via=""></a></div>
<div class="socialicons s4fblike" style="float:left;margin-right: 10px;">
<div class="fb-like" data-href="https://dergi.kuraldisi.com/korkuya-ragmen/" data-send="true" data-layout="box_count" data-width="55" data-height="62" data-show-faces="false"></div>
</div>
</div>
<div style="clear:both"></div>
</div>
<p><img fetchpriority="high" decoding="async" class="alignright wp-image-8006 size-full" src="https://test10.kuraldisi.com/wp-content/uploads/Duygu-300x2251.jpg" alt="Duygu-300x225" width="300" height="225" /><br />
2006 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümünden mezun olduktan sonra İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Uygulamalı Psikoloji yüksek lisansı yaptı. Kuraldışı’nda Yaşam Okulu ve Bütünsel Kinesiyoloji eğitimlerini tamamlayarak yeni bir yaşama başladı.<br />
Çocukluk yıllarından beri ‘‘İnsanlık’’ fikrini ciddiye alır. Değer verdiği şeyleri büyük bir tutkuyla ister… Sevdiği işleri yaparken gayet üretkendir… Sevdiği ve tutkuyla bağlı olduğu bir mesleğe sahip olduğu için hiç işe gitmediğine ve dünyanın en şanslı insanlarından biri olduğuna inanmaktadır. Rutini pek sevmez, özgürlüğe olan düşkünlüğü zaman zaman başına iş açsa da özgürlüğünden vazgeçemez. Fiziksel ve zihinsel seyahatler yaşamının olmazsa olmazlarıdır. Hem iş hem eş hem arkadaş seçimini manevi dünyasına uyan kişiler arasından seçer ve derinden bağlanır. Yaşam onun için sanattır ve o sanatı aşkla icra etmek en büyük zenginliktir…<br />
Amaçlarını ve arzularını gerçekleştirmek için sahip olduğu bol enerjiye şükrediyor. Dost bir dünyada yaşadığına ve yaşamın armağan olduğuna inanıyor. Hayatını ruhunun ve duygularının yönetmesine izin veriyor. Açık ve meraklı bir zihinle yaşamanın tadını çıkarıyor. Her bireyin kendine özgü yeteneklerine, renklerine, hayatlarına saygı duyuyor, katkılarını şükranla karşılıyor. Düşüncelerini özgürce paylaşmaktan mutluluk duyuyor ve girdiği ortamlarda sinerji yaratmak için aktif rol oynuyor. Başkalarının başarısını da kendi başarısı gibi destekliyor ve sevinç duyuyor. Yetenek, beceri, bilgi ve deneyimlerini bütünle paylaşıyor. Herkesin huzurlu, dengeli, güvenli ve kendi merkezinde olduğu bir yaşam sürmesini diliyor. O, yolculuğun her an devam ettiğini biliyor ve her anı değerini bilerek yaşamanın keyfini sürüyor. Tüm insanlara kendi bedensel/duygusal/zihinsel ve ruhsal sağlığının sorumluluğunu aldığı, özsorumluluğunu geliştirdiği, hayatında yarattığı her şeyin sorumlusunun kendisi olduğunu bilmenin farkındalığını diliyor. Uyumlu, dengeli ve kendini gerçekleştirebildiği bir yaşamda kim olduğunu bilen bireylerin arttığı bir yaşam düşlüyor. Yazmanın ve yaşamın keyfini sürüyor…</p>
<span class="et_social_bottom_trigger"></span>