İnci, çalışan, üç çocuklu bekâr bir anne. Hayatı işle ev ve çocukların bakımı arasında koşuşturmakla geçiyor. Bu yoğun tempo içinde kendine ayırmaktan vazgeçmediği tek zaman dilimi on beş günde bir yaptırdığı bir saatlik masaj. İnci bir saatlik masajın, stresini atmasında kendisine birkaç günlük tatil kadar iyi geldiğini söylüyor. Masaj alışkanlığı da eşinden ayrıldıktan sonra bir arkadaşının onun için satın aldığı bir seanslık “masaj hediyesi” ile başlamış.
Dokunulmak bir ihtiyaç. Dokunmanın, dokunulmanın, sarılmanın, kucaklaşmanın kazandırdığı fiziksel ve psikolojik yararları bu yazının birinci ve ikinci bölümlerinde paylaşmıştım. Peki, cildimizle beynimizin yapısal benzerlikleri olduğunu biliyor musunuz?
Beyin ile Cilt
Kadının yumurtası ve erkeğin sperminin birleşmesiyle çoğalan hücreler bedenimizi nasıl oluşturuyor? Bu hücreler nasıl belli organlara dönüşüyor?
Ana rahminde, embriyo gelişiminin ilk birkaç gününde, tam gelişkin bebeği oluşturacak hücreler üç katmana ayrılıyor:
Endoderm (iç katman) adım adım iç organları oluşturuyor.
Mezoderm (orta katman) adım adım kemik ve kasları oluşturuyor.
Ektoderm (dış katman) adım adım cilt, beyin ve sinir sistemini oluşturuyor.
Beyin, cilt ve sinir sistemi aynı katmandan oluşur ve birlikte gelişirler. Sadece doğumdan önce değil, doğumdan sonra ilk bir yıl içinde de. Bebek kucaklandığında, okşandığında, meme verildiğinde cilt ile beyin arasında çok önemli sinirsel bağlantılar kurulur. Bu sofistike ve karmaşık bağlantılar çocuğu ömür boyu etkiler, yaşamını bilinçsizce yani bilinçaltının kumandasında yaşadığında olumlu ya da olumsuz “kaderini” şekillendirir.
Karanlıkta çevremize dokunarak yolumuzu bulur, sıcaklığı soğukluğu hissederiz. Birçok duyuyu cildimizle algılarız. Sıcak soğuk, yumuşak sert, ıslak kuru, yağlı yağsız, rüzgârın okşaması, sevgilinin dokunuşu… Cildimiz çevremiz ve kendimiz hakkında bize bilgi verir. Parmaklarımızla dokunduğumuzda objeler hakkında fikir ediniriz.
Laboratuar çalışmalarında düzenli olarak okşanan hayvanların beyinlerinin daha büyük, kemik ve kaslarının daha sağlam, bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğu görülüyor. Yetişkin olduklarında da dokunulmayan yavrulara göre çok daha sağlıklı kaldıkları ve daha az hastalandıkları gözleniyor. Eh, aynı sonuçlar insan yavruları için de geçerli.
Cilt ile beynin aynı katmandan oluşması ve birlikte gelişmesi şu anlama geliyor: Cildimiz de bir tür beyin işlevini görüyor.
Dokunma ve Çocuklar
Dokunulan çocuk dokunmayı ve sarılmayı öğrenir. Kendisini ve çevresini dokunarak keşfeder.
Yüzlerce ama yüzlerce araştırma, dokunulmanın sadece gelişim için değil, yaşamak için önemli olduğunu gösteriyor. John Hopkins tarafından yapılan bir araştırma, yetimhanede büyüyen çocukların uygun beslenmelerine karşın yüzde doksanının öldüğünü ya da zihinsel veya fiziksel gelişim açısından engelli olduğunu gösteriyor. Geri kalan yüzde on ise psikolojik ve/veya fizyolojik açıdan sağlıksız oluyor. Yetimhanelere daha fazla çalışan katıldığında bebeklerle çocukların ölüm oranlarında önemli düşüş görülüyor.
Bu çocuklarda dokunulma, ilgi, şefkat, sevgi eksikliği oluyor. Çocuk gelişiminin en önemli unsurları. Çocuğun nasıl doğacağı kadar nasıl yetişeceği de çok önemli.
Miami Üniversitesi’nde Dokunma Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmada erken doğan bebeklerin yarısına günde beş kez birer dakikalık masaj yapılıyor. Masaj yapılmayan prematüre bebeklere göre yüzde 47 oranında ağırlıklarında artış ve genel sağlıklarında hızlı iyileşme gözleniyor. Bu çok yüksek bir oran!
Bebek masajı eğitimi alan anneler, bebeklerine uykudan önce on beş dakika masaj yaptıklarında en zor uyuyan bebekler bile mışıl mışıl uykuya dalıyor ve gündüz saatlerinde konsantrasyonlarında önemli artış görülüyor. Annelere bebek masajı eğitimi verenlerin olmasını diliyorum ülkemizde. Bu konuda yapılan yüzlerce araştırmadan hatırlamamız gereken şey: Bebeklerin sinir sistemlerinin ve beyinlerinin sağlıklı gelişimi için dokunulmaya ihtiyaçları var.
Huzurevlerinde kalan yaşlılarla istismara uğramış bebeklerin bir araya getirildiği bir programda yaşlılar bebeklere masaj yaptıklarında hem bebeklerin hem yaşlıların sağlıklarında büyük ölçüde düzelme görülmüş. Dokunmak da dokunulmak da herkese yarar sağlıyor.
Dokunulmama ve Şiddet
Klinik ve sosyolojik araştırmalar dokunma yoksunluğunun saldırganlık ve şiddet eğilimiyle bağlantısını ortaya koyuyor. Agresif davranışları süregelen ergenlere beş hafta boyunca haftada iki kez yapılan yirmişer dakikalık masajın, agresif davranışları önemli ölçüde azalttığı görülüyor. Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu yaşayan çocuklara da konsantrasyonlarını arttırmalarında masaj yardımcı oluyor.
Bir ilişki içinde olmayan insanlar da masajla çok ihtiyacını duydukları insan dokunuşundan yararlanıyorlar.
En Ağır Organımız
Cilt bir organdır. Bir organ olarak, insanın bedenini örttüğü her şeyi kapsar; buna saç ve tırnaklar da dâhil. Bu da, insanın beden ağırlığının yüzde on altısı demek. Çoğu yetişkinin cilt ağırlığı kilosuna ve boyuna bağlı olarak dokuz buçuk ila on bir buçuk kilo arasında değişiyor. Ortalama insan cildini düzleme yaysanız iki metrekarelik alanı kaplıyor. Her santimetrekaresi binlerce sinir ucu ve değişik duyusal reseptörler barındırıyor.
Cilt en ağır organımız. Ciltten sonra sıralamada diğer organlar arasında açık ara fark var. Ciltten sonra sırasıyla en ağır beş organ:
Bağırsaklar – üç buçuk kilo (ince ve kalınbağırsak)
Akciğer – iki buçuk kilo (ikisi)
Karaciğer – bir buçuk kilo
Beyin – 1300 gram
Kalp – yarım kilo.
İnsan yaşamına bütünsel bakmak gerekiyor. Rahme düşmeden önce annenin psikolojik, hormonal yapısı, döllenme anında yaşananlar, hamilelik sürecinde yaşananlar (bu dönemde annenin beslenmesi; psikolojik ve hormonal yapısı), doğum şekli (sezaryen, normal veya doğal) ve sonraki bakım, ilgi, sevgi şefkat. Üreme ile insan yetiştirme arasında büyük fark vardır.
Sevmek dokunmaktır.
Sevginin dokunmatik gücüyle hoşça olun.
Nil Gün